Partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendiren HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kapatma davasının bizzat iktidar tarafından hazırlandığını belirterek “Darbeci bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin haftalık Meclis grup toplantısında konuştu. Sancar’ın gündeminde Newroz kutlaması, HDP’ye yönelik saldırılar, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi gibi üst üste gelen saldırılar vardı.
“Yanlış hesap halktan döner. Halk bunu bir kez daha ortaya koydu güçlü Newroz ateşinin sıcaklığıyla” diyen Sancar şöyle konuştu:
Hafta sonu Newroz’u gerçekten büyük bir coşku ile kutladık, milyonlar meydanlara aktı. İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Mersin’e Adana’ya, Kobane’den Amed’e, Mahabad’dan Elih’e, Hewler’den Cizre’ye, Kamışlo’dan Dilok’a uzanan Newroz kutlamaları özgürlük ve barış mücadelesine inancın ve azmin irade beyanına dönüştü.
Newroz’un en önemli mesajı, halkımızın gösterdiği cesaret ve kararlılık olmuştur. Her türlü baskı, tehdit ve sindirme politikaları karşısında halkımız asla boyun eğmeyeceğini, iradesi ve onuruyla oynanmasına izin vermeyeceğini bütün dünyaya açık bir şekilde göstermiştir. Hepsine buradan tekrar yürekten teşekkür ediyoruz.
Newroz’un gösterdiği bir diğer hakikat, halkımızın büyük mücadele vererek, büyük bedeller ödeyerek bugünlere getirdiği demokratik siyaset çizgisinden asla taviz vermeyeceğidir. Demokratik siyasete bütün gücüyle sahip çıkacağı mesajını halkımız meydanları doldurarak, Newroz ateşinin sıcaklığı ve coşkusuyla, baharın rengarenk tablosuyla duyurmuştur. Biz de diyoruz ki halkımızın bu iradesi bize emanettir. Bu emaneti en güzel şekilde koruyacağız ve her zaman söylediğimiz gibi büyüterek limana bu gemiyi mutlaka vardıracağız.
Meydanları dolduran milyonlar ve gelemeyen en az onlar kadar insanımız, Newroz’da HDP’nin etrafında kenetlenmiştir. Siyaset mühendisliği yapmaya heveslenenlere, HDP’siz bir Türkiye hayali kuranlara cevabını açık bir şekilde vermiştir. Faşizmin kirli ve karanlık senaryolarını değil; halkın onurlu ve özgür yaşam, güçlü demokrasi ve adil barış özlemlerinin gerçeğe dönüşeceğini bir kez daha müjdelemiştir.
Milyonlar HDP’yi kapatma girişimlerine, vekilliklerin düşürülmesine, siyasi operasyon ve kumpaslara, kayyım gaspına; “demokratik siyasi irademi engelleyemezsiniz, durduramazsınız, beni çiğneyemezsiniz” diyerek en güçlü şekilde haykırmıştır. Yanlış hesap halktan döner. Halk bunu bir kez daha ortaya koydu güçlü Newroz ateşinin sıcaklığıyla…
Sevgili kadın arkadaşlar; Newroz alanlarının en güçlü sesi, iradesi ve rengi şüphesiz siz kadınlar oldunuz. Her zamanki gibi. Kadınların gücünü, kararlılığını ve cesaretini bir kez daha ortaya koydunuz. Her türlü tahakküme karşı güçlü meydan okuyuşunuzla, bu ülkenin kadın düşmanı ceberut iktidarın tekelinden mutlaka ama mutlaka çıkacağının müjdesini verdiniz. Kadın baharının bu ülkede yaşanacağına dair umudu tazelediniz, büyüttünüz. Buradan mücadelenizin önünde saygıyla eğiliyorum, sizleri sevgiyle selamlıyorum kadın arkadaşlarım.
