Erdoğan, artık neredeyse her konuşmasında kendi karşı propagandasını yapıyor. O yüzden bu utanmazlık planı üzerine uzun uzadıya fikir yürütmeye gerek yok; bizzat kendi sözleri kendilerine karşı en güçlü silah
Üç dört aydır dillerine pelesenk ettikleri hukuk reformunu nihayet açıkladılar. Meğer iktidar 19 yıldır o kadar sorun yaratmış ki İnsan Hakları Eylem Planı kitapçığı da oku oku bitmiyor. Bir ürün pazarlarmış gibi yapılan “tanıtım toplantısına” uygun şekilde hazırlanmış bu kitapçığı okuduğunuzda, ifade özgürlüğünden özgürlük ve güvenlik hakkına, işkence yasağından toplantı ve örgütlenme özgürlüğüne kadar çeşit çeşit insan hakkına sahip olma ayrıcalığına haiz şanslı bir yurttaş olduğunuzu düşünebilirsiniz.
Ama bir de gerçekler var.
Boğaziçi’ne atanan rektöre karşı toplantı özgürlüğünü kullandığı için gözü dönmüş Emniyet güçlerinin saldırısına uğrayarak tutuklanan, ev hapsinde olan onlarca öğrenci varken “hiç kimse, yaptığı eleştirileri veya düşünce açıklamaları nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” demenin ne kadar inandırıcılığı olabilir?
Selahattin Demirtaş, AİHM kararına rağmen bırakılmamışken AYM’nin etkinliği nasıl arttırılabilir veya HDP’yi kapatma hazırlıkları yapılırken “demokratik katılımı” iyileştiren bir siyasi partiler yasası ne kadar gerçekçi?
Mesela işkence yapan kamu görevlisi için disiplin cezası zamanaşımını kaldıracaklarmış; işkence suçundan disiplin cezası alan kamu görevlisi var mıydı ki?
Mesela geçtiğimiz ay üniversite öğrencilerini yerde tekmeleyen polisler hakkında disiplin soruşturması açıldı mı?
İfade eksikliği nedeniyle gece gözaltına alınmayacakmışız; sahi neden sürekli ifademize ihtiyaç duyuluyor?
Erdoğan’ın, Soylu’nun, Bahçeli’nin muhalefete karşı ettiği hakaretlerin onda birini söylediğimizde neden polisler kapımıza dayanıyor?
***
Toplantı özgürlüğüne ilişkin mevzuat gözden geçirilecek (yaklaşık 25-30 yıldır Türkiye’ye önerilen şey), “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının yasaklanması ve müdahale uygulamalarına ilişkin mülki idare amirleri ve kolluk görevlilerine yönelik uluslararası standartlar dikkate alınarak farkındalık artırıcı faaliyetler” gerçekleştirilecekmiş.
10 Ekim 2020 tarihinde 10 Ekim Ankara Katliamı’nın eski tren garı önündeki 5.yıl anmasını “pandemi var” diyerek engelleyip, ertesi gün 11 Ekim’de, insan yoğunluğunun çok daha fazla olduğu Güvenpark’ta Azerbeycan’a destek eylemi yaptıran, AKP’lilere Ankara Adliyesi önündeki basın açıklaması yapma imkânı tanıyıp birkaç hafta sonra avukatlara saldıran Emniyet güçleri ne yapacak?
Müjde; halkın bir kesiminin haklarını engellemek için ant içmiş Güvenlik Şubeciler artık size “müdahale uygulamalarına” ilişkin uluslararası standartlar hakkında bilgi sahibi olmuş şekilde saldıracak.
Bunun ne anlama geldiğini önümüzdeki hafta 8 Mart eylemlerinde göreceğiz.
***
Yukarıdaki sorular, eylem planı torbasına doldurulmuş her başlık için ayrı ayrı sorulabilir ve detaylandırılabilir.
Planın bu kadar kapsamlı düzenlenmesinin sebebiyse, bizzat kendi yol açtıkları sorunların devasa olmasından çok Avrupa Birliği’nin karşısına yüzlerce sayfalık bir belge koyabilmek gibi görünüyor. Belgenin içeriği ve pratikte bir anlamı olup olmadığı gibi konular kendileri için de pek önemli değil.
Erdoğan, artık neredeyse her konuşmasında kendi karşı propagandasını yapıyor. O yüzden bu utanmazlık planı üzerine uzun uzadıya fikir yürütmeye gerek yok; bizzat kendi sözleri kendilerine karşı en güçlü silah.
Yeni anayasa vaadi ile birlikte sürekli gündemde tutulmak istendiği için de plana dair bizim cephemizdeki tartışmaların hızlıca tüketilmesinde fayda var.
Yukarıdaki soruların yanıtı açık; bu ülkedeki insan hakları sorunlarının kaynağı sizsiniz ve siz gitmedikçe de hiçbir şey düzelmeyecek.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.