İtalya, Türkiye ve Myanmar’ın bulunduğu bir silah ticareti üçgeni halen sokak çatışmalarının olduğu uzak doğu ülkesinde kolluk kuvvetlerinin halka karşı kullandığı silahların yolculuğuna ışık tutuyor
1 Şubat 2021 tarihinde gerçekleşen askeri darbeye karşı Birmanya (Myanmar) halkı sokaklarda mücadele veriyor. Gösteriler çok kısa zamanda kolluk kuvvetlerinin silah kullanması ile kana bulandı. Birmanya Siyasi Tutuklular Destek Derneği, AAPPB’ye göre eylemlerin başından bu yana 500’den fazla kişi ölürken 2500’ü aşkın kişi de tutuklandı.
Son haftalarda çalışmalarını hızlandıran Uluslararası Af Örgütü’ne bağlı Crisis Response Evidence Lab’ın hazırladığı rapor Türkiye’nin de bir şekilde bu krizde rol almış olabileceğini iddia ediyor. Eylemlerde ortaya çıkan şiddet vakalarına ait 50’den fazla videoyu analiz eden bu çalışma ekibine göre, Birmanya polisi artık hukuku tanımayarak, belirli bir planı izlemek kaydıyla ve alışılmadık silahları da kullanarak şiddetin çıtasını hızlıca yükseltmeye başladı.
Ülkenin yerel basın organlarından The Irrawaddy’ın ulaştığı ve yayınladığı fotoğraflara göre, Mart ayında, polis, İtalyan ve Fransız ortak şirketi olan Cheddite’nin üretimi kurşunlarını kullandığını iddia ediyor. 2014 yılında İtalya Savunma Bakanlığı veri bankasına kayıt olan bu şirketin o tarihten bugüne kadar Birmanya’ya doğru gerçekleştirdiği bir silah satışı Bakanlık kayıtlarında yer almıyor.
İtalyan silahsızlanma örgütlerinden, Rete Disarmo’nun sitesinde yayınladığı ve Birmanya’da Cheddite şirketinin markasının açıkça üzerinde bulunduğu ve ‘Produzione 1 luglio 2014 – Lotto 1410?807’ (1 Temmuz 2014 üretimi – 1410?807 partisi) ibaresinin yer aldığı mermiler ortaya çıkmasaydı bu noktaya kadar sorun olmayacaktı.
Nitekim, bu konuda, sorunu yaratan iki siyasi nokta mevcut. Birincisi Avrupa Birliği’nin 1991 yılında aldığı ve 2000 ile 2018 yıllarında daha da güçlendirdiği ambargo kararı. Bu siyasi ve ticari kararın en başından beri Birmanya’ya silah satışı yasak. Tabii ki bu kararın imzacıları arasında İtalya da mevcut. İkinci nokta ise İtalya’nın, çatışma içinde olan ülkelere silah satımını yasaklayan 185/90 numaralı kanunu. İşte bu noktada çalışmayı hazırlayan sivil toplum örgütlerine göre, o silahların Birmanya’ya gitmesini sağlayabilecek, tek olasılık kalıyor, o olasılık da Türkiye’yi işaret ediyor.
Silah ticareti uzmanı, Giorgio Beretta konuyu şöyle özetliyor: “İtalyan yasalarından 110/75’e göre riskli ülkelere sadece sportif amaçlı ve aracı şirketler sayesinde silah, kurşun ve patlayıcı satmak mümkün. Birleşmiş Milletler’in silah ticareti kayıtları, Comtrade’e göre, Türkiye’den Birmanya’ya 2014 yılında birçok kez silah ve mermi satışı gerçekleşmiş. 7177 adet av silahı ve bunlara ait 2250 adet parça ve son olarak da 46 bin adet kurşundan bahsediyoruz. Toplamda yaklaşık 1,8 milyon dolarlık bir ticaret”.
Uluslararası Af Örgütü ise Balıkesir’de bulunan Zsr Patlayıcı Sanayi A.Ş’ye ait Yavaşçalar YAF markasının ürettiği mermilerin İtalyan Fransız şirketi olan Cheddite’den alınan parçalarla yapıldığını iddia ediyor.
