Salgının bir zorunluluğu olarak ortaya çıkan uzaktan eğitim sürecinde öğretmene ve öğrenciye yeterli desteğin verilmemesi sonucunda eğitime ulaşımda yüksek düzeyde eşitsizlikler yaşandı. Seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçilmesinin ardından Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) yazılı bir açıklama yayımlayarak “Yüz yüze eğitime devam edebilmek için acil aşılamaya geçilmesi” talebini bildirdi
Salgının bir zorunluluğu olarak ortaya çıkan uzaktan eğitim sürecinde öğretmene ve öğrenciye yeterli desteğin verilmemesi sonucunda eğitime ulaşımda yüksek düzeyde eşitsizlikler yaşandı. Seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçilmesinin ardından Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) yazılı bir açıklama yayımlayarak “Yüz yüze eğitime devam edebilmek için acil aşılamaya geçilmesi” talebini bildirdi.
Haftalık öğretmen, öğrenci ve personel vaka verilerinin de paylaşıldığı açıklamada, “Öğrencilerde ortaya çıkan sosyal, duygusal ve akademik kayıpların daha fazla derinleşmeden önlenebilmesi için başta aşı olmak üzere bir dizi önlemin alınmasına paralel olarak, kademeli bir şekilde seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçilmesi gerektiğini eğitim emekçileri olarak bizler de belirttik. Uzunca bir süre uzaktan eğitim kapsamında kapalı olan okullarımız, 15 Şubat’ta köy okullarında tam zamanlı ve 2 Mart tarihinde tüm il ve ilçelerde seyreltilmiş yüz yüze eğitime geçilmesiyle açılmış oldu. Ancak aşı ve diğer tedbirler konusunda yeterli bir çalışmanın olmadığını gördük” denildi.
Öncelikli tedbir kapsamında olan aşının eğitim alanına yaygın bir şekilde uygulanmaması, sadece köy okullarında çalışan öğretmenlerle sınırlı olması sonucunda, bugüne kadar “1 milyon 259 bin öğretmenin sadece yüzde 10’unun aşılandığı” resmi makamlar tarafından açıklandı. Bu sayının ne kadar yetersiz olduğu ortadayken ve vaka artış hızı dikkate alındığında aşının hızla ve yaygınca yapılmasını istememize rağmen bu konuda bir ilerleme kaydedilmedi. Aşıda eğitim alanının ön sıralara alınması çağrılarımıza kulak tıkandı.
Açıkalamada, “Ortaokulda 5.,6.,7. sınıflar ile liselerde 9.,10.,11. sınıflar yüz yüze eğitime ve yazılı sınavlara geçtiğinde seyreltilmiş sınıf uygulamasının zarar göreceğini, özellikle liselerde yaş itibariyle bulaş riskinin yüksek olması nedeniyle virüsün yayılım hızının artacağını söyledik, ancak MEB bu sınıfları da açtı. Şimdi ise okullarda vaka sayılarının artmasından dolayı bu sınıflar ve hatta okullar, İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarıyla birer birer kapatılıyor. ‘Kalabalık okullarda öğretmenler odasının arttırılması’ talebimiz hayata geçirilmedi. Vakalar gelişince örneğin Erzincan ilimizde bir dönem tüm öğretmen odaları kapatıldı” denildi.
Açıklamada sık sık geçen eğitim emekçileri kavramının yalnızca öğretmenleri değil, eğitim alanında çalışan herkesi kapsadığını da ifade eden Eğitim-Sen açıklaması şöyle devam etti:
Şunu da belirtmek isteriz, değerlendirmelerimizde kullandığımız eğitim emekçileri kavramı sadece öğretmenleri değil, onunla birlikte eğitim alanında çalışan herkesi kapsamaktadır. Yayınladığımız vaka tabloları gerçek rakamların çok sınırlı bir bölümünü ortaya koymaktadır. Vaka tablolarını, genellikle 48-50 ilden eğitim emekçileri ve şubelerimiz aracılığıyla bizzat işyerlerinden ve okullarımızdan alınan bilgilerle oluşturmaktayız. Detaylı bir şekilde il, ilçe ve okul adlarıyla paylaşmaktayız. Amacımız eğitim bileşenlerini ve eğitim sistemini kaosa sürüklemek değil, tam tersine bu bilgiler ışığında gerekli önlemlerin alınabilmesi için uyarıcı ve harekete geçirici olmaktır. MEB’in şeffaf bilgilendirme yapmadığı bir ortamdakamunun bilgilenme hakkı önündeki engelleri gücümüz oranında aşmaya çalışmak bizler açısından bir görevdir. Aşı ve diğer tedbirlerin alınmadığı ortadayken herşey yolundaymış gibi davranmamızı kimse beklememelidir.
