SYKP’den Roni Gören, pandemi koşullarında işçilerin haklarına ve özgürlüklerine yoğun bir saldırı dalgası altında karşılanan 2021 1 Mayıs’ının önemli bir eşik haline geldiğini söylüyor
1 Mayıs 2021’e işçi sınıfı açısından ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları, toplumsal muhalefetin geneli açısından da pandemi gerekçesiyle tırmanan baskılar eşliğinde yaklaşıyoruz. Ancak emek hareketi sermaye saldırıları karşısında güçlü bir direniş sergileyemiyor, toplumsal muhalefet parçalı ve dağınık.
Sosyalist hareketin temsilcileriyle 1 Mayıs 2021’e giderken genel manzara hakkındaki değerlendirmelerini ve ne yapılması gerektiğine dair önerilerini konuştuk. Ayrı ayrı yayımladığımız bu söyleşileri “1 Mayıs 2021” dosyasında bir araya getireceğiz.
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) adına sorularımızı yanıtlayan Roni Gören, pandemi koşullarında işçilerin haklarına ve özgürlüklerine yoğun bir saldırı dalgası altında karşılanan 2021 1 Mayıs’ının önemli bir eşik haline geldiğini söylüyor.
Sendika.Org: 1 Mayıs 2021’e giderken karşı karşıya olduğumuz manzaraya ilişkin değerlendirmeniz nedir? 1 Mayıs’ta ne yapacaksınız?
Roni Gören: İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı pandemi koşullarında işçilerin haklarına ve özgürlüklerine yoğun bir saldırı dalgası altında karşılıyoruz. Bir yanda sermayenin gittikçe artan kâr hırsı, diğer yanda Saray’ın politikaları bu salgın koşullarında emekçilerin hayatını dayanılamaz bir hale çevirmiştir. 2021 1 Mayıs’ı bu açıdan daha da önemli bir eşik haline gelmiştir. Partimiz bu yılki 1 Mayıs’ı bir süreç içerisinde çeşitli eylem ve etkinliklerle karşılamaktadır. Gerek Emek Demokrasi Güçleri’yle ortaklaştırdığımız çalışmalar gerekse de partimizin özgün çalışmaları bu 1 Mayıs’ta emeğin mücadelesini daha da ileriye taşımaya dönük bir çabadır.
2021 1 Mayıs süreci pandemi ve yasakların gölgesinde geçiyor. Bu durumu ve sosyalistlerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İktidar, emeğin mücadelesinin güç kazandığı eylem ve etkinliklerin artış gösterdiği bir dönemde valilikler aracılığıyla ilan ettiği eylem ve gösteri yasaklarıyla mücadelemizi engellemeye çalışıyor. İşçilerin fabrikalarda yan yana çalıştığı, emekçilerin toplu taşımada balık istifi bir şekilde yolculuk ettiği, iktidar partisinin kapalı salonlarda “lebalep” kongreler düzenlediği bir dönemde pandemi bahane edilerek yasak kararlarının alınmasının hiçbir meşruiyeti yoktur. Partimiz açısından bu yasakların hiçbir hükmü yoktur. Zaten partimiz SYKP ve pek çok sosyalist örgüt benzer şekilde 1 Mayıs yasaklarını tanımadığını, sokaklarda mücadelenin bayrağını yükselteceklerini çoktan duyurdu.
Bir süredir ülkemizde süren kitle eylemlilikleri iktidarı ciddi bir endişeye ve paniğe sevk etmiştir. Boğaziçili öğrencilerin aylardır sürdürdüğü mücadele, kadınların ve LGBTİ+,’ların İstanbul Sözleşmesinin iptal edilmesine karşılık yapmış oldukları eylem ve etkinlikler, işçilerin emeği ve alın teri için ülkenin dört bir yanında sürdürdüğü grevler ve direnişler, Kürt halkının Newroz’da ortaya koyduğu görkemli mitingler iktidarı bir korku sarmalı içerisine sokmuştur. Geçtiğimiz günlerde 1 Mayıs’a çağrı için Bakırköy ve Kadıköy’de gerçekleştirdiğimiz basın açıklamalarına polisin saldırması ve arkadaşlarımızın gözaltına alınması yönetememe krizinin yaratmış olduğu korku halinin boyutunu göstermek açısından yeterli örneklerdir.
Bu vesileyle bir kez daha yinelemiş olalım: 1 Mayıs’ta tüm işçi sınıfını ve emekçileri, gençleri, kadınları, ezilen halkları bulunduğu tüm alanlarda 1 Mayıs’ı kutlamaya ve hakları için mücadele etmeye çağırıyoruz. Yaşasın 1 Mayıs!