KöZ, iktidarın pandemi yönetimi karşısında etkili bir itiraz geliştirilememesi ve yasakların etkili hale gelmesinde eleştirilerini sosyalist harekete yöneltiyor, 1 Mayıs’ta da HDP’ye yönelik baskıları karşısına alan, anti-şovenist bir politik hattın izlenmesini öneriyor
1 Mayıs 2021’e işçi sınıfı açısından ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları, toplumsal muhalefetin geneli açısından da pandemi gerekçesiyle tırmanan baskılar eşliğinde yaklaşıyoruz. Ancak emek hareketi sermaye saldırıları karşısında güçlü bir direniş sergileyemiyor, toplumsal muhalefet parçalı ve dağınık.
Sosyalist hareketin temsilcileriyle 1 Mayıs 2021’e giderken genel manzara hakkındaki değerlendirmelerini ve ne yapılması gerektiğine dair önerilerini konuştuk. Ayrı ayrı yayımladığımız bu söyleşileri “1 Mayıs 2021” dosyasında bir araya getireceğiz.
KöZ, iktidarın pandemi yönetimi karşısında etkili bir itiraz geliştirilememesi ve yasakların etkili hale gelmesinde eleştirilerini sosyalist harekete yöneltiyor, 1 Mayıs’ta da HDP’ye yönelik baskıları karşısına alan, anti-şovenist bir politik hattın izlenmesini öneriyor.
Sendika.Org: 1 Mayıs 2021’e giderken karşı karşıya olduğumuz manzaraya ilişkin değerlendirmeniz nedir? 1 Mayıs’ta ne yapacaksınız?
KöZ: 1 Mayıslar çoktandır devrimciler tarafından bir enternasyonal gün olarak idrak edilir. Genellikle 1 Mayısları sendikacılara emanet etme eğiliminde olan reformistler ise aksine sendikalist bir çizgi izler. Bu sefer bu sendikalist çizgi bile korona salgınının gölgesinde silikleşmiş görünüyor. 1 Mayıs 2021’e giderken bu mücadele gününün enternasyonalist içeriğini öne çıkarmak ve bunu yaparken de esasen devletin işgalci karakterine vurgu yapan anti-şovenist bir çizgiyi öne çıkartmak önem taşıyor. Bunun bir boyutu TSK’nin Rojava’daki işgaline dikkat çekmek ve bu işgale son verilmesini talep etmektir. Oysa daha güncel olan ise 1 Mayıs’a günler kala TSK’nin Rojava’daki ABD engeli nedeniyle Güney Kürdistan’da Metina, Avaşin ve Zap’ta havadan ve karadan başlattığı harekattır. Görünen o ki bu harekat öncekiler gibi Metina Dağlarına toslamış durumdadır. Bu nedenle de hükümet cephesinde adeta susuş kumkumasıyla karşılanmaktadır. Dolayısıyla bundan murat edilen şovenist dalga yakalanamamış ve hem bu başarısız harekatın hem de Biden’ın tetiklediği ve Erdoğan’ın adeta süt dökmüş kedi üslubuyla cevapladığı soykırım tartışmalarının üzerini örtmek için 1 Mayıs’ı salgına karşı “tam kapanma” gündemiyle karşılamaktadır. Devrimciler ise 2021 1 Mayıs’ının hükümetin zaaflarını büsbütün ortaya çıkan bütün siyasi sorunların dile getirildiği ve sallanan AKP-MHP ittifakına karşı bir mücadele günü olarak ele almalıdır.
Bu bakımdan KöZ bu yönde başka akımlara ve çevrelere yaptığı çağrılar yanıtsız kalmış olsa da kendi çapında ve kendi gayretiyle 2021 1 Mayıs’ında bu gündemleri Kobanê davasında ortaya çıkan tablo ve HDP’ye yönelik saldırılarla da bağlayarak öne çıkaracaktır.
