Lojistik sektörü mal ve hizmetlerin dolaşımı için her dönemde stratejik bir işkolu oldu. Fakat pandemi ve hızla dijitalleşen ticaretle beraber önemi de arttı. Sermayenin bu en stratejik ve zinde sektöründe sendikalaşma çabası son derece önemli
1999 yılında Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Bölümü’nden mezun olan Nevzat Aydın 2001 yılında online yemek siparişi verme hizmeti sunan www.yemeksepeti.com’u kurarak Türkiye’nin en hızlı büyüyecek işletmelerinden birinin patronu olur. Aydın, 2015’te Yemeksepeti’ni 589 milyon dolara dünyanın en büyük online yemek sipariş platformlarından birisi olan Delivery Hero firmasına satar. Bu satıştan sonra Yemeksepeti’nin CEO’su olarak göreve devam eder.
Bu kısa biyografiyi neden paylaştım. Çünkü bir Boğaziçilinin başarı hikâyesi ile anılan firmada emekçiye düşmanlığın bilindik bir hikâyesi yaşanıyor. Hatta bazı dijital platformlarda Boğaziçi direnişine destek veren Nevzat Aydın öğrenciler tarafından işçi ve sendika düşmanlığı yaptığı gerekçesiyle eleştirildi. “İşçi düşmanlığı yapanların Boğaziçililere akıl verme hakkı yok” diyerek onu susturanlar olunca direnenler arasındaki bu güzel sınıf dostu reflekse de değinerek başlamak istedim.
DİSK’e bağlı Nakliyat İş yaklaşık 2 ay önce Yemeksepeti, Bana Bi ve Vale’de örgütlenmeye başladı. Anlaşmalı restoran ve market alışverişinde lojistik hizmet sunan bu firmalarda 6200 kurye ve depo işçisi çalışıyor. Kuryelerin can güvenliği, pandemiyle beraber artan iş yükü tüketiciler cephesinde de gündeme geldi. Bu konuda tüketiciler arasında hizmette hız talep edilmemesine dair duyarlılığın örgütlendiği çabalar oldu.
Nakliyat İş salgın koşullarında sermayenin kılcal damarlarından birisi olarak öne çıkan bu sektörde örgütlenerek sınıf cephesinin en güncel çatışma alanlarından birisine kolektif bir müdahalede bulundu. Bu örgütlenme girişimi patronun baskı ve yıldırma politikaları ile kırılmak istense de sendika ocak ayı içinde toplu sözleşme için iş yeri barajının aşılmasına çok yaklaşıldığını açıkladı. Toplu sözleşme ile işçilerin birbiri ile rekabet etmek zorunda kaldığı performansa dayalı ücretlendirme politikasını ortadan kaldırıp insanca ücret, çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve sosyal hakların kazanımı hedefleniyordu.
Nakliyat İş, iş yerinde toplu sözleşme için bakanlığa yetki başvurusu yapmaya hazırlanırken Yemeksepeti, Nakliyat İş üyelerinin ağırlıkta olduğu bazı iş yerlerinde işkolu değişikliği yaparak işçilerin sendika üyeliğini düşürdü. Yüzlerce kuryenin çalıştığı şirketler faaliyette bulunduğu işkolu olarak 15 Nolu Taşımacılık İş Kolunu’nu, 10 Nolu Ticaret, Eğitim, Büro İş Kolu’na çevirdi. İşkolu değişikliğinin yapıldığı iş yerlerinde çalışan yüzlerce işçinin Nakliyat İş’e üyeliği de “iş kolu değişikliği” gerekçesi ile düştü. İşverenin bunu yapmasının önünde hiçbir engel yok. Çünkü Türkiye’de sendikal mevzuat işveren dostu.
Patronun kâğıt üzerinde yaptığı değişiklikle 2000’den fazla üyesini kaybeden Nakliyat İş, Yemeksepeti önünde bir eylem gerçekleştirerek iş yerindeki sendikal mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirtti.
Lojistik sektörü mal ve hizmetlerin dolaşımı için her dönemde stratejik bir işkolu oldu. Fakat pandemi ve hızla dijitalleşen ticaretle beraber önemi de arttı. Sermayenin bu en stratejik ve zinde sektöründe sendikalaşma çabası son derece önemli. Geçtiğimiz hafta aynı işkolunda örgütlü TÜMTİS’in Aras Kargo’da 5 bin işçiyi kapsayan bir toplu sözleşme imzalaması, Nakliyat İş’in Yemeksepeti, Bana Bi ve Vale örgütlenmesi pandemi koşullarında inşa edilen çalışma düzenine işçi sınıfı tarafından çekilen mütevazı fakat kıymetli setler olarak görülmeli. Bu hizmetlerin müşterilerinin önemli bir kısmını “beyaz yaka” olarak anılan işçi sınıfının nitelikli emek kategorisi oluşturuyor. Üretici güç olarak örgütlenme kapasitelerini henüz geliştiremeyen sınıfın bu kesimlerinin “tüketici” olarak dayanışmacı bir sınıf refleksi geliştirmesi uzun vadede onların örgütlü bilincine de katkı sağlayacaktır. Sonuçta “işçiye aşağı bak” diyenlere karşı da verilecek bir kavgamız var.
Kaynak: Yeni Yaşam
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.