Görüşme talep etmek amacıyla dilekçe vermek üzere Valiliğe giden üniversiteliler iki yüz metre kala bulundukları araçtan polis tarafından zorla indirilerek engellendi. O esnada olayın yaşandığı noktada bulunan Avukat Tonguç Cankurt, polislere yaptıkları işlemin hukuka aykırı olduğunu bildirmesi ve bunları kayıt altına alması üzerine alıkonuldu ve kayıtları silmesi için tehdit edildi
Ankara’da üç üniversitelinin Boğaziçi direnişine destek eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle GBT sorgulaması bahane edilerek evlerinin önünden kaçırılmalarının üzerinden 8 gün geçti. Kaçıranların eşkalleri, araç ve plakaları ifadeler ve kamera kayıtlarıyla ortada olmasına, hemen ertesi gün şikayet ve suç duyuruları yapılmış olmasına rağmen Ankara Valiliği ve Emniyeti henüz bir açıklama yapmadı.
Görüşme talep etmek amacıyla dilekçe vermek üzere Valiliğe giden üniversiteliler iki yüz metre kala bulundukları araçtan polis tarafından zorla indirilerek engellendi. O esnada olayın yaşandığı noktada bulunan Toplumsal Hukuk üyesi Avukat Tonguç Cankurt, polislere yaptıkları işlemin hukuka aykırı olduğunu bildirmesi ve bunları kayıt altına alması üzerine alıkonuldu ve kayıtları silmesi için tehdit edildi. Cankurt kısa süre sonra bırakıldı.
Sendika.Org’a konuşan Avukat Cankurt, polisin kendisini “Sizi biliyoruz, büronuzu biliyoruz, ruhsatını iptal ettireceğiz” şeklinde sözlerle tehdit ettiğini belirtti.
Valiliğe gitmeleri engellenen üniversiteliler ve kitle örgütü temscileri, Mithatpaşa Caddesi üzerinde bulunan Eğitim Sen 5 Nolu Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda söz alan üniversite öğrencisi Leyla Mavili, polisin tutumuna tepki gösterdi. Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li Melih Bulu’nun kayyım rektör olarak atanması sonrası yapılan eylemlere katılan 3 üniversite öğrencisinin 18 Şubat’ta kaçırıldığını anımsatan Mavili, “Arkadaşlarımız kaçırıldı, açıklamalar yaptık ama hiçbir yerden bir resmi kurumdan açıklama yapılmadı. Araçların plakaları, güzergahlarının belli olmasına karşı bir açıklama yapılmaması, tamamen valilik ve emniyetin sorumsuzluğudur. Bizler bunu teşhir etmek için valilik binası önüne gidecektik ancak polis saldırısına uğradık” diye konuştu.
Üniversite öğrencileri ve demokratik kitle örgütleri adına söz alan üniversite öğrencisi Sevgi Topal, Boğaziçi üniversitesi öğrencileriyle dayanışma eylemlerinde kolluk güçlerinin hukuksuz uygulamalarına değindi. Gözaltına alınan öğrencilerin avukatsız ifade vermeye zorlandığını hatırlatan Topal, “Tüm bu hukuksuz uygulamalar ile üniversitelilerin önü kesilmeye çalışırken, 18 Şubat’ta bu uygulamalara bir yenisi eklenmiştir. Ankara Üniversite Dayanışmaları içerisinde yer alan 3 arkadaşımız 18 Şubat günü evlerinden çıktıklarında, kendini polis olarak tanıtan insanlar tarafından GBT bahanesiyle yolları kesilmiş, GBT işlemi devam ederken kelepçe uygulanarak sivil araçlara bindirilmiştir” şeklinde konuştu.
Gençlerin kaçırılmasıyla korku ve baskı ortamının güçlendirilmek istendiğini dile getiren Topal, “Bizler kayyum rektör değil, seçilmiş rektör istemeye, üniversitenin tüm bileşenlerine söz yetki karar istemeye, tutuklanan arkadaşlarımızın sesini her yere taşımaya, özgür üniversite özgür memleket istemeye ve aşağı bakmamaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
18 Şubat’ta alıkonulan öğrencilerden Ali Berke Aydoğan da yaşadıklarını anlattı. Ölümle tehdit edildiklerini aktaran Aydoğan, şunları söyledi: “Bizi Boğaziçi destek eylemlerine katıldığımız için tehdit ettiler. Diğer arkadaşlarımızı da alacaklarını söylediler. Bizi korkutmak istiyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, tutuklama, kaçırılma, işkence, gözaltı ne yapsalar yapsınlar bizi teslim alamazlar. Okullarda, sokakta her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir şekilde bizi sindiremeyecekler.”
DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, “Pandemide sağlığımızı korumanın yanında bir de demokratik haklarımızı korumaya çalışıyoruz. İktidar buna karşı tehditlerini öğrenci kaçırmaya kadar getirdiğini görüyoruz. Bu son derece tehlikeli bir yol. Kanun ve insanlık dışı bir yol, bir an önce bundan vazgeçsinler. Sorumlular hakkında soruşturma açılmalı, DİSK olarak öğrencilerin yanındayız” dedi.
Son olarak söz alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Ankara İl Başkanı Tuncay Çelen, yaşananları “terörizm” olarak tanımlayarak, devamında şunları söyledi: “Geleceğimize sahip çıkacağız, onları teröristlerin eline bırakmayacağız. Özellikler terörist diyorum, çünkü Ankara’nın ortasında gündüz vakti gençlerin kaçırılması, dövülüp bilinmeyen yerlere bırakıldıktan sonra kimse bir açıklama yapmıyorsa, bu terörizmdir. Bu gençlerimizi yıldırma girişimleridir. Dün nasıl 68 kuşağını yıldıramadılarsa, bugün de gençleri yıldıramayacaklarıdır. Sorumlular ortaya çıkarılmalı, siz çıkarmazsanız biz çıkarırız.”
İlgili haberler:
Sendika.Org, Mezopotamya Ajansı