2021 1 Mayıs süreci pandemi ve yasakların gölgesinde geçiyor. Bu durumu ve sosyalistlerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğrusu salgın bahanesiyle 1 Mayıs’ın ve genel olarak kitle eylemlerinin iptal edilmesine hükümetten önce sol hareketin muhtelif kesimleri ön ayak olmuştu. Sözüm ona “sorumluluk” gereği gönüllü bir karantinayı başlatanlar salgının ilk dalgasından itibaren sosyalistler arasından çıktı. Bu itibarla hükümet kendi gerekçeleri ve engelleri nedeniyle bir türlü karantina ve tam kapanma tedbirlerine yanaşmazken hükümeti bu yönden eleştirenler de onlardı. O bakımdan esasen Cumhur İttifakı’nın bu eylemleri yasaklayıp engellemeye mecali yoktur. Nitekim geçtiğimiz Newroz da buna tanıktır. 1 Mayıs gelirken de bu durumun değişmediği besbellidir. Nitekim hükümet doğrudan doğruya 1 Mayıs’ı yasaklamaya cüret edememiş, bunu ne zamandır bir türlü yanaşmadığı “tam kapanma” bahanesiyle sağlama cihetine gitmiştir. Ama iki yıldır bu yönden hükümeti eleştirenler de şimdi bu tedbire güçlü bir biçimde karşı çıkamayacakları için hükümetin işini kolaylaştırmış olmaktadır. Gerileyen ve her geçen gün bu durumu biraz daha açığa çıkan AKP-MHP ittifakının hele karşılığını ödemeden tam kapanmayı dayatırken emekçileri salgın karşısında savunmasız biçimde çalışmaya zorlarken, emeklileri enflasyonun altında zamlarla oyalamaya çalışırken 1 Mayıs gibi bir eyleme yönelmeleri halinde kitlelerin önünü kesmesinin mümkün olamayacağı açıktır. Bu bakımdan kitle hareketinin 1 Mayıs’a yönelmesinin ve oradan gerici Cumhur İttifakı’na karşı ve Millet İttifakı’ndan bağımsız bir kitle seferberliğinin önünde tasfiyeciliğin ve CHP kuyrukçuluğunun etkisi altındaki sosyalistlerden başka bir engel yoktur. 2021 1 Mayıs’ı tam da bu nedenle bu köstekten kurtulmak üzere bir atılıma vesile olmalıdır. Bu köstekten kurtulma iradesinin en önemli unsuru da elbette Millet İttifakı bileşenlerinin asla dile getiremeyeceği şovenizme karşı HDP’yi savunma iradesini ortaya koyan ve TSK’nin işgallerine açıkça karşı çıkan bir siyasi tutumla 1 Mayıs 2021’e gitmek olur.
Ancak bu takdirde 2021 1 Mayıs’ı Millet İttifakı’na yol vermeden Cumhur İttifakı’na karşı bağımsız bir siyasal atılımın kaldıracı olabilir.
İki yıldır 1 Mayıs süreçleri sönük geçiyor, eski birlik görüntüsü yok. Sizce bunun temel gerekçesi nedir?
KöZ’e göre 1 Mayıslar sadece son iki yıldır değil çoktan beridir anlamına ve uygun olmaktan uzak geçmektedir. Her şeyden önce 1 Mayısların ateşinin küllenmesinde belirleyici etkenlerin başında uzun zamandır solun geniş kesimlerini girdabına çeken tasfiyecilik dalgası gelir. Ama daha önemlisi 1 Mayısların bir siyasal mücadele günü olmaktan çıkarılıp sendikal mücadelenin dar çerçevesine sıkıştırılmasıdır. Son iki yılki tablonun ana hatları ise elbette ki korona salgınıyla ilgili olmaktan uzaktır. Zira devrimciler nicedir en elverişsiz koşullarda bile 1 Mayısların mücadele günü muhtevasına sadık kalmak için daima yaratıcı girişimlerde bulunmuşlardır. Son iki yılda devrimciler bakımından salgından daha zararlı olan virüs başkadır. Son yerel seçimlerde özellikle de İstanbul seçimlerinde sol hareketin neredeyse tamamının bizim “Amerikancı muhalefet” olarak tarif ettiğimiz CHP-İyi Parti gerici ittifakının kuyruğuna takılmasının kaçınılmaz sonuçlarından biri de elbette genel olarak kitlesel siyasal eylemlerin hepsi gibi 1 Mayısları etkilemektedir. Cumhur İttifakı her gün yeni bir açmazla karşı karşıya kalıp güç kaybederken bu hükümete karşı kitleleri seferber etmek için bütün koşullar mevcuttur. İşsizlik, pahalılık ve bunun üstüne tuz biber eken salgına karşı emekçi düşmanı tedbirler karşısında emekçilerin ve ezilenlerin feryat ettikleri aşikardır. Devrimcilere düşen ise bu feryat korosuna karışıp kendilerini silikleştirmek değil aksine bu feryadın siyasi bir isyana dönüşmesine öncülük etmektir. Bunun birinci koşulu da her sorunu ne zaman olacağı, nasıl olacağı ve hatta olup olamayacağı bile belli olmayan bir seçime havale eden “Amerikancı muhalefetin” kuyruğundan kopup bağımsız bir siyasal tutuma öncülük etmektir. İşte 2021 1 Mayıs’ı bunun için elverişli bir fırsattır.
İster korona salgınını ister başka bahanelerle her hafta bir sahte gündem yaratan Cumhur İttifakı’na karşı ve siyasi gerçeklerin üstünü örtmek için onunla aşık atan muhalefetten koparak devrimcilerin bağımsız tutumunu emekçilere ve ezilenlere duyurmak ve siyasi gerçekleri apaçık ortaya koymak için 1 Mayıs 2021 bir dönüm noktası yapılmalıdır. Bu sayede sadece sönük geçen 1 Mayıs’ın ateşini harlamakla kalınmaz; 1 Mayıs devrimcilerin bağımsız bir güç olarak seslerini yükseltmelerini de sağlayacak bir atılımın kıvılcımı olacaktır.