Değerli halkımız; barış ekmek, su ve hava kadar bu toprakların kadim halklarının yaşamsal ihtiyacıdır. Yaşam barışla vardır, yaşam barışla anlamlıdır. 2021 Newroz’u yaşadığımız büyük tarihsel acıların son bulması için hayalini kurduğumuz onurlu barışın aciliyetini hepimize göstermiştir. Newroz alanlarında halkımızın ortaya koyduğu barışı sahiplenme iradesi 2013’teki tarihi barış çağrısının önemini göstermiştir. Halkımız barış konusunda kararlı ve ısrarlıdır.
Elbette barış çözüm masası devirerek ülkeye ağır bedeller ödeten bu siyasi iktidarla değil; halklarla, demokrasiden, ortak aydınlık gelecekten yana olan herkesle barış ittifakıyla inşa edilecektir. O nedenle bütün demokrasi güçlerinin, demokratik kamuoyunun, siyaset kurumunun, parlamentonun Newroz’da verilen barış mesajını dikkatle değerlendirmesi, rol üstlenmekten kaçınmaması, cesur ve net olması siyasal ve toplumsal bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır. Bu kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Durmayacağız, yılmayacağız, pes etmeyeceğiz. Mücadelemizi mutlaka başarıya ulaştıracağız!
“Davanın savcısı kimdir” diye sorarsanız Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı değildir elbette. Bu davanın savcısı iktidarın başıdır. Kapatma davası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı binasında değil, bizzat Saray’da hazırlanmıştır. O nedenle ortada hukuki bir mesele varmış gibi tartışanları da boşa enerji harcamaktan vazgeçmeye, meselenin ne kadar hayati, siyasi nitelik taşıdığını görmeye ve buradan bakmaya ve konuşmaya çağırıyorum.
HDP kurulduğu günden beri fiili olarak kapatılması için kesintisiz bir şekilde baskı hamleleri ve zulüm uygulamaları ile karşı karşıyadır. Neler yapılmadı ki… Bu iktidar sürekli olarak yalanlarla hafızayı köreltmek, toplumun hafızasını bastırmak ve unutmayı dayatmak istiyor. Yalanlar ve çarpıtmalarla. Her seferinde bu örneklerin bir kısmını yeniden hatırlatmak gerekiyor. Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, milletvekillerimiz, binlerce üyemiz, yöneticimiz ve belediye eşbaşkanlarımız tutuklandı. Hala hepsi siyasi rehine olarak tutuluyorlar. Dokunulmazlıklar kaldırıldı, vekillikler düşürüldü. Halkımızın binbir emekle kazandığı belediyeler gasp edildi, medyada bize karşı akıl almaz bir ambargo uygulandı. Bize karşı her yerde nefret söylemi kullanıldı. İftira ve kara propaganda yürütüldü. Ne oldu peki? Her saldırı dalgasından daha fazla güçlenerek, büyüyerek, çoğalarak çıktık. Demokratik olmayan seçim yarışlarından bile yüzümüzün akıyla çıktık.
Bu dava aslında iktidarın tükendiğinin de itirafıdır. Günlerce haftalarca tartışıldı. Yok, AKP kapatma davasından yana değil de MHP bastırıyor da falan. Hepsi hikaye. Ortada merkezi bir iktidar aklı var. Ve bu iktidar aklı yapılan her şeyin sorumlusudur. Kimse sorumluluğu atıp diğerini sorumlu göstermeye kalkmasın. Karşımızda ceberut bir iktidar var, faşist bir iktidar var. Ne yapıyorsa bu iktidar birlikte yapıyor. Bu koalisyon ortakları sorumluluğu birlikte taşıyor. O nedenle bu iktidarın tükeniş iddianamesidir bu iddianame. İktidar tükendiğini bu dava ile bir kez daha göstermiştir.
