104 emekli amiral, iktidar çevrelerinin Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açmasına ve “cübbeli amiral Mehmet Sarı” vakası üzerinden dini örgütlenmelerin TSK içindeki varlığının yeniden gündeme gelmesi üzerine bir bildiri yayımladı. 4 Nisan gece yarısı yayımlanan bildiriye iktidarın ilk tepkisi “darbe hevesi” ifadesi oldu. Erdoğan bir gün sonra yaptığı açıklamada “Her şeyden önce bir gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem üslubu, yöntemi hem de yol açacağı açıkça belli olan tartışmaları itibariyle kesinlikle art niyetli girişimdir” diyerek Türkiye’nin Boğazlarda egemen olmadığını ifade ederek Kanal İstanbul Projesi’ni savundu. Erdoğan’ın açıklamalarının hemen arkasından Hürriyet’te, “Darbe bildirisini imzalayan emekli amirallerden 4’ü CHP üyesi çıktı” başlıklı bir haber yayımlandı
104 emekli amiral, iktidar çevrelerinin Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açmasına ve “cübbeli amiral Mehmet Sarı” vakası üzerinden dini örgütlenmelerin TSK içindeki varlığının yeniden gündeme gelmesi üzerine bir bildiri yayımladı. 4 Nisan gece yarısı yayımlanan bildiriye iktidarın ilk tepkisi “darbe hevesi” ifadesi oldu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop bildiriyi “darbe çağrışımlı” olarak nitelerken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da “Hodri meydan” dedi. Soylu’nun “Üniformayı taşımak şereftir. O şerefi emekli olduktan sonra taşımak daha büyük şereftir” çıkışının ardından AKP sözcüsü Ömer Çelik şunları kaydetti:
Doğu Akdeniz’de hak ve menfaatlerimiz için güçlü bir mücadele verirken, birtakım emekli askerin suni gündemler üretmek suretiyle mavi vatan mücadelesini yürüten Cumhurbaşkanlığı makamını ve hükümetimizi hedef almasına en güçlü cevapları vermeye devam edeceğiz. Seçilmiş siyasi iradeye yönelik kullanılan bu ilkel dili kınıyoruz. Kaldı ki mavi vatanda mücadele veren ordunun başkomutanını cephe gerisinde hedefe koymanın askeri terminolojideki karşılığı da bellidir.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun “Haddinizi bilin” diyerek 15 Temmuz hatırlatması yaptı.
AKP kanadında bildiri “darbe hevesi” diye nitelendirilirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli doğrudan imzacı emekli amiralleri hedef alarak “Rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir” dedi. Bahçeli bildiriye “muhtıra” yakıştırması da yaptı.
Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır.
— Devlet Bahçeli (@dbdevletbahceli) April 4, 2021
Bildirinin “önünün arkasının” araştırılmasını ilk isteyen de yine Bahçeli oldu.
Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir.Konu vatandır, konu demokrasidir, konu milli iradedir.Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır.
— Devlet Bahçeli (@dbdevletbahceli) April 4, 2021
Gün içinde Millî Savunma Bakanlığı’ndan da, “Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz” açıklaması yapıldı.
DEVLET BAHÇELİ 2004 YILINDA 313 GENERALE “SİYASİ İKTİDARI UYARMALARI” İÇİN MEKTUP YAZMIŞ
“Emekli amirallerin bildirisi” sonrası asker ve polisten “Biz buradayız!” başlıklı kısa bir metin yayımlandı. “Devletimize, milletimize, demokrasiye ve hükümetimize sonuna kadar sadık ve bağlıyız” ifadelerinin yer aldığı metini Türk Polis Teşkilatı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı paylaştı.
Biz buradayız!
