“Metsamor Nükleer Santralinde gerçekleşecek olası herhangi bir olayın getireceği felaketin sonuçları insanlık için hayati önem taşımaktadır. Bir deprem veya başka bir sebeple kaza geçirmesi durumunda santral Ermenistan, Nahçivan, İran, Azerbaycan ve Gürcistan’a ve Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesine büyük zarar vereceği öngörülmektedir”
Iğdır’da 5 Şubat 2021 tarihinde Merkez üssü Ermenistan devletinin Ararat kenti yakınlarında 4.7 ve Ermenistan’ın Armavir kentinde 13 Şubat 2021 tarihinde 4.9 şiddetinde olmak üzere bir ay içinde iki ciddi deprem meydana gelmesiyle bölgede artçı depremler görülüyor. Artçı depremlerin halen devam etmesi de hem ığdırlıları hem çevre illeri hem de ülkeleri tedirgin ediyor.
1973 yılında Sovyet nükleer teknolojilerinin en eski sistemiyle oldukça tartışmalı inşaasına başlanan ve teknik olanakları yetersiz olan Metsamor Nükleer Güç Santrali Iğdır’a sadece 16 kilometre uzaklıkta Kars, Erzurum, Ardahan ve Ağrı illerine de oldukça yakın mesafede.
HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik, “Metsamor Nükleer Santralinde gerçekleşecek olası herhangi bir olayın getireceği felaketin sonuçları insanlık için hayati önem taşımaktadır” diyerek konuyla ilgili TBMM’ye Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi.
“Çernobil ve Fukuşima nükleer kazalarındaki ortak özelliğe bakıldığında iki santralin de 70’li yılların teknolojisiyle yapıldığı görülmektedir. Fukuşima nükleer santrali 1971 ‘de, Çernobil ise 1977 ‘de, Metsamor Nükleer Güç Santrali ile aynı yılda, hizmete açılmıştır. Bu santraller birinci nesil nükleer santral olarak adlandırılmakta olup dünyanın en eski ve en tehlikeli teknolojileri ile inşa edilmişlerdir. Bu nedenle Metsamor Nükleer Güç Santrali’nin güvenliği ve kapatılması Ermenistan kadar, Iğdır, Kars, Erzurum, Ardahan başta olmak üzere Türkiye’yi ve diğer bölge ülkeleri için hayati bir önem taşımaktadır” diyen Eksik şu noktalara dikkat çekti:
Metsamor Nükleer Santralinde gerçekleşecek olası herhangi bir olayın getireceği felaketin sonuçları insanlık için hayati önem taşımaktadır. Çernobil kazasında 7 bin insan hayatını kaybetmiş, 25 bin insan sakat kalmış, on binlerce insan zarar görmüş ve etkileri halen Karadeniz sınırlarında görülmeye devam etmektedir. Santralden insan sağlığını tehdit eden birçok radyoaktif sızıntı olmaktadır. Ayrıca Arpaçay ve Aras nehirlerinden çekilerek santralin soğutulmasında kullanılan su yeraltına geri verildiği söylenmektedir. Iğdır il Tarım Müdürlüğü’nün verilerine göre son yıllarda hayvanların sakat doğumlarında artış bulunmaktadır. Ve yine bölgede kanser hastalıklarında büyük bir artış olduğu gözlenmektedir. Halk yetiştirdikleri meyve ve sebzelerde de santralin yarattığı etkilerin olduğu ifade edilmektedir.
1979 yılında üretime başlayan santral 1988 yılında yaşanan depremde ciddi derecede zarar görerek uzun süre kullanım dışı kaldı. 1995 yılında Ermenistan devletinin enerji ihtiyacını gerekçe göstererek tekrar üretime geçen santral, uluslararası otoriteler Birleşmiş Milletler Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ve Avrupa Birliği (AB) tarafından dünyanın en tehlikeli santrali ilan edilmiştir. Çernobil felaketinden daha büyük bir trajedi rolünü oynayabileceği ve radyoaktif gazların atmosfere yayılması durumunda sadece çevre illerin değil çevre ülkelerin de etkilenmesi kaçınılmazdır. Bir deprem veya başka bir sebeple kaza geçirmesi durumunda santral Ermenistan, Nahçivan, İran, Azerbaycan ve Gürcistan’a ve Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesine büyük zarar vereceği öngörülmektedir. Türkiye sınırındaki bu santralden sadece 16 km uzaklıkta olan Iğdır şehri ise nükleer bir kaza anında yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Eksik’in cevaplanması itemiyle Kurum’a yönelttiği sorular şu şekilde:
Sendika.Org