Ankara’da bulunan öğrenci dayanışmaları, “Bundan sonrası hepimizde” diyerek kampanya başlattı. Üniversitelere atanan kayyum rektörlere, polis şiddetine ve İstanbul’daki gözaltılara karşı başlatılan kampanya için okunan basın metninde, “Melih Bulu’nun kayyum olarak atanması üniversitelerimizi özgürleştirmek adına başlayan direnişimize bir kıvılcım olmuştur” ifadeleri yer aldı
Ankara’da bulunan öğrenci dayanışmaları, “Bundan sonrası hepimizde” diyerek kampanya başlattı. Üniversitelere atanan kayyum rektörlere, polis şiddetine ve İstanbul’daki gözaltılara karşı başlatılan kampanya için okunan basın metninde, “Melih Bulu’nun kayyum olarak atanması üniversitelerimizi özgürleştirmek adına başlayan direnişimize bir kıvılcım olmuştur; akademiye takılan kelepçelerin üniversite kapılarımıza da somut olarak takılmasıyla üniversitelerimizi özgürleştirme istediğimiz yeniden, kuvvetlice ortaya çıkmıştır” ifadeleri yer aldı.
Mesele meşru olmayan bir atamadan da ötesidir. Mesele; sarayın, öğrencilerin tüm kimlikleriyle ve renkleriyle var olabilecekleri, toplum yararına özgürce bilim üretebilecekleri alanlar olması gereken üniversiteleri; sistemin çarklarına uydurarak sindirmeye çalışmasıdır. Mesele; yaşamlarımızı baskı ve şiddetle kuşatma altına alan iktidara karşı üniversitelerimizi ve hayatlarımızı savunmaktır. Mesele, sosyal medyadan arkadaşlarımızı hedef gösterip tutuklanmalarına destek olan ana muhalefetin bizleri uzaklaştırmaya çalıştığı sokak siyasetine yeni bir soluk getirmek, düzen içerisinde öğütülmeye çalışılan gençliğin haklı politik özgürlük mücadelesinde sönmeyen bir kıvılcım olmaktır. Mesele; yağmacıları ve katliamcıları durdurabilmek için yan yana, omuz omuza mücadele edip; şehir şehir, kampüs kampüs geleceğimizi savunmaktır.
“Bizler iktidarın ve yandaş medyanın bizlere dönük tüm saldırılara cevabımızı kurduğumuz dayanışmalar ve sürdürdüğümüz kararlı mücadele ile veriyoruz” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:
- Bizler yandaşlarla kuşatılmış bir akademi, siyasi iktidarın arka bahçesi haline getirilmiş kampüsler istemiyoruz.
- Bizler, hocalarımızın ihraç edilmesini, topluluklarımızın kapatılmasını istemiyoruz.
- Bizler, müşteri olmak da sermeyenin boyundurluğu altına girmiş, ranta açılan üniversiteler de istemiyoruz.
- Bizler, hem çalışıp hem okumak zorunda kalıp işte ve kampüste sömürülmek; kyk borçlarına mahkum olmak istemiyoruz.
- Bizler, belediyelere kayyum atayan ve Kürt halkının iradesini yok sayan işgalci zihniyeti istemiyoruz.
- Bizler, direnen işçileri coplayan, 8 Mart’ta kadınların önüne set çeken polisi kampüslerimizde istemiyoruz.
- Bizler, söz; yetki ve kararın üniversite bileşenleride olduğu demokratik üniversiteler ve özgür yaşamlar istiyoruz.
Açıklama aşağıdaki ifadelerle son buldu:
Taleplerimiz gücünü haklılığından, üniversite üniversite örgütlenen, büyüyen dayanışmalardan alıyor. LGBTİ+’ları nefret söylemleriyle hedef göstererek direnişe saldıranlara karşı gökkuşağını kuşanmalı, sesimizi “Öyle mi Alay Komutanı” diye haykıran madencilerin sesine katmalı, kadın iradesini savunmalıyız. Bizler üniversite dayanışmaları olarak düşmanımızın bir, mücadelemiz de ortak olduğu bilinciyle tutuklu bulunan/ev hapsindeki arkadaşlarımızın serbest bırakılması ve üniversitelerimizdeki tüm kayyumların istifa etmesi için üniversite dayanışmaları olarak bir kampanya başlatıyoruz. Başlattığımız “Bundan Sonrası Hepimizde” kampanyası için yüreği Boğaziçi Direnişiyle atanlara sesleniyoruz. Bugün Melih Bulu sadece bir’dir, bugün her bir üniversite iktidarın antidemokratik politikalarının bir görünümü olan kayyumlarla kuşatılmıştır. Bugün Boğaziçi kayyum atanan ne ilk ne de son üniversite olmuştur. Bunun bilinciyle üniversitelerimizde söz hakkımızı kazanmak, bilimsel eğitim talebimizi yükseltmek ve özgür yarınları kurmak için yan yana olmalıyız.
Sendika.Org