İşte bu noktada çemberi tamamlayan son parça gene Giorgio Beretta’nın araştırması sonucu ortaya çıkıyor: “2014 yılında İtalya’nın liman kentlerinden olan Livorno’dan Türkiye’ye sportif amaçlı mermi satımı gerçekleşiyor. Savunma Bakanlığı’nın verilerinde yer alan bu ticari hareketin Cheddite şirketi tarafından yapılmış olması çok yüksek çünkü Livorno kentinde şirketin şubesi bulunuyor”.
31 Mart tarihinde yayınlanan ve Uluslararası Af Örgütü, Atlante delle guerre e dei conflitti del Mondo haber sitesi, Hafif silahlar, güvenlik ve savunma politikaları üzerine daimi gözlemevi OPAL, İtalyan Barış ve Silahsızlanma Ağı ve İtalia-Birmania.Insieme Derneğinin beraber gerçekleştirdiği analiz şu üç soru ile kapanıyor:
Bu araştırmayı yapan ve belgeyi hazırlayan çalışma grubu Cheddite ve Zsr şirketlerine cevap hakları doğduğu ve gerekli bir açıklama yapabilecekleri amacıyla ulaşmaya çalıştı ancak geri dönüş alamadı.
Uluslararası Af Örgütü’nün gözlemlerine göre Birmanya kolluk kuvvetleri son haftalarda ayrım yapmadan ve ağır bir şekilde ölümcül etkisi olan silahları kullanmaya başladı. Eylemci yurttaşlara karşı uyguladığı bu siyaset 1 Mart tarihinde Mawlamyine kentinde çekilen videolarla kanıtlanıyor. Bu kayıtlarda bir kamyonet üzerinden hedef gözetmeksizin yapılan atışlar gözüküyor. 28 Şubat tarihinde ise Hledan kentinde ise polisin halka hedef alarak biber gazı ve mermi ile atış yaptığı görüntülendi. Uluslararası Af Örgütü’ne göre, analiz edilen videolarda, Birmanya’da 2016 ve 2017 yılında, Shan ve Rakhine bölgelerinde, ‘savaş suçu’ olarak adlandırılan suçlara karışmış askerlerin şu anda aktif olan tugaylarda da yer alıyor.
27 Mart tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı yazılı açıklama ile Birmanya’da sivil halka karşı uygulanan ölümcül şiddetin daha da arttığının gözlemlendiği ve durumun kaygıyla izlendiği belirtildi. Açıklamada ayrıca şu cümlelere de yer verildi: “Sivillere yönelik bu tür eylemlerin derhal sonlandırılmasına, göz altına alınan tüm seçilmiş liderlerin, siyasi şahsiyetlerin ve sivillerin derhal serbest bırakılmasına, demokrasiye dönüş için gerekli adımların atılmasına yönelik çağrımızı bu vesileyle yineliyoruz.”
Konu İtalya Parlamentosu’nda tartışmalarda ele alındı. 1991 yılında Avrupa Birliği tarafından uygulanan ambargo nedeniyle bu mühimmatın satışı hakkında açıklama istenen ve mevzuata uygunluk ve ticaret akışının kontrolü konusunda bir kontrol talep edilen Dışişleri Bakanlığı’na cephane ve mühimmat ticareti ile ilgili bazı sorular yöneltildi. BM İnsan Hakları Konseyi 24 Mart Çarşamba günü önemli bir kararla Myanmar’da bulunan veya bu ülke ile iş bağı olan şirketlere, ordunun veya onun sahip olduğu şirketlerin lehine veya kontrol altına alabileceği herhangi bir ekonomik faaliyette bulunmamalarını tavsiye etti.
Bu çalışmayı hazırlayan sivil toplum örgütlerinin bilgi talepleri, iş ve insan haklarını etkileyen küresel standartlara, yani Haziran 2011’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından oybirliğiyle onaylanan İş ve insan haklarına ilişkin Birleşmiş Milletler Yol Gösterici İlkelere (UNGP) dayanmaktadır. Bu standartlara göre, silah üretim şirketlerinin, yalnızca şirket operasyonlarında ve tedarik zinciri boyunca değil, aynı zamanda asker veya polis tarafından satın alındıktan sonra ürünlerinin – parçalar ve bileşenler dahil – nihai kullanımında riskleri değerlendirmesi gerekiyor.
Kaynak: pressenza