Fehim Taştekin: “Erdoğan inanılmaz sıkışmışlık karşısında Biden’a ‘Ne isterseniz’ deme noktasına geldi”

Taştekin, Ukrayna-Rusya arasındaki tehlikeli tırmanışa dikkat çekerek AKP iktidarının bu gerilimde riskli bir şekilde taraf olduğunu, Ukrayna’nın silahlandırılması, Kırım konusunda desteklenmesi ve ABD savaş gemilerinin Karadeniz’e girişini sınırlandıran Montrö’nün tartışmaya açılması gibi hamlelerle Amerikan-İngiliz eksenine seslendiğini yazdı

Fehim Taştekin: “Erdoğan inanılmaz sıkışmışlık karşısında Biden’a ‘Ne isterseniz’ deme noktasına geldi”

Fehim Taştekin, Gazete Duvar’da yayımlanan “AKP bu kumpasın neresinde” başlıklı yazısında ABD ve İngiltere’nin başını çektiği Rusya’yı kuşatma hamleleri ile AKP’nin son dönemde Ukrayna ile ilişkileri sıkılaştırma ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tartışmaya açma hamleleri arasındaki ilişkiye değindi.

Taştekin, Ukrayna-Rusya arasındaki tehlikeli tırmanışa dikkat çekerek AKP iktidarının bu gerilimde riskli bir şekilde taraf olduğunu, Ukrayna’nın silahlandırılması, Kırım konusunda desteklenmesi ve ABD savaş gemilerinin Karadeniz’e girişini sınırlandıran Montrö’nün tartışmaya açılması gibi hamlelerle Amerikan-İngiliz eksenine seslendiğini yazdı.

Taştekin’in yazısında ilgi çeken bölümler şöyle:

AKP iktidarı ise birkaç açıdan bu stratejiye canı gönülden işbirliği sunuyor. Suriye’de zoraki Astana platformu, enerjide stratejik yatırımlar, S-400 çengeliyle Ankara-Moskova ilişkileri ‘çatışmacı ortaklık’ kıvamında ilerlerken Erdoğan inanılmaz sıkışmışlık karşısında Biden’e “Ne isterseniz” deme noktasına geldi. Suriye’de bozulan neo-Osmanlıcı hesapların intikamını Karadeniz’de çıkarmaya yeltenen bir akıl gelip gidiyor. Bu akıldan İngiliz-Amerikan ekseninin aldığı pas öyle böyle değil.

Hükümet öteden beri Kırım’ın tekrar Ukrayna’ya bağlanması hedefinde Kiev’e aradığından fazla çek yazıyor. Evet Kırım Tatar davası öteden beri Türkiye’nin duyarlı noktası fakat kalpleri ‘bağımsız Kırım’ değil Ukrayna’ya bağlı Kırım için atıyor. NATO konseptine uygun bir hassasiyet!

Kırım’ın referandumla Rusya’ya bağlanmasının ardından Türkiye-Ukrayna ilişkileri askerileşmeye başladı. Rus yanlılarının ilan ettiği Donetsk Halk Cumhuriyeti (DNR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’ne (LNR) bir tank üzerinde girmeyi hayal eden önceki Devlet Başkanı Petro Poroşenko aradığı alicenaplığı Erdoğan’da bulmuştu. Ankara-Kiev arasında 2016 ve 2018’de iki askeri işbirliği anlaşmasıyla istikamet verilmişti. Zelenski de Putin’le diyalogtan yana tutumunu kısa sürede bırakınca Ankara’ya sık uğrar hale geldi. Onunla da 3 Şubat 2020’de askeri-mali işbirliği anlaşması, 16 Ekim 2020’de askeri çerçeve anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalara imza atılırken Donetsk, Lugansk ve Kırım’ı kurtarma hedefi dillerdeydi.

(…)

Bunlar bir kenara ABD’nin Karadeniz’e ‘sınırsız’ girip çıkma arzusuna denk gelecek şekilde Boğazlarla ilgili statükoyu değiştirme niyetini de NATO-Rusya kapışmasının uzağında değerlendiremeyiz. Tarihsel husumet ve bölgesel rekabet içindeki iki güç Karadeniz’de barışı Montrö sayesinde temin edilebilmişken anlaşmayı cumhurbaşkanlığı kararıyla feshetme olasılığı konuşuluyor. Dünya bir yana dursa Türkiye’nin sahiplenmesi gereken bir anlaşmayı tartışmaya açmak akla zarar bir önerme. Bu hesapsızlık ancak Amerikan-İngiliz çıkarlarına hizmetle izah edilebilir. Kanal İstanbul projesi de bu zaviyeden bakılınca Montrö’nün bağlayıcılığından kaçış gibi duruyor. Bu sayede Karadeniz’deki dengeye harici ve çatışmacı aktörleri ortak edecekler. Bunun Türkiye’nin güvenliğine hiçbir katkısı olmayacağı gibi Rusya ile zaten zor olan ilişkilerin biçimi de değişecektir.

Yazının tamamını okumak için tıklayınız!

Sendika.Org

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur