HDP İstanbul İl Örgütü Emek Komisyonu Sözcüsü Sadrettin Güler, 1 Mayıs sürecine 8 Mart ve 21 Mart’ta yakalanan coşkuyu daha da büyütmek hedefiyle yaklaştıklarını ancak sürecin belirleyeni olan emek ve meslek örgütlerinin beklentilere yanıt vermediğini söylüyor
1 Mayıs 2021’e işçi sınıfı açısından ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları, toplumsal muhalefetin geneli açısından da pandemi gerekçesiyle tırmanan baskılar eşliğinde yaklaşıyoruz. Ancak emek hareketi sermaye saldırıları karşısında güçlü bir direniş sergileyemiyor, toplumsal muhalefet parçalı ve dağınık.
Sosyalist hareketin temsilcileriyle 1 Mayıs 2021’e giderken genel manzara hakkındaki değerlendirmelerini ve ne yapılması gerektiğine dair önerilerini konuştuk. Ayrı ayrı yayımladığımız bu söyleşileri “1 Mayıs 2021” dosyasında bir araya getireceğiz.
HDP İstanbul İl Örgütü Emek Komisyonu Sözcüsü Sadrettin Güler, 1 Mayıs sürecine 8 Mart ve 21 Mart’ta yakalanan coşkuyu daha da büyütmek hedefiyle yaklaştıklarını ancak sürecin belirleyeni olan emek ve meslek örgütlerinin beklentilere yanıt vermediğini belirtti.
Sendika.Org: 1 Mayıs 2021’e giderken karşı karşıya olduğumuz manzaraya ilişkin değerlendirmeniz nedir? 1 Mayıs’ta ne yapacaksınız?
Bu yıla dair 1 Mayıs programımız geçmişte olduğu gibi emek meslek örgütlerinin yaptığı kutlamalara kitlesel olarak kutlamaktı. Üstelik 8 Mart ve 21 Mart’ta yakaladığımız coşkuyu daha da büyütmekti. Bu yüzden Newroz’dan hemen sonra sol sosyalist çevrelerle bir araya geldik. 1 Mayıs Platformu oluştu, temel hedefi de her yıl emek-meslek örgütlerinin öncülüğünde gerçekleştirilen 1 Mayıs programının son haftaya bırakılmaması, bir ay boyunca bunu yerellerde aktif bir şekilde hayata geçirmek olarak belirlendi.
2021 1 Mayıs süreci pandemi ve yasakların gölgesinde geçiyor. Bu durumu ve sosyalistlerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Son iki yılın 1 Mayıs süreçlerinde birlik görüntüsündeki zafiyeti neye bağlıyorsunuz?
Bu konuda sosyalist çevrelerin büyük bir ağırlığı bütün olumsuz koşullara rağmen bir birliktelik içerisinde 1 Mayıs Platformu’nu oluşturup önüne bir aylık program çıkardı. Afiş, pankart, bildiri, grevdeki işçi ziyaretleri… Bunları hayata geçirdi ve faaliyetler hala devam ediyor.
Burada önceki soruda da belirtiğim gibi, emek-meslek örgütleri beklentilere cevap vermedi. Evet iki yıldır pandemi koşulları var, bu bir etkendir fakat bir arada görüntü verme ve tavır belirlemenin önünde bir engel yoktur. Bu sosyalist çevrelerden çok emek-meslek örgütlerinin öncülük rollerini üstlenmemelerinden kaynaklanmaktadır. Bu konuda öncelikle DİSK’e bağlı sendikaların konfederasyonlarını ciddi bir eleştiriye tabi tutulması ve DİSK’in geçmişine ve değerlerine sahip çıkmaya zorlaması gerekir. DİSK yönetiminin tutumunu, bu iki yılın bu şekilde geçmesindeki en büyük sorun olarak görmekteyiz.