İddianame bir itirafnamedir. Buna iddianame demek bile fazladan değer biçmektir. İktidarın bir bildirisinden öte bir anlam taşımıyor. Hangi örnekleri sayalım? Hayatta olmayan arkadaşlarımıza siyasi yasak talep etmişler. Biliyoruz, sadece dirimizden değil geçmişte mücadele eden ve bugün aramızda olmayan arkadaşlarımızdan da korkuyorsunuz. Çünkü bu fikriyatın kökleri o mücadelenin her zerresinde yaşıyor ve oradan besleniyor. O miras bugün mevcutsa o zaman ödenen bedellerle ilgilidir.
Bu dava bir tasfiye planının parçasıdır. Çöktürme planının devamıdır, aynı zamanda intikam manifestosudur. Bu dava, kaybettikleri büyükşehir belediyelerinin intikam davasıdır. Bu dava, iktidarın ilk seçimde daha büyük kaybedecek olmasından dolayı açılan korku davasıdır. Bu dava, savaş politikaları karşısında barışı savunduğumuz için bir cezalandırma davasıdır. Bu dava, barış ve demokrasi arayışlarının yolunu halka kapatma davasıdır.
Haritamızı da bu yola göre belirleyeceğiz. Haritamızı belirlerken parti kurumlarımızla tartışacağız, tabanımızla istişare edeceğiz, tüm demokrasi güçleriyle konuşacağız. Çünkü bu dava sadece HDP’yi hedef alan bir dava değildir. Bu dava ülkenin demokrasi yolunu, özgürlük inancını, barış özlemini gasp etme davasıdır. Arkamızdaki halk desteğiyle, birikimimiz ve cesaretimizle yürürüz bu yolu. Ama mesele HDP’nin çok ötesinde. O nedenle bütün samimi demokrasi güçleriyle, derdi, samimiyeti güçlü bütün çevrelerle istişare edeceğiz. Varacağımız sonucu da kurumlarımızda karara bağlayıp halkımızla paylaşacağız.
Baskıyla, hukuksuzlukla yetinmiyorlar, üstüne kötülük eklemeden duramıyorlar, tatmin olmuyorlar. Zulümden tatmin olmuyorlar. İlla kötülük yapacaklar. Ömer Faruk Gergerlioğlu o gün Genel Kurul’dan çıkmadı. Daha sonra vekil arkadaşlarımızla birlikte grup odalarına geldi, Adalet Nöbeti tutmak istediğini söyledi. Bizler de bu nöbette olabildiği kadar yanında olduk. Bu nöbeti birlikte tuttuk. Vekil arkadaşlarımızın sayıca az olduğu, Newroz dolayısıyla bölgede bulunmalarını fırsat bilerek sabaha karşı pusu kurdular. Yüzlerce polis soktular binaya. Sabah namazı için abdest almaktayken gözaltına aldılar.
Sonra açıklamalar geliyor “Efendim ibadet bilmem falancaların kullandığı bir yöntemdir” diye. Ayıptır, günahtır, yazıktır! Hangi kelimeden anlıyorsanız odur. Yapmayın, kötülüğe batanın dipte yolculuğunun sonu yoktur. Bir kere kötülüğe batmışsanız ya arınacaksınız veya o kötülüğün dibine kadar gideceksiniz. Yapmayın. Bu mücadele sizleri de vicdanlarınızı kurtarmak için çağıran bir mücadeledir. Bizim mücadelemiz vicdanları kötülüğe bulanmış olanlar için bir imkandır. Sizin için de mücadele ediyoruz, vicdanlarınızı tekrar kazanın diye mücadele ediyoruz. Bunu bilin, görün.
