Okullar köy okullarından başlayarak kademeli olarak yüz yüze eğitime açılıyor. Ancak ne “köy okulu”-“il merkezi okulu” anlamlı bir kategorizasyon ne de sorunlar okulların içiyle sınırlı. Köyler artık kentin bir parçası ve sorunlar yansıtıldığı gibi ayrışmış değil. Diğer yandan uzun süre evde kapalı kalan çocuklar bu sürecin psikolojik yükünü taşıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunu gözeten bir adım atmış değil. Eğitim emekçileri ve psikologlar okullar açılırken yapılması gerekenlere dikkat çekerek işe ciddiyetle yaklaşılması gerektiğini vurguluyor
2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi başladı. Köy okullarından başlayarak okullarda kademeli bir şekilde yüz yüze eğitime geçiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıklamalarına göre il merkezlerindeki okulların yüz yüze eğitime geçme tarihi ise 1 Mart’tan sonrasını gösteriyor.
Eğitim Sen ise okulların sağlıklı bir şekilde açılması için şu üç şartın yerine getirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyor: toplum bağışıklığı sağlayacak şekilde nüfusun tamamına yönelik hızlı ve yaygın bir aşı programı işletilmesi; okullarda sınıf mevcutlarının 20 öğrencinin altına düşürülmesi ve bunun için yeni eğitim emekçisi istihdamı sağlanması; eğitim emekçilerinin tamamının öğrenci yaş gruplarının doğurduğu risk faktörlerini dikkate alan bir planlama ile hızlı biçimde aşılanması.
Ne var ki ne “köy okulu”-“il merkezi okulu” anlamlı bir kategorizasyon ne de sorunlar okulların içiyle sınırlı. Köyler artık kentin bir parçası ve sorunlar yansıtıldığı gibi ayrışmış değil. Diğer yandan uzun süre evde kapalı kalan çocuklar bu sürecin psikolojik yükünü taşıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı bu sorunu gözeten bir adım atmış değil.
Köy okullarını, COVID-19 salgın sürecini, okulların yüz yüze eğitime geçmeye ne kadar hazır olduğunu ve pandemi sürecinde eve kapatılan çocukların durumunu Psikolog Doktor Kadriye Tuğcu ve Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Suphi Yıldırım ile konuştuk.
Sendika.Org’un sorularını yanıtlayan Kadriye Tuğcu, ebeveynlere bu süreçte çocukların bedensel ve psikolojik sağlıklarına dair bazı önemli telkinlerde bulundu.
Okullar kademeli olarak yüz yüze eğitime geçiyor. Sizce pandemi koşullarında bu doğru bir karar mı?
Kadriye Tuğcu: Bulaşma hızının hala yüksek olduğu ülkemizde okulların yeniden açılması, riski arttırabilir. Bu bilimsel ve idari açıdan ele alınması gereken önemli bir husus. Okullar açıldıktan sonraki süreçte bilgilerin açık bir biçimde toplumla paylaşılması, sürekli olarak değiştirilmeden devamlılığın sağlanması önemli bir husustur. Ailelerin ve öğrencilerin alınacak önlemleri bilmeleri, sürece katılmaları, uyumları ve işbirlikleri son derece önemlidir.
Salgının etkisinin arttığı bugünlerde okulların açılması konusunda kaygı içinde olmak normal karşılanması gereken bir durumdur. Salgının başından beri kimileri salgın önlemleri konusunda çok kaygılı iken kimileri umursamaz bir tutum sergilemiştir. Ailelerin kaygı durumunu göz önünde bulundurmakla birlikte daha geniş bir değerlendirmeye ihtiyaç var. Sağlık, beslenme, psikososyal destek ile su, dezenfeksiyon ve hijyen altyapısı dahil olmak üzere, okullarda çocuklara yönelik iyileştirilmiş eğitim ve daha kapsamlı destek sunacak biçimde yapılmalı.
COVID-19 bizleri nasıl etkiledi? Çocuklar nasıl etkilendi?
COVID-19 tüm dünyayı etkileyen küresel bir tehdit olarak karşımıza çıkmıştır; bireysel ve sosyal hayatımız üzerinde ani ve beklenmedik etkiler yaratmıştır. Dünyayı etkileyen bu salgın insanların üzerindeki psikolojik etkilerini anlamak oldukça önemlidir. Zihinsel, duygusal ve fiziksel etkileri açısından değerlendirmek gerekmektedir. Anne babalar aşırı kaygılıysa ya da kaygı ile baş etmekte zorlanıyorsa alınması gereken koruyucu önlemler abartılı şekilde uygulanıyorsa çocuklar kendilerini güvende hissetmezler. Doğruyu kanıtlamadan verilen her türlü bilgi kaygı ve paniğin artmasına sebep olacaktır. Çocukların gelişimini ve yaş düzeylerine uygun bilgi paylaşımları yapılmalıdır.
