Türk Tabipleri Birliği, pandemi ile mücadelede filyasyonun önemine değinen yazılı bir basın açıklaması yayımladı. “Etkili filyasyon olmadan salgın kontrol altına alınamaz” başlığını taşıyan açıklamada, “Bir yılı geride bırakmamıza rağmen hâlâ etkili bir filyasyon yapılamadığını filyasyon çalışmalarına katılan sağlık çalışanlarının aktarımlarından da görüyoruz” ifadeleri yer aldı
Türk Tabipleri Birliği, pandemi ile mücadelede filyasyonun önemine değinen yazılı bir basın açıklaması yayımladı. “Etkili filyasyon olmadan salgın kontrol altına alınamaz” başlığını taşıyan açıklamada, “Bir yılı geride bırakmamıza rağmen hâlâ etkili bir filyasyon yapılamadığını filyasyon çalışmalarına katılan sağlık çalışanlarının aktarımlarından da görüyoruz” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada filyasyona ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı:
- Filyasyonda bilimsel algoritmalar uygulanmalı, tüm temaslılara test yapılmalı, testi negatif olanlara ilaç bırakılmamalıdır.
- Standart bir filyasyon uygulanmaması, iller, ilçeler arası uygulama farklılıkları; kime test yapılacağı, kime ilaç bırakılacağı gibi cevapsız sorular, toplumun filyasyon çalışmasına güvenini azaltıyor, filyasyonda çalışan sağlık çalışanlarında kafa karışıklığına neden oluyor.
Ayrıca filyasyon konusunda sahadan örnekler de verildi:
Mardin: “Şikayetleri olanlardan numune alınırken, kronik hastalığı olan ve yaşlı kişilerden şikâyeti olmasa da numune alınıyor, ancak özellikle de okulların kapalı olduğu dönemlerde çocuklar için filyasyon ekiplerinin numune almaktaki isteksizliği aşikâr.”
Elazığ: “Doğrudan Favipravir ve Klorokin veriliyor, şikâyeti olmayan yakın temaslıdan örnek alınmıyor.”
Denizli: “Ev halkıyla izolasyon öneriyoruz. Hane içinde temaslı olup semptomsuz olana da ilaç veriliyor. Temaslı olup hane dışında olanlara ilaç verilmeyip, 5-7 gün içinde test yapılıyor.”
Adana: “Semptom olmasa bile yakın temaslılara ilaç bırakıldı ve test sonucunu beklemesi istendi. Her hastaya ikili ilaca mutlaka başlanması istendi.”
İktidarın pandemi sürecinde aldığı “önlemler”in, insanları açlık, yoksulluk ve hastalık arasında seçim yapmaya zorladığına da dikkat çeken açıklamada şu ifadeler yer aldı:
İzolasyon ve karantina boyunca maaş kesintilerine son verilmeli, günlük işlerde çalışanlara mali destek sağlanmalıdır. Toplumun izolasyon ve karantinaya tahammülü kalmadı. Temaslılar filyasyon ekiplerine bildirilmiyor. Geçen sene bazı ilçelerde bir hastaya ortalama yedi olan temaslı sayısı bir-ikiye inmiş durumda. Çünkü geçim derdi ön planda. İzolasyon ve karantinaya alınan temaslı ve hastalara verilen raporlar hâlâ maaşlarında kesintiye neden oluyor. Geçimini günlük işlerle karşılayanların evine ekmek giremiyor. İşverenler işyerlerinin kapanacağı korkusuyla çalışanlara bildirim yapmaması konusunda baskı yapıyor.
“Çalıştığım tıp fakültesi hastanesinde pozitif çıkan sağlık çalışanının ödemesinden kesinti yapılmıyor ancak temaslı iseniz karantinaya alındığınızda kesinti yapılıyor. Hastaysan senin suçun değil, temaslı isen senin suçun! Bu nedenle temaslı olduğunu gizleyen sağlık çalışanları var.”
