Vegan Kortej üyeleri Bakırköy’deki Eğitim Sen’de 1 Mayıs öncesi açıklama yaparak, “Toplumun tüm ötekileri bu sömürü düzeninde var olamıyor, hatta bu uğurda canlarını veriyorlar. Günümüz çalışma koşullarıyla birlikte, pandemi sürecinin sancısını çeken insan işçi sınıfının yaşadığı sıkıntıları sahipleniyor” dedi
Vegan Kortej, bugün saat 14.00’te Bakırköy’deki Eğitim Sen’de bir araya gelerek 1 Mayıs öncesi açıklama yaptı. Açıklamalarında hayvanların insanlara karşı direniş ve isyanlarına yer veren Vegan Kortej, 1994’te sirk için satın alınan ve 20 yıllık esaretin ardından sirkten kaçtığı için öldürülen fil Tyke ve Rize’den Trabzon’a kadar yüzerek giden dana Ferdinant’ın hikayelerini aktardı. Açıklamada “İpini koparıp kaçan danaların yanındayız” denildi.
Arzum Kalfa tarafından okunan açıklamanın devamında “1889’da 2. Enternasyonel’de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisi ile 1 Mayıs tüm dünyada ‘Birlik, Mücadele ve Dayanışma’ günü olarak kabul edildi. O tarihten bugüne kadar 1 Mayıs, çeşitli direnişlere tanıklık etmiş, örgütlü işçi sınıfının dayanışması meydanlarda somutlaşmıştır” denilerek şunlar söylendi:
Eşeklerin inadının insan zulmüne karşı bir direniş olduğunu, atların 500 yılda evcilleştirilememesinin insan türüne karşı direniş olduğunu biliyoruz. Politik özneler olarak, hayvanlar sadece emek verip anlamsızca ve hiç yardım görmeden acı çekmediler, onlar çalışmayı ve sömürülmeyi sık sık reddettiler, en azından kendilerine tanınan süreleri aşan ekstra işler için farklı derecelerde ikna edilmeleri gerekti. Biliyoruz ki; Hayvanlar da bu sömürü düzenine direniyor ve köle olmak istemiyor. Şüphesiz ki bizler de ipini koparan dananın tarafındayız.
Kalfa açıklamanın devamında şu ifadelerde bulundu:
Kapitalist sistemin birikimine baktığımızda bugün hayvan sömürüsü ve doğanın talanı en üst seviyede, hayvanlar ve doğa için bu yüzyıl cehennem çağı haline dönüşmüştür. İklim krizi tehlike çanlarını çalıyor, evimiz olan dünyayı kaybetme eşiğindeyiz. Kapitalist sistem hayvan sömürüsü ve doğanın talanını gündelik hayatın içerisinde meşru kılmış, yeniden üretmeyi de başarmıştır. Kapitalizm, en büyük sac ayaklarından biri olan hayvancılık sektörünün çöküşünü göze alamamakta ve birçok ülkede hayvan hakları savunucuları ve iklim aktivistleri terörist olarak lanse edilmiştir. Bizler ise toplumsal muhalefette insan dışı hayvanların ve doğanın da yer alması gerektiğini ve hep beraber bu sömürü düzeninin karşısında olmamız gerektiğini düşünüyoruz. Ve veganlığı ahlaki evrimimiz için asgari bir tutum olarak görüyor ve özgürleşme yolunda önemli bir adım sayıyoruz.
Açıklamada kadınların çalışma hayatında ikinci plana atıldıkları, ev içi emeklerinin değersiz görüldüğü, LGBTİ+’ların emeklerinin toplumda aynı şekilde görünmez hale getirildiği söylenerek şunlar denildi:
İnsan dışı hayvanların köle statüsü ise yasal bir zemine sahip. Toplumun tüm ötekileri bu sömürü düzeninde var olamıyor, hatta bu uğurda canlarını veriyorlar. Günümüz çalışma koşullarıyla birlikte, pandemi sürecinin sancısını çeken insan işçi sınıfının yaşadığı sıkıntıları sahipleniyor ve “Her gün 1 Mayıs, her yer 1 Mayıs” sloganını bizler de atıyoruz.
Açıklamanın devamında işverenlerin ekonomik gücü, sermaye lehine; insan dışı hayvan, insan ve doğanın aleyhine doğru evrildiği belirtilerek şunlar söylendi:
İnsan dışı hayvanlar bu sermaye gücü karşısında köle statüsündeyken, insan işçilerin emeklerinin sömürülmesi söz konusu. Sözde Tam kapanmanın olduğu bu dönemde pandeminin yükü yine işçi sınıfının ve diğer emek kesimlerinin sırtında. Herkese aşı istiyorken, sermaye var olan eşitsizlik yapılarını daha da güçlendirmek için taraf oluyor. Aramızda uçurumlara sebep olan tüm bu eşitsizlik yapılarını bizler kabul etmiyoruz. Her şeye rağmen; bizler insan işçi sınıfının ve insan dışı hayvanların bu sisteme karşı verdikleri mücadeleleri görüyoruz ve bu direnişlerin her zaman yanında olacağımızı bir kez daha söylüyoruz.
Sendika.Org