Pandemi savaşları ve seçim öncesi Hollanda sokakları

Hollanda üç güne yayılmış genel seçim için sandık başında. Refah devleti uygulamalarının terk edilmesi nedeniyle salgını bir felaket olarak yaşayan ülke seçim öncesi bir yılını pandeminin sarsıntısı ile geçirdi. Sokak çatışmalarını tetikleyen sokağa çıkma yasakları, pandemi tedbirlerinin "sıkıca" uygulandığı kesintisiz üretim fabrikaları, özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı düzenlenen eylemlere sıza aşırı sağ, sürece hazırlıksız yakalanan sol...

Pandemi savaşları ve seçim öncesi Hollanda sokakları

COVID-19 pandemisi Mart-Nisan 2020’de Avrupa’yı ciddi ölçekte etkisi altına aldı. 20 Mart ile 20 Nisan 2020 tarihleri arasında birçok işletme ve fabrika kapatıldı, üretim durdu. Sonraki süreçte ise bazı kısıtlamalar devam etti ama üretim sürdürüldü. 1,5 metre sosyal mesafe, ağız maskesi, selamlaşmalara, toplantı, gösteri ve eğlence vb. buluşmalara getirilen sınırlamalara karşı toplumun belli kesimlerinde protesto eylemleri başladı. Birçok şehirde yapılan ve yüzlerce, yer yer binlerce katılımın olduğu bu gösterilerde her meslekten, her işkolundan çalışanlar vardı. Gösterilerde zaman zaman taşkınlıklar yaşansa da büyük bir şiddet vakası yaşanmadı.

Zaman ilerleyip vakalar ve ölümler arttıkça yeni kısıtlamalara gidildi. Okullar tatil edildi, eğitimde online sisteme geçildi. Mümkün olduğu kadar sokağa çıkılmaması önerisinde bulunuldu.

2020 yılı sonuna doğru…

Salgın gittikçe büyüdü ve artık duyumların ötesine geçti. Yakınımızdaki birçok insan hayatını kaybetti. Ve her gün, işyerinde olsun, mahallede olsun, tüm yaşam alanlarımızda yeni vaka haberlerini duyar olduk. Hastaneler, yaşlı ve hasta bakım evleri, süreci ağır bir şekilde yaşadılar. Yeni önlemler ve sınırlamalar getirildi. Bir yandan da bulunan aşının nasıl ve ne zaman uygulanacağı tartışıldı durdu. Bu konuda çok spekülasyonlar ve bilgi kirliliği vardı. Uluslararası saygın sağlık kurumları da güvenilirliğini yitirmişti. Açıklamalar birbirini izliyordu. Ardından restoran ve eğlence merkezlerine de sınırlama getirildi. Daha sonraki süreçte bunlar da korona uygulamalarına tabi olarak kapatıldı. Toplumun belli kesimleri bu kararlara karşı olsa da yasaklar uygulamaya geçirildi.

Bununla birlikte sokak gösterileri, protestolar durmuyordu. Devlet sağlık alanındaki yetersizliğini, çaresizliğini örtmeye çalışsa da her şey gün gibi ortadaydı. Bir dönemin refah ve sosyal devletleri çökmüştü. Toplumun en temel hakkı olan sağlık tamamen ticarileştirilmişti ve pandemi sürecine cevap veremiyordu. Bu alanda reformlar yapması gereken devlet bir avuç neo-Nazi’yle “çatışıyordu”. Bu gösterileri devlet kendine kalkan olarak kullandı diye değerlendirmek yanlış olmaz.

Diğer AB ülkelerinde çoktan başlamış olan aşı uygulamasına 8 Ocak 2021’de başlandı ve aşılama hızla devam ediyor.

Sokağa çıkma yasağı sokak eylemlerini tetikledi

23 Ocak’ta İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hollanda’da ilk defa sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yasak 21.00-4.30 arasında uygulanıyor. Bu yasak, zaten devam etmekte olan gösterileri sokak çatışmalarına dönüştürdü. Çatışmalar gittikçe şiddetlendi.

İlk başlarda belli şehirlerde yapılan gösteriler sokağa çıkma yasağıyla birlikte her yere yayıldı. Bu gösterilerin en şiddetli yaşandığı şehirlerden birisi de Eindhoven’du. Öyle ki Belediye Başkanı John Jorritsma “Korkarım bu şekilde devam ederse, iç savaşa sürükleniriz, gerekirse askeri müdahale çağrısında bulunurum” şeklinde açıklamalar yaptı. Salgın yönetimi karşıtlarının, aşı karşıtlarının, sokağa çıkma yasağı karşıtlarının “Özgürlüğümüz kısıtlanıyor” diye başlattıkları gösteriler çığrından çıktı. Amsterdam, Eindhoven başta olmak üzere her yer savaş alanına döndü.