Devletimize, Milletimize, demokrasiye ve hükümetimize sonuna kadar sadık ve bağlıyız. pic.twitter.com/nobW3uxqO3
— Türk Polis Teşkilatı (@EmniyetGM) April 4, 2021
Emekli amirallerin bildirisinin ardından, aynı gün içinde 1976-1984 yılları arasında Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu’nda eğitim almış kişiler “Deniz Aslanları” imzasıyla bir bildiri yayımladı. “Tarikat ve cemaat faaliyetlerine alenen ve resmi üniforma ile katılma cüreti gösteren silahlı kuvvetler personelinin görüntüleri kaygı verici” vurgusunun yer aldığı bildiride “Cumhuriyet ve Liyakat Nişanları’ndaki Türkiye Cumhuriyeti (TC) ifadesi ve Atatürk kabartmasının çıkartılması ve çeşitli tarikat ve cemaat faaliyetlerine alenen ve resmi üniforma ile katılma cüreti gösteren Silahlı Kuvvetler personelinin görüntüleri de kaygı verici gelişmelerdir” ifadeleri kullanıldı.
Takip eden gün (5 Nisan) içinde bir bildiri de emekli milletvekillerinden geldi. “Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!” başlığıyla yayımlanan ve 98 eski milletvekilinin imzaladığı bildiride, “Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve temel felsefesi ve kurumları vicdansız darbelerle yıkılmaya çalışılırken, düşünce açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişilerin darbecilikle suçlanmasını, baskı altına alınmasını esefle karşıladığımızı kamuoyuna duyururuz” ifadeleri yer aldı.
Bidirinin yayımlandığı günün sabahında HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, iktidarın verdiği “darbe” tepkilerini eleştirdi. Adalet Bakanı’nın açıklamalarına tepki gösteren Paylan, “Seçilmiş milletvekillerini, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atıp milli irade ahkamı kesmek riyakarlıktır. Darbeci arıyorsanız aynaya bakın” dedi.
Seçilmiş milletvekillerini, seçilmiş belediye başkanlarını hapse atıp milli irade ahkamı kesmek riyakarlıktır.
Darbeci arıyorsanız aynaya bakın! https://t.co/rR3S5QWTme— Garo Paylan – Կարօ Փայլան (@GaroPaylan) April 4, 2021
CHP’den ilk yorumu Grup Başkanvekili Engin Özkoç yaptı. Özkoç, “Siz önce kendi yarattığınız vesayetçilerle savaşın. O eleştirdiğiniz amiraller 15 Temmuz’un önünde de sonunda da dimdik durdular…” dedi. CHP Sözcüsü Faik Öztrak da bildiride darbe çıkarılamayacağına dikkat çekerek Cumhuriyet gazetesine açıklamalarda bulundu. “Gözüküyor ki AKP mağdura yatmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. 103 tane amiralin açıklamasından darbe çıkartmak olsa olsa sivil darbecilere mahsus bir özelliktir” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bildiri için “Kişisel fikrimi söylüyorum; bu bir zevzekliktir. İktidar partisine, üzerinde tepinme fırsatı doğmuştur” dedi. Sözlerini “Siyaset, siyasetçi tarafından yapılır. Bu arkadaşlarımız bilgilerini ve görgülerini elbette çeşitli STK’lar ve varsa siyasi partiler içerisinde o bilgileri o görgüleri kamuoyuyla paylaşabilirler” diyen Akşener, açıklamalarıyla tepki çekti.
Bildiride imzası olan 10 amiral İstanbul ve Kocaeli’de sabaha karşı gözaltına alınarak Ankara’ya götürüldü. Dört amiral de emniyete ifade vermesi için çağırıldı.
Gözaltı işlemlerinin ardından 104 emekli amiralin lojman ve koruma haklarının da iptal edildiği iddia edildi. HaberTürk’ün güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, 104 amiralin yayınladığı bildiriyi imzalayan emekli amirallerin lojman ve koruma hakları iptal edildi.
Bir grup avukatla birlikte amirallerin avukatlığını üstlenen Avukat Celal Ülgen, söz konusu iddiayla ilgili olarak, “İdari olarak lojmanları geri alabilirler. Bu hukuken mümkün ama bize ulaşan böyle bir bilgi yok” dedi.
