10 Ekim 2015 günü Ankara Garı’nda katliam gerçekleştiren IŞİD, 103 kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Katliamın ardından açılan davanın 9. duruşması 10 Mart Çarşamba günü Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, duruşmadan bir gün önce yazılı bir açıklama yayımladı. Mahkeme heyetinin tümüyle değiştirildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Mahkeme heyetinin tamamen değiştirilerek dosyanın yeni bir heyete verilmesi ve yaşanan kimi diğer gelişmeler bizleri ister istemez dosyanın bu şekilde kapatılabileceği yönünde kuşkulandırmıştır” denildi
10 Ekim 2015 günü Ankara Garı’nda katliam gerçekleştiren IŞİD, 103 kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Katliamın ardından açılan davanın 9. duruşması 10 Mart Çarşamba günü Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, duruşmadan bir gün önce yazılı bir açıklama yayımladı. Mahkeme heyetinin tümüyle değiştirildiğine dikkat çekilen açıklamada, “10 Ekim Ankara katliamı tefrik dosyasının 9. duruşması 10 Mart Çarşamba günü yapılacak olup mahkeme heyetinin tamamen değiştirilerek dosyanın yeni bir heyete verilmesi ve yaşanan kimi diğer gelişmeler bizleri ister istemez dosyanın bu şekilde kapatılabileceği yönünde kuşkulandırmıştır” denildi.
Avukatların yaptığı açıklamanın tam hali şöyle:
10 Ekim 2015 günü Ankara Garı’nda katliam gerçekleştiren IŞİD, 103 kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Katliamın ardından başlatılan soruşturma neticesinde 36 kişi hakkında açılan dava, bütün eksikliklere rağmen alelacele bitirilmiş ve yakalanan 19 sanık için çeşitli mahkumiyet kararları verilmişti. Firari 16 sanık için devam eden yargılama ise aynı eksiklikler ve hatalarla kapatılmak isteniyor. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 5 yıldır süren hukuk mücadelesinde, yalnızca katliamı örgütleyenlerin peşine düşmedik. Aynı zamanda IŞİD’in katliamlar gerçekleştirecek ortamı nasıl bulduğu, hangi olanaklardan yararlanarak hareket ettiği, üye ve yöneticilerinin nasıl yakalanamadıkları sorularının cevapları için de emek harcadık, harcıyoruz. Ne var ki “yasak” alanlara girmekten imtina eden mahkeme, esas ve müşterek faillerin bulunmasına katkı sağlayacak bir adım atmadı, atmıyor.
Gelinen aşamada, neredeyse hiçbir talebimizi kabul etmeyen bir mahkeme ve mahkemenin müzekkerelerine cevap vermeyen kamu kurumlarıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle, gerçeklerin üzerinin bir kez daha kapatılmak istenmesinden kaygılıyız. Son olarak, başından bu yana yargılamayı sürdüren heyet ile duruşma savcısının “dağıtılması” ve bugün yaklaşık 300 klasörü bulan davanın sorumluluğunun dosyayı hiç bilmeyen yeni bir heyete ve savcıya teslim edilmesi de kaygılarımızı arttırıyor. Türkiye tarihinin ilk “insanlığa karşı suç” iddianamesinin davası olma özelliğini de taşıyan bu yargılamada, karşımızda duran dirence rağmen, büyük emeklerle önemli eşikler atladık. Gerek kamuoyunun takibi, gerekse davanın katılanlarının örgütlü mücadelesinin de katkısıyla pek çok belgeyi ve olayı gün yüzüne çıkarabildik. Ne var ki önümüzde hâlâ uzun, zorlu bir yol ve karanlığı aydınlatma görevi var. Bütün failler yargılanıp ceza alana kadar vazgeçmeyeceğimiz bu mücadelede, sizi de gerçeklerin açığa çıkmasına katkı sunmaya, duruşmalara katılmaya davet ediyoruz.
Sendika.Org