11 yıldır sistematik şiddet gören Fikriye Özbek için kadınlar Adana Adliyesi’ndeydi. Mahkeme heyeti, Fikriye Özbek’in “eşi kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılmasına karar verdi. Ancak heyet, Özbek’in cezasını “haksız tahrik” ve “iyi hal” indirimi uygulayarak 15 yıl 10 aya düşürdü
Fikriye Özbek için bugün (13 Nisan) saat 13.00’te Adana Adliyesi önünde bir araya gelen Adana Kadın Platformu ve Akdeniz Feminist Avukatlar Ağı ile Antalya Feminist Kolektif, davaya destek çağrısında bulundu.
Dava öncesinde yaptıkları çağrıda Antalya Feminist Avukatlar Ağı şöyle söyledi:
Adana’da, 2 Eylül 2020 gecesi saat 03.30 sıralarında Fikriye Özbek ve kendisine yıllardır sistematik şiddet uygulayan Hakan Özbek arasında çıkan tartışmada tüfeğin ateş alması ile Hakan Özbek vurularak ölmüştür.
Fikriye Özbek, Hakan Özbek’in kendisini, annesine, kardeşlerine zarar vermekle tehdit etmesinden dolayı korktuğu için yalnızca bir kez 183 alo şiddet hattını aramak dışında evlilikleri boyunca hiç şikayetçi olamamış, yaşadığı şiddeti belgeleyememiştir. Fikriye’nin 183’ü yaptığı aramayı fark eden Hakan Özbek, kendisini tehdit ettiği için de şikayetçi olamamış, eve gelen polisler hiçbir işlem yapmadan gitmiştir. Oysa İstanbul Sözleşmesi etkin bir şekilde uygulansaydı, eve gelen polisler şikâyetçi olmasa bile Fikriye ve çocuklarını alıp güvenli bir yere götürecek, böylece Fikriye’nin yaşadıklarını anlatıp şiddetten kurtulma şansı olacaktı.
Bugün Fikriye Sanık Olarak Yargılanmayacaktı!
Dava dosyasına yansıyan tanık anlatımlarından ve delillerden; Fikriye’nin sürekli ağır şiddet gördüğü, Hakan Özbek’in psikolojisinin bozuk olduğu, olay günü de alkollü olduğu ve tüfeği zorla Fikriye’nin eline tutuşturup, namluya vurmasıyla ateş almasını sağladığı olayın başından beri adli makamlarca bilinmektedir. Fakat iddianamede bu hususlar değerlendirilmemiş ve Fikriye’nin yıllardır gördüğü sistematik şiddet adeta görmezden gelinmiştir. Bütün bunlara ek olarak son gelen bilirkişi raporunda, Hakan Özbek’in telefonunda kendisinin tüfekle çekilmiş fotoğrafları, silah tutkusunu ve uyuşturucu bitkiler yetiştirdiğini gösteren çok sayıda fotoğraf-video, ve çocuklarının eline bıçak verdiği videolar bulunmuştur. Ayrıca, telefonda Fikriye’nin vücudunda ve yüzünde morlukları gösteren fotoğraflar da bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir.
“Şiddetin cezasızlıkla cesaretlendirildiğini her gün defalarca gören kadınlar olarak soruyoruz” diyerek avukatlar şu soruları sordu:
Açıklamanın devamında şöyle söylediler:
Mahkemeler; eril yargı pratikleriyle kadınları ölmedikleri/hayatta kaldıkları için bir kez daha cezalandırıyor!
Fikriye’nin 11 yıldır yaşadığı sistematik şiddet nedeniyle, Yargıtay kararlarında da yer alan “örselenmiş kadın sendromu” göz önünde bulundurularak meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerekirken, savcılık mütalaasında Fikriye için “kasten öldürme” ile haksız tahrik indirim uygulanması isteniliyor.