1 Mart tarihinde tüm alanlarda başlatılan normalleşme süreciyle birlikte, alınması gereken tedbirler yeterince alınmayıncaeğitim alanında da vakalar hızla yükselmeye başladı. Bu durum ölümlerin yaşanmasını da beraberinde getirdi.12 Mart’a kadar olan süreçte Balıkesir Ayvalık’ta bir okul müdürümüz ve Kilis’te bir okul müdür yardımcımız vefat etti. 12 Mart-19 Mart haftasında KahramanmaraşDulkadiroğlu’nda bir yardımcı personel, MersinTarsus’ta bir öğrenci servis şoförü vefat etti. 19Mart-28 Mart döneminde İstanbul Şişli’de bir okul müdür yardımcımız, Konya’daüç öğretmenimiz, Tokat’ta bir öğretmenimiz, Hatay İskenderun’da bir öğretmenimiz yaşamını yitirdi. 29 Mart-4 Nisan haftasında Amasya Gümüşhacıköy’de bir öğretmenimiz, Kahramanmaraş Onikişubat’ta iki öğretmenimiz, Kırıkkale’de bir memur personelimiz, ŞanlıurfaKaraköprü’de bir öğretmenimiz, İstanbul Kartal’da bir öğretmenimiz vefat etti. 5 Nisan-11 Nisan döneminde Osmaniye’de iki öğretmenimiz,Kırklareli Keşan’da bir öğretmenimiz, Nevşehir’de bir öğretmenimiz, İstanbul Büyükçekmece’de bir öğretmenimiz, İstanbul Bakırköy’de bir öğretmenimiz, Kastamonu’da bir yardımcı personelimiz, OrduAltınordu’da bir öğretmenimiz vefat etmiştir. Bu haftanın sonuçlarıyla birlikte toplamda yaşamını yitiren eğitim emekçisi sayısı 24 olmuştur. Hiç kimsenin bu sonuçları bir sayı olarak görme lüksü yoktur. Her biri ailesiyle, sosyal çevresiyle bir değer, bir candır. Aşı tedbirini eğitim alanında yaygınlaştırmamak yitip giden canların artmasına yol açacaktır.
Eğitim-Sen’in paylaştığı COVID-19 verilerine göre de, 1 Mart’ta başlatılan normalleşme sürecinden sonrası temel alındığında 5 Mart’tan 11 Nisan’a kadar olan dönemde pozitif veya temaslı öğretmen sayısı 3.829, öğrenci sayısı 5.261 ve personel sayısı 392 oldu. 5 Mart’tan 11 Nisan’a kadar eğitime ara verilen toplam okul sayısı 494, eğitime ara verilen toplam sınıf sayısı ise 236. Birçok il ve ilçede ise İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarıyla toplu kapatılan okul ve sınıflar var.
5 Nisan-11 Nisan haftasında pozitif veya temaslı öğretmenlerin %3’ü anaokulu, %43’ü ilkokul,% 20’siortaokul,% 24’ülise öğretmeni. Öğrencilerin %2’sianaokulu,%34’üilkokul, %23’üortaokul, %36’sılise öğrencisi.
Açıklama, “Mevcut durumda eğitimde aşı yaygınlaşmadan yüz yüze eğitimin sürdürülmesihayati riskler barındırmakta. Önlemler yeterli seviyeye gelinceye dek yüz yüze eğitim ertelenmeli, aşı yaygınlaştıkça kademeli olarak tekrar başlamalı” ifadeleriyle sonlandırıldı.
MEB tarafından dünyanın değişik bölgelerinden örnekler verilerek, eğitim emekçilerinin aşılamada öncelikli gruplar arasına alınmasına ilişkin bir planlamanın hiçbir yerde olmadığı öne sürüldü.
Eğitim-Sen bu iddiayı da “İktidarın kendine en uygun düşen örnekleri bulup vermesi, yetersiz aşılamanın bir gerekçesine dönüştürülmektedir. Toplumsal yaşam kültürümüzün önemli farklılıklar taşıması bir yana birçok ülke gelinen aşamada öğretmenlerin aşılanmasını öne almayı planlamaktadır. Birkaç örnek de biz verelim” diyerek şu örneklerle çürüttü:
- Amerika Birleşik Devletleri’nde tüm eyaletlerden, tüm okul öncesi ve orta öğretim öğretmenlerine ve çocuk bakımı çalışanlarına, ilk aşılarını mart ayı sonuna kadar yaptırma hedefi doğrultusunda, aşılama çabalarında öğretmenlere öncelik vermeleri istendi.
- Birleşik Krallık’ta öğretmenler ikinci öncelik grubunda listelenmişti. Bu sıralamayı sorgulayan vatandaşlar, öğretmenlere ve okul/çocuk bakımı personeline öncelik verilmesi için bir dilekçe kampanyası başlatarak parlamentoya isteklerini iletti.
- Şili, öğretmenleri aşılama programında sadece iki hafta içinde, ülkedeki öğretmen ve eğitim çalışanının yarısından fazlasını aşıladı.
- Endonezya’da, Haziran 2021 tarihine kadar 5 milyon öğretmenin aşılanması hedefleniyor.
Kaynak: Türk Eğitim Derneği (TEDMEM)
Açıklama şöyle sonlandırıldı:
Futbolcuların ve turizm sektörünün aşıda öne alındığına dairhaberler ekonomiye endeksli bir bakış açısını ortaya koymaktadır. Bu bakış açısı toplumsal sağlık tedbirlerini riske atmaktadır. Eğitim alanının aşı planlamasında çok gerilerde tutulması bizler tarafından kabul edilmeyecektir.
Tüm eğitim emekçilerinin sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının yaratılması için, öğrencilerimizin sağlıklı ve güvenli eğitim hakkını savunmak için, toplumsal sağlığın korunması için, mücadelemize devam edeceğiz.
Sendika.Org