Sahte tutanaklar, yalanlar, yargıyı alet etmeler; bütün bunların sonucu halkın özgürlüğü, huzuru ve ekmeğine göz koymaktır. Bütün bunların sonucu bu halkın ekmeğini çalmaktır aşını azaltmaktır, özgürlüğünü gasp etmektir. Bize kapatma davası açılıyor, Ömer Faruk Gergerlioğlu yaka paça gözaltına alınıyor, aynı gece bir başka operasyon Anayasa’ya darbe yapılıyor.. Zaten Meclis’e darbe yapılmış sabahında, akşamında da Anayasa askıya alınıyor. İstanbul Sözleşmesi feshediliyor, Merkez Bankası Başkanı görevden alınıyor ve Türk Lirası dibe çakılıyor. Fatura kime çıkıyor? Fatura bu ülkenin yoksul halklarına, emekçi insanlarına çıkıyor. O nedenle ekmek ve özgürlük mücadelesi, aş ve demokrasi mücadelesi birbirinden kopmaz, koparılamaz. Ekmek için yaptığımız her şey, özgürlük içindir. Özgürlük için mücadele, ekmek içindir, aş içindir. Bu ülkenin bütün emekçileri, işçileri, başta Kürt halkı olmak olmak üzere bütün halkları bir araya gelecek ve bu zulmü bitirecektir.
Bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıktılar. Niye yaptılar bunu, amaçları ne? İstanbul Sözleşmesi ne içeriyor ki bundan bu kadar korkuyorlar? İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin yargılanması, cezalandırılması konusunda devlete somut ve açık yükümlülükler yükleyen bir sözleşmedir. Türkiye, AKP yönetimi döneminde bu sözleşmeye imzayı ilk koyan ülkedir. Bu sözleşmeden çıkarak ne diyorsunuz? “Biz kadına yönelik şiddet konusunda devlet olarak tedbir almayacağız”. Her gün üç kadın, erkek şiddeti ile hayatını kaybediyor. Kadın cinayetleri konusunda sicili en bozuk ülkelerden biri bu ülke. Siz neredeyse katillere kadınları öldürmesine açık çek veriyorsunuz.
Bir de sözleşmeyi Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile feshediyorlar. Anayasa’ya darbe. Boşuna demiyoruz bu iktidar darbecidir diye. Meclis’e darbe yapıyor, demokratik siyasete, Anayasaya darbe yapıyor. Darbeci bir iktidarla karşı karşıyayız, bu darbeci iktidara karşı en etkili yol başta kadın mücadelesi olmak üzere demokrasi güçlerinin etkili birlikteliğidir. Bunu bir kez daha hatırlatmayı görev sayıyorum.
Tek tek saymaya gerek var mı bilmiyorum ama hatırlarsınız. 23 Haziran 2018 seçim meydanlarında AKP Genel Başkanı şöyle diyordu; “Şu kardeşinize yetkiyi verin kurla, enflasyonla, faizle nasıl mücadele edilir göstereyim” diyordu. 3 yıl geçti o günden bugüne. 4,75 olan dolar bugün işte 8 TL sınırına dayandı. Bu kardeşimizin aldığı şey yetki değil, – o seçimlerdeki şaibeleri bir kenara bırakalım – aldığı şey bu halkın ekmeğidir. 3 yıl boyunca yaptığı en etkili esaslı icraat halkın ekmeğini ve geleceğini gasp etmektir. Bütün veriler ortada, hepsini tek tek saymak istemiyorum. Ama halkımız, pazara gittiğinde zaten bunları her gün yaşıyor. Sokaktaki insan, esnaf, evde çalışan, emeğini evde geçiren milyonlarca kadın bunu her gün en acı şekilde yaşıyor. Evde emeğinin sömürüsü bir yana, dışarıdaki sömürü ile birleşince çocuklara aş, eve ekmek gelemez oluyor.
O nedenle biz bu iktidarı mutlaka değiştirmeliyiz. Bu iktidarın bütün politikalarına karşı her gün yeniden demokratik siyasetin bütün imkanlarını kullanarak, bütün demokratik meşru alanları kullanarak durduracağız, durdurmalıyız. Bu halk bunu istiyor ve ilk seçimde bu iktidarı tarihe gömeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bir kez daha hepinizi Newroz ateşinin sıcaklığı ile yürekten selamlıyorum. Yolumuz ve yolunuz açıktır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Hep söylüyorum Allah yardımcımız, Hızır yoldaşımızdır.
Sendika.Org