Bu dönem yaşananların ileride ne gibi sonuçlarıyla karşı karşıya kalabiliriz?
COVID-19 salgınını, özellikle kendisi veya yakınları geçiren kişiler için bireysel, daha sonrasında ise toplumsal düzeyde bir travmadır. Bu travmaya karşı alınan önlemlerin ileriye doğru birtakım psikolojik etkileri olması beklenebilir. Daha önceki salgınlarda yapılan araştırmalar sonrasında enfeksiyon hastalıklarında bu rahatsızlığı şahsen geçiren hastaların yaklaşık %40’ında travma sonrası stres bozukluğu geliştiği görülmüştür. Salgın sonrası, özellikle yaşlı grupta sosyal izolasyona ve dışarı çıkamamaya bağlı depresyon, yaygın kaygı bozukluğu ve obsesif-kompülsif bozukluk semptomları görülebilir.
Yoksul çocuklar bu durumdan nasıl etkilendi?
Uzaktan eğitim öğrenme kayıplarını azaltmaya yönelik bir sistem olsa da bu süreçte yoksul çocukların eğitimsel eşitsizliği daha fazla hissettiği ortada. Bu çocuklar öğrenme için uygun fiziki ortamlara ve gerekli dijital araçlara sahip değiller. Fiziksel, ruhsal ve beslenme olanakları sağlanıp güvenli bir ortam oluşturulmalı.
Ebeveynler bu süreçte çocuklarına nasıl yaklaşmalı?
Aileler korku ve kaygılarını çocuğa yansıtmamalı. Çocuklara yaşlarına uygun şekilde, dürüst, açık ve samimi bilgi verilmeli. Çocukların soruları yanıtsız bırakılmamalı. Kişisel temizlikleri konusunda bilgilendirme mutlaka yapılmalı.
Eğitim Sen Kocaeli Şube Başkanı Suphi Yıldırım ise köy okullarının artık eskisi gibi az sayıda öğrencinin eğitim gördüğü kırsal alanda yalıtık kalmış okullar olmaktan çıktığına ve pek çok okulda kadrolu eğitim çalışanı olmadığına dikkat çekiyor.
Köy okulları ne durumda?
Suphi Yıldırım: Köy okulları diyoruz ama bazı yerler dışında taşımalı eğitimden dolayı okullar merkezileşmiş, mevcutları ve derslik sayısı bakımından eski 20-30 kişilik köy okullarına göre 100 ile 600 kişilik okullar olmuştur.
Köy okullarının büyük çoğunluğunda kadrolu eğitim çalışanı yok. Kadrolu açığı, sözleşmeli veya ücretli eğitim çalışanlarıyla kapatılmaya çalışılıyor. Kaldı ki köy diye bir kavram da ortadan kaldırıldı, buralar artık mahalle oldu.
Bu okullarda görevli kadrolu, ücretli, sözleşmeli eğitim çalışanları aşılanmadan okullarda gerekli ve yeterli önlemler alınmadan köy okullarının açılması olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bununla birlikte genel olarak seyreltilmiş yüz yüze eğitime başlayabilmek için eğitim çalışanlarına bir an önce aşı yapılmalı.
Eğitim emekçilerinin öncelikli talepleri neler?
Bu bir halk sağlığı sorunu, toplumun tamamının hızlı bir şekilde aşılanması sağlanmalı. Okullardaki önlemler maske ve dezenfektana indirgenmeden, okullarda sağlık birimleri kurularak, sınıf mevcutlarının düşürülmesi için öğretmen ataması yapılarak seyreltilmiş yüz yüze eğitimde ders saatlerinin sürelerinin ve öğrencilerin haftada iki gün okula geldikleri gözetilerek ders program ve içerikleri de seyreltilerek okullar açılmalıdır.
Biz eğitim emekçileri bir an önce gerekli önlemler alınarak okullarımızın açılmasını ve öğrencilerimizle yüz yüze eğitime eğitime başlamak istiyoruz.
Sendika.Org (Ceylan Bulut)