24 Ocak 2021’de ülkenin birçok yerinde binlerce gösterici sokaklarda polisle çatıştı, polis arabaları yakıldı, mağazalar, dükkanlar yağmalandı, aşı yapılan sağlık merkezleri bile ateşe verildi. Sokaklar sert çatışmalara sahne oldu. Bir anda “Neler oluyor bu ülkede?” diyerek medya ve bütün kuruluşlar olup bitenlere yoğunlaştı. Hükümetin yaptığı sert açıklamaların ardından kamera kayıtlarına bakılarak, ülke genelinde 460 kişi gözaltına alındı. bu kişiler tahrip edilen yerler nedeniyle para ve hapis cezasına çarptırıldı. 18 yaşından küçük olanların ailelerine para cezası verildi. Bu gösteriler, gerici, ırkçı parti ve kurumların çağrısıyla bir anda ülkenin irili ufaklı 21 şehrine yayıldı. Ayrıca, emniyet yetkilileri Almanya, Belçika gibi komşu ülkelerden gelen göstericilerin Hollanda’daki örgütsel bağlantılarını da araştırdıklarını duyurdular.

Hükümetin, vakalarda ciddi bir düşüş olursa 10 Şubat 2021’de gece sokağa çıkma yasağı kalkabilir açıklamasının ardından vaka sayılarında düşüş olmadığı için 8 Mart’ta yeni bir açıklama yapıldı ve yasak halen devam ediyor. Restoran ve kafelerin açılmasına pandemi kurallarına uyulması şartıyla izin verildi.

Sokak eylemlerinin ardında kim var?

Gösteriler bir anda durdu. Gösterilerin arkasında aşırı sağcı kimliğiyle bilinen Geert Wilders’in başkanlık ettiği PVV (Partij Voor Vrijheid; Özgürlük Partisi), FvD (Forum voor Demokratie; Demokrasi için Forum) ve DENK (Düşün Partisi) var. İslami ve ırkçı ideolojiyi kendine rehber edinmiş bir parti olan DENK, Türkiye’deki mevcut iktidarın Hollanda’daki paralel yapılanması; Fas, Türkiye, Somali ve birçok Ortadoğu ülkesinden gelenlerin desteklediği bir parti.

PVV ve FvD gibi partiler sokağa çıkma çağrılarına devam ediyorlar. Ve bu ırkçı, sağcı, gerici partiler başta tüm yabancıların, özellikle Müslümanlara düşmanlık güden partiler. DENK (Düşün) gibi bir partinin bunlarla yan yana olması fazlasıyla düşündürücü. Bunlar işçi ve emekçilerin düşmanı birer sermaye simsarıdır. Boş fıçı çok ses çıkarır. Bu sicili bozuk oluşumlar işçi ve emekçilerin birliğinin sağlanmaması için her türlü manevrayı yaparlar. Hollanda burjuvazisi deneyimlidir, ne zaman ne yapacağını iyi bilir bunlara karşı.

Bugün ise bazı yerlerde küçük çaplı gösteriler sürse de sokağa çıkma yasağının ilan edildiği günlerdeki boyutta değil. Hükümet bir karar alarak, ikinci kez olaylara karışan ve gözaltına alınanlara ağır yaptırımların uygulanacağını açıkladı. Pandemi tedbirlerine karşı sokaklarda eylem yapanların arasına neo-Nazi grupların karıştığı ve birçok taşkınlık ve yağmayı o grubun yaptığı veya yaptırdığı iddia ediliyor. Sokaklar seçim öncesi Lahey’de gerçekleşen protestoları saymazsak görece sakin.

Emek hareketi ve sol

Sendikalar birçok sektörde TİS sürecinde. Bunlardan en önemlisi ve belirleyici olan büyük metal sektöründe ise grevler devam ediyor. Pandemiye rağmen üretimin sürdürüldüğü işyerlerinde, her gün artan vakalar ciddi bir boyut kazandı. Bununla birlikte pandemi tedbirlerine uyulması konusunda ulusal kurumların ortaklaşa çalışmalarıyla ciddi bir denetim uygulanıyor.

Sol politik parti ve gruplar sokak eylemlerinde tam bir şaşkınlık yaşadılar. Sağcı, gerici protestolara hazırlıksız yakalandı, kısa sürede toparlansalar da gelişmelerin gerisinde kaldılar.

Pandemi savaşlarının ortasında genel seçim

Seçimler pandemiden dolayı 15-16-17 Mart tarihlerinde 3 güne yayılarak gerçekleştiriliyor. Pandemi sürecinde yaşananların, yapılanların ve yapılmayanların sonuçları nasıl etkilediğini göreceğiz.

Pandemi süreci şimdilerde ülkeler arasında tam bir aşı savaşı olarak yaşanıyor. İnsan sağlığı değil, ilaç tekellerinin kârları ön planda. Asıl savaş sermaye ile insanlık arasında. Amerika ve Almanya ilaç şirketlerinden Pfizer/ BionTech, Covid-19 aşısından 15 milyar dolar ciro bekliyor. Pandemi sürecinde kârına kâr katan 10 kişinin serveti ile salgın sorunu çözülebilir. Ancak insan yaşamının bu sistemde hiçe sayıldığını biliyoruz. Öte yandan sabrın da bir sınırı var!

Tarihte bugüne kadar benzer salgın ve bulaşıcı hastalıkların başta yoksulların, işçi ve emekçilerin kitlesel ölümlerine yol açtığını biliyoruz. Kapitalizmin yol açtığı salgın da dahil her türlü sorundan kurtulmanın işçi sınıfının birliği ve mücadelesinden başka bir yolu olmadığını da…


Ali Solmaz: FNV-DAF İşyeri İşçi Temsilcisi, Eindhoven, Hollanda.


Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.

Sendika.Org'u destekle

Okurlarından başka destekçisi yoktur