“Eve vardıktan sonra, şikayetler sorgulanıp temaslı listesi oluşturmak için temaslı kovalamacası başlıyor. Geçim derdi ve artık belki de eskisi gibi pandemiyi ciddiye almamaktan kaynaklı olsa gerek, vaka başına düşen temaslı sayımız pandeminin ilk zamanlarına göre yarı yarıya düşmüş gibi. Ayakkabı sayısına göre ‘sanki evde başkaları var, yanılıyor muyum’ şeklinde polisiye dizilerine konu olacak temaslı kovalama hikayeleri…”
İzmir: “Hastayı kontrole gidiyoruz evde yok, neredesin diye arıyoruz takside çalışıyorum diyor. Ceza yazacağız evden çıkma diyoruz. İstersen haciz yap ne alabilirsin ki yok diyorlar…”
Tekirdağ: “Temaslı bildirimi beyana göre işliyor. Doğruluğunu tespit etmek bizim açımızdan mümkün değil, sorgulayıp tartıştığımız durumlarda da sorun yaşayabiliyoruz. Hem hekim hem kurye hem savcı hem polis olamayız aynı anda.”
Mardin’den bir yurttaşın filyasyon ekibine aktarımı: “Bir şeyim yok benim, gelip ne yapacaksınız, rezil edeceksiniz bizi komşulara, bari ambulanssız gelin.”
Hane koşullarının ev içi bulaşı önlemediğine dikkat çekilen açıklamada, “Hane koşulları uygun olmayan hasta ve temaslılar için insan onuruna yakışır, uygun izolasyon ve karantina yerleşimleri sağlanmalıdır. Kalabalık evler, bakımevleri örnekleri verilebilir” önerileri sunuldu.
Alınması gereken acil önlemlere ilişkin şu tespit ve öneriler yapıldı:
Ülkeler arası geçişlerde 14 gün karantina şartı getirilmeli, test uygulamaları sıkı denetlenmelidir.
Toplumda yeni varyantlar hızla yayılıyor. Ülkeler ve iller arası sınır geçişleri kontrollü değil.
Hasta il değiştirdiğinde adresi bilinmediğinden takipte güçlükler yaşanıyor.
Turizm bölgelerinde çok sayıda hasta turist var.
Toplumun büyük bir kısmının ve sağlık çalışanlarının inanmadığı, hâlâ korktuğu klorokin gibi ilaçlar rehberlerden çıkmadı ve hâlâ dağıtılıyor.
Gerçek vaka ve ölüm sayılarına kimse inanmıyor.
Aşı için randevu veriliyor ama ASM’de, hastanede aşı olmayabiliyor.
Açıklama şu ifadelerle son buldu:
Salgınlarla mücadele sadece sağlık hizmetleriyle sürdürülemez. Toplumsal düzeyde etkenle karşılaşma olasılığının azaltılmasını sağlayacak hasta sayısının fazla olduğu bölgelerde kalabalık ve kapalı alanların kapatılması, esnek çalışma/evden çalışmanın teşviki, zorunlu üretim alanları için vardiyaların kısaltılması ve dinlenme aralıklarının düzenlenmesi, uluslararası seyahat kontrolleri, ülke içi hareketler üzerindeki kısıtlamalar, temas süresinin azaltılması, bilgilendirme kampanyaları gibi birçok önlem alınmasını gerektirir. Toplumsal önlemler ancak belli bir hiyerarşik düzen içinde salgın düzeyinin güvenilir bir şekilde, nitelikli bilgi toplanarak izlenmesiyle alınır. Toplumsal önlemlerin yaşama geçirilmesinin ve fayda sağlamasının temel anahtarı toplumsal aidiyet duygusu ve güvendir.
Salgının sonlandırılması için bulaş yoluna yönelik maske, mesafe önlemlerinin yanında aşılama gibi duyarlı kişi/konakçıya yönelik önlemlerle enfekte olanların saptanması, bildirimi, hastanın izolasyonu ve tedavisi, tarama çalışmaları, sağlık eğitimi, filyasyon, temaslıların incelenmesi ve takibi, karantina uygulamaları gibi kaynağa yönelik önlemler alınmalıdır. Bulaşıcı hastalıkların kontrolünde kaynağa yönelik önlemler her zaman esastır. Hastaların ve temaslıların bulaştırma risklerinin devam ettiği süreçte toplumla temasları kesilmezse salgının sonlanması mümkün değildir.
Sendika.Org