Sakarya Hendek’te 3 Temmuz 2020’de 7 işçinin hayatını kaybettiği Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin açılan davanın ikinci duruşması Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başladı
Sakarya’nın Hendek ilçesinde, 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı havai fişek fabrikası patlamasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşması Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Davada 5’i tutuklu olan 7 sanık hakkında 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyor.
UYAP sisteminde yaşanan sorunlar ile SEGBİS kayıt cihazlarının hazır olmaması nedeniyle saat 10’da başlanması planlanan duruşma kimlik tespitleri sonrası gecikmeli başladı.
Duruşma öncesi patlamada yakınlarını kaybeden aileler adalet talebiyle adliye önüne geldi. Burada açıklamalarda bulunan işçilerden Sabahattin Tepeçınar’ın yakını Hatun Tepeçınar, “Acılarımız her gün aynı şekilde kat kat artıyor. Gariban, emekçi işçilerin hiçe sayıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Biz böyle bir ülke istemiyoruz” dedi.
Hayatını kaybeden, işçilerden Muhammet Seyfi Çanakçı’nın yeğeni Av. Gülşen Uzuner ise “Bir cinayetle karşı karşıyayız. Kimse ihmal, taksir veya başka mevzuların arkasına sığınmasın. Bilinmiş,saklanmış,organize edilmiş,denetlemeden kaçırılmış ve denetlemeyle anlaşılmış böyle yürüyen bir dosya” dedi.
Duruşmada söz alan fabrika sahibinin oğlu tutuklu sanık Yaşar Coşkun, işyerinin mevzuata uygun olduğunu, patlamanın sabotaj sonucu gerçekleştiğini iddia etti.
“Patlama olduğunda ben de fabrikadaydım. Bu olayın sabotaj olacağını ilk andan itibaren söyledim. Ben nerede ne zaman patlama olacağını bilirim. İlk günden beri bunun sabotaj olacağını söyledim, savunuyorum. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’ya da bunu söyledim” diyen Coşkun, “sanki uzaktan bir kumanda ile kurulmuş, patlatılmış. Fabrika 2009-2010 yıllarında sabotaj listesindeydi, ihbarı alınmıştı” diyerek sabıtaj iddiasına sarıldı
Fabrika patronu Ali Rıza Ergenç Coşkun, hakimin “fabrikada barut üretildiği” iddilarını sorması üzerine “Keşke barut yapabilseydik, yapsaydım havai fişeği bırakırdım. Yaşar Çin’e gitti baktı, yüksek fiyatı vardı. Hiç barut üretmedik” dedi. Ancak Coşkun’un aksine fabrikada çalışan işçiler barut üretiminin denendiğini ifade etmişlerdi.
Denetlemelerin öncesinde haberdar edilip edilmediklerinin sorulması üzerine Ali Rıza Ergenç Coşkun da haberdar edildiklerini, hatta denetleyicileri kendilerinin araçla aldığını söyledi. Coşkun, “Ankara’dan gelen denetim haber veriyordu. İzmit’te Şubeleri vardı, arabayla gidip biz alıyorduk hatta. Bu yalnız bize değil, Türkiye’de genel” ifadelerini kullandı.
Asiye Angın, fabrikada barut üretimi yapıldığını söyledi:
“Barut üretimi ile ilgili Ali Rıza Bey Çinli çalışanla birlikte bunun kararını almıştır. Ali Rıza Bey bana bir şey sormadı zaten. Barut üretimini bizzat gördüm. Sıfırdan barut üretimi vardı. Bu süreç 1 ya da 1,5 sene oldu. Bize bilgi verilmez, fikrimiz alınmazdı. Ne kadar üretim yapıldığına dair bilgim yok. Depolanması ‘Yeşil Depo’ denilen yerde yapılıyordu.”
Sorumlu Mesul Müdür Asiye Angın’ın fabrikada barut üretimine dair itirafı salonda alkışlarla karşılandı.
Angın, “Çin Mahallesi denilen bölgenin ruhsatı yok. Biz işe başladığımızda burası vardı. Bizden sonra yapılan bir yapı değil, o yüzden neden ruhsatsız yapıldığını bilmiyorum. Tüzüğe aykırı şekilde fazla depolama yapılıyordu. İşçi alımlarıyla ilgilendiğim söyleniyor ama sadece benim ilgilenmem form doldurmak. Form geldikten sonra Hasan Ali Velioğlu ile görüşür, alınacaksa alınırdı. Son söz onlardadır. Ali Rıza Bey şu kişiyi işe alın dediğinde alınırdı. Ben geldiğimde okuma yazma bilmeyen işçiler de çalışıyordu. Hasan Ali Velioğlu bize tutanak tutun derse tutardık, tutmayın dediğinde tutmazdık. Denetime benden başka Hasan Ali Velioğlu, Ali Rıza bey ve Yaşar bey varsa onlar da katılırdı. Çin Mahallesine gidilmiyordu, orasının bilinmesi istenmiyordu.”
“İSG Uzmanı Aslı Bozkurt işçilere tane tane anlatıyordu, sorumluluklarını yerine getiriyor, aksaklıkları söylüyordu. Yazdığı aksaklıkları Hasan Ali Velioğlu’na bildiriyordu. Gelen müfettişler deftere baktığında bunları görebilir” diyen Angın, Hasan Ali Velioğlu’nun arada, ‘Çok riskli şeyleri yazma’ dediğini anlattı.
Duruşma sonrasi aileler ve avukatlar adliye önünde açıklama yaptı.
Açıklamada “Türkiye’de ekmeğini kazanırken ölen insanlar için adalet yoksa kimse için adalet yok” denildi.
Avukatların açıklamasında “Burası patlayıcıyla çalışan bir fabrika. İnsanları köle gibi çalıştırmışlar. Her türlü yalan içeride tekrar söylendi. 2’si tutuklu 3 tane müdendis olanı olduğu gibi anlatmaya çalıştılar. Ama geri kalanı, 2 patron ve onların kırkyedibaşısı her türlü utanmazlığı yaptı. Kolluğun işçilerin karşısında önlem almasına gerek yok, içerideki terbiyesizliklere karşı, katillere karşı önlem alması gerekir. Göz göre göre bu fabrikada insanlar çalıştırılmış. Soma’daki gibi. Soma’da da olacak göz göre göre olmuştu. İşçi canı hiçe sayılarak sadece kâra bu memleket teslim edilemez. İşçi ekmeğini kazanırken öldüğünde ona, ailesine adalet yoksa bu memlekette adalet yoktur” denildi.
Açıklamanın devamında “5 işçi ölsün, 7 işçi ölsünü konuştular. İstediler bu ölümleri. Bunu açık açık söylediler. Bunu açık açık dinledik. Bu cinayet dosyasıdır, garibanların dosyasıdır” diye vurgulandı.
Aileler adına yapılan açıklama da “Kendilerini Kaf Dağı’nda hissetmeleri, paralarıyla her yeri satın almaları, satın alacaklarını zannetmeleri… Ama Allah razı olsun o 3 kişi onların gardını yere düşürdü. Bundan sonra işçi arkadaşlarımız da onların tepesini aşağı indirecek. Bunlara en büyük cezaları aldırana kadar sağız, ölmeyeceğiz inşallah. Hep beraberiz, ölmeyeceğiz, titreyeceğiz, ağlayacağız, bağıracağız ama sonunda mutlu ayrılacağız buralardan” denildi.
Sendika.Org