İfadelerin başlamasının ardından bir kısım amiralin müdafii Avukat Celal Ülgen, bildiri metnini hazırlayan tek bir amiral olduğunu, bu kişinin de İYİ Parti kurucusu Ergun Mengi olduğunu ifade etti.
İYİP Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan ise Ülgen’in açıklamalarına tepki göstererek, Mengi’nin İYİP kurucusu ya da üyesi olmadığını söyledi.
Ergun Mengi İyi Parti Kurucusu değil.
Bu bir.
Partideki görevinden 28. Ocak. 2021 tarihinde istifa etmiş.
Bu iki…
Meselenin bu şekilde duyurulması, olayın boyutunun zevzeklikten de öte olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Bu üç.
✅Koca kurmaylar okumadan imza atmışlar.
❓❓❓ https://t.co/s05aTWFtCv— Lütfü Türkkan (@LutfuTurkkan) April 5, 2021
Gözaltındaki emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’in eşi Rengin Gürdeniz, “Avukatımız biraz evvel görüşmüş, çok iyilermiş. Perşembe günü ifade vereceklermiş. O güne kadar emniyetteler” açıklamasını yaptı.
Bildirinin ardından özel gündemle yapılan toplantının ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 104 emekli amiralin yayımladığı bildiri için “Her şeyden önce bir gece yarısı gerçekleştirilen bu eylem üslubu, yöntemi hem de yol açacağı açıkça belli olan tartışmaları itibariyle kesinlikle art niyetli girişimdir” diyen Erdoğan, Türkiye’nin Boğazlarda egemen olmadığını ifade ederek Kanal İstanbul Projesi’ni savundu.
“Montrö Sözleşmesi’ne bağlıyız. Kazanımlarını önemsiyoruz, daha iyisini bulana kadar bağlıyız” diyen Erdoğan, “cübbeli amiral Mehmet Sarı” için de “TSK’nın disiplin anlayışıyla bağdaşmayan fotoğraf veren askere olumlu bakmadık, bakmayız” ifadelerini kullandı.
Erdoğan bildiriyi imzalayan emekli amiralleri ve yakınlarını “Bu 104 kişinin içerisinde bizzat Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyesi olan; kendisi, karısı, yeğeni, oğlu, şusu, busu olanlar var. Siz bunları da yakın zamanda yazılı ve görsel medyada göreceksiniz” diye hedef gösterdi. Erdoğan’ın bu ifadelerinin hemen arkasından Hürriyet’te, “Darbe bildirisini imzalayan emekli amirallerden 4’ü CHP üyesi çıktı” başlıklı bir haber yayımlandı.
6 Nisan sabahı çıkan gazetelerin manşetlerinde “CHP-bildiri” vurgusu vardı. Montrö Sözleşmesi ve Kanal İstanbul Projeleri’ne dair haberlere de yer veren yandaş medya kapaklarının hiçbirinde Devlet Bahçeli yer almadı.
Sözcü, “10 emekli amirale şafak operasyonu” diye manşet atarken. Erdoğan için “Amirallere ağır sözlerle yüklendi” ifadesini kullandı.
Aydınlık’ın kapağında ise Perinçek’in “Atlantik’e hizmet ediyor” ifadeleri yer aldı. Eski Anayasa Başkan Vekili Osman Paksüt’ün “Montrö Türkiye’ye yeni bir egemenlik tanımıyor. Var olan egemenliğini teyit ediyor” ifadeleri de yine Aydınlık’ın kapağında yer buldu.
Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi “Erdoğan, tehlikenin farkında” başlıklı yazısında 27 Nisan muhtırası ile amiraller bildirisini karşılaştırarak “Darbe bir süreç. Erdoğan, emekli amirallerin bildirisini büyük fotoğrafın bir parçası olarak nitelendirdi. ‘Çok daha büyük kampanyanın parçası olarak algılanmaktadır’ dedi. Doğru bir tespit. Çünkü asıl önemli olan, bunun arkasından neyi planladılar?” ifadelerini kullandı.
Sendika.Org