Hakan Özbek’in uyuşturucu/uyarıcı maddeler yetiştirip kullandığı, olay günü de alkollü olduğu bilinmesine rağmen, olay günü kendi ölümünden sorumlu olma olasılığı üzerinde durulmamaktadır. Oysa hem tanık ifadeleri hem de bilirkişi raporu Fikriye’nin suç işleme kastı olmadığı ve olay günü tesadüfen hayatta kaldığını desteklemektedir
Bizler erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar Fikriye’nin davasının takipçisiyiz.
Fikriye Özbek için 13 Nisan Salı günü saat 13.00’te Adana 1.Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyiz!
Adana’da kadınların yargılandığı üç davanın duruşmaları yapıldı. Adana Kadın Platformu, kadınların yargılandığı iki hakaret davası ve şiddet gördüğü eşi Hakan Özbek’i öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Fikriye Özbek duruşması öncesinde basın açıklaması yaptı. Adliye önünde saat 12.30’da yapılan basın açıklamasında Fikriye Özbek ve tüm kadınlar için adalet talep edildi.
Kadınların yargılandığı davalardan ilki, kız kardeşini istismar suçlaması ile yargılanan 60 yaşındaki apartman yöneticisine hakaret suçlamasıyla hakkında dava açılan bir genç kadının dosyası. İkincisi çalıştığı okulda, okul müdürünün tacizlerine sessiz kalmadığı için önce sürgün edilen, sonra da yine aynı kişi tarafından tehdit ve hakaret suçlamaları ile şikayet edilip hakkında dava açılan Eğitim Sen üyesi Sezen K.’nin yargılandığı dava. Üçüncü dava ise yıllardır şiddet gördüğü eşini öldürmekle suçlanan Fikriye Özbek dosyası.
Adana Kadın Platformu adına Avukat Sevil Aracı Bek şunları söyledi:
Fikriye 2 Eylül tarihinden beri tutuklu olarak yargılanıyor. Bugün Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinde Fikriye hakkında bir karara varılacak.
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında Fikriye’nin kasten eşi öldürmek suçundan cezalandırılmasını ve cezaya haksız tahrik indirimi uygulanmasını istedi.
Haksız tahrik indirimlerini kadın cinayeti dosyalarından iyi biliyoruz. Kot pantolon giyip bir alışveriş merkezine gitmek ya da bir erkeğe saat sormak haksız tahrik indirimi sebebi olabilir mi? Türkiye’de olabiliyor. Örneğin Sevgi Aguş’un, kot pantolon giyerek alışveriş merkezine gittiği ve başka bir erkeğe “cilveli şekilde” saati sorduğu iddia edilmiş, bunun üzerine katili Fatih Aguş’un cezasından haksız tahrik indirimi yapılmıştı. Ya da Adana’da Pınar Can’ı öldüren katile, Pınar beyaz tayt giydi diye haksız tahrik indirimi uygulanmıştı.
Hakkında haksız tahrik uygulanması talep edilen Fikriye’nin yaşadıklarına haksız tahrik demek adaletsizlik değildir de nedir? Fikriye, kollarındaki derin yanık izlerini yaşadığı sigara söndürme işkencesinin delili olarak vücudunda taşıyor. Fikriye’nin öldürmekle suçlandığı Hakan Özbek’in telefonun hafızasından; Hakan Özbek’in silahlarla, tüfeklerle, bıçaklarla boy boy fotoğrafları, Fikriye’nin dövülmüş halde resimleri, yerlerdeki kan izleri, uyuşturucu madde üretiminde kullanan bitkilerin görüntüleri, Hakan Özbek’in çocuklarının ellerine bıçak vererek dans ettirdiği videolar çıktı. Telefondan çıkan fotoğraf ve videolar Hakan Özbek’in nasıl şiddet eğilimli bir kişi olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Hakan Özbek’in 23 adet suç kaydı olduğunu da biliyoruz.
Fikriye Özbek, Hakan Özbek’ten korktuğu için hiç şikayetçi olamamış, şiddeti belgeleyememiş. Ancak bir kez 183 şiddet hattını arayıp ihbarda bulunmuş. Bu ihbar neticesinde polisler eve geldiğinde Hakan Özbek’in farkına varıp kendisini tehdit etmesi yüzünden yine şikayetçi olamamış. Görevliler de bir şey yapmadan gitmişler. Halbuki gelen görevliler şikayet olmasa da Fikriye ve çocuklarını alıp güvenli bir yere götürmüş olsalardı, Fikriye yaşadıklarını anlatabilir, şiddetten kurtulmak için adım atabilirdi. Yani 183 ihbar hattı görevlileri, İstanbul Sözleşmesini uygulasalardı, Fikriye kendisine şiddet uygulayan kocasından kurtulabilir, bugün cinayetle yargılanıyor ve hapiste yatıyor olmazdı.
Fikriye Özbek’in davası sonrasında Antalya Feminist Kolektif ile Akdeniz Feminist Avukatlar Ağı yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şunlar söylendi:
Bütün gece evli olduğu Hakan Özbek tarafından işkence ve şiddete uğrayan Fikriye Özbek’in, şiddete uğradığı esnada çıkan arbedede Hakan Özbek’in ölmesi sonucu “kasten öldürme”yle yargılandığı davada karar açıklandı ve Fikriye; yaşadığı sistematik şiddet, işkence ve örselenmiş kadın sendromu görmezden gelinerek 15 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum edildi!
Mahkeme; Hakan Özbek’in 23 adet suç kaydını, telefonunda bulunan tüfekle çekilmiş fotoğraflarını, silah tutkusunu ve uyuşturucu bitkiler yetiştirdiğini gösteren çok sayıda fotoğraf-video, ve çocuklarının eline bıçak verdiği videolarını yok sayarak, olayın “meşru müdafaa sınırları” içerisinde olmadığını hükmetti! Cinsiyetçi Yargı; Fikriye’nin 11 yıl boyunca maruz kaldığı fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddeti meşru müdafaa için yeterli görmedi.
Oysa Fikriye’nin yaşadıklarının ceza kanundaki karşılığı açıktır!
Meşru savunmada; sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporuna, Fikriye’nin sürekli ağır şiddet gördüğü ve Hakan Özbek’in psikolojisinin bozuk olduğunu onaylayan tanık anlatımlarına, delillere, Hakan Özbek’in olay günü de alkollü olduğu, tüfeği zorla Fikriye’nin eline tutuşturup, namluya vurmasıyla ateş almasını sağladığının bilinmesine ve çocukların tanıklıklarına rağmen Fikriye, basit haksız tahrik uygulanarak kasten öldürmekten 15 yıl 10 ay ceza aldı.
Biz buradan erkek yargıya sesleniyoruz:
Fikriye’ye, “beyaz tayt giydi tahrik oldum” “Kot pantolon giyip bir alışveriş merkezine gitti” , “bir erkeğe saat sordu” diyen erkek failler kadar bile haksız tahrik indirimi uygulamadınız. Hem 11 yıllık sistematik şiddetten hem de olay gecesi yaşanan şiddet ve işkenceden tesadüfen hayatta kalmış bir kadını adeta hayatta kaldığı için cezalandırdınız.
11 yıl boyunca maruz kaldığı sistematik şiddet ve işkencenin izlerini bütün bedeninde taşıyan Fikriye Özbek’in, yaşadığı şiddetten şikayetçi olamaması Fikriye’nin değil kadınları koruyamayan devletin suçudur. İstanbul Sözleşmesi gibi kadınları şiddetten koruyan bir sözleşmeyi feshetmeye kalkan, kadınların şikayetçi olduğu fail erkekleri binbir bahane bularak serbest bırakan eril mahkemelerin suçudur. Bizler bu cinsiyetçi yargılamayı kabul etmiyoruz!
Erkek adalet değil gerçek adalet sağlanana kadar Fikriye’nin davasının takipçisi olmaya devam edeceğiz!
İlgili haber:
Sendika.Org