Sağlık Bakanlığı, YÖK ile yaptığı ortak kullanım protokolüne aykırı olarak öğretim elemanları, asistan hekimler ve YÖK kadrosunda bulunan sağlık emekçilerine yönelik hukuksuz iş sözleşmesi dayatmasında istediği sonucu alamadı. Pek çok hastanede pek çok sağlık emekçisi başhekimliklerden gelen tehditler ve mobbinge rağmen sözleşmeleri imzalamadı
Sağlık Bakanlığı ile YÖK arasında 2011 yılında yapılan protokol ile Sağlık Bakanlığı hastaneleri ve tıp fakülteleri ortak faaliyet yürütmeye başlamıştı.
İki kurum arasında yapılan bu ortak kullanım protokolü ile, esas görevi eğitim öğretim faaliyeti olan öğretim görevlileri ile uzmanlık eğitimi alan asistan hekimler üzerinden hizmet üretmek ve gelir elde etmek amacıyla düzenlendiği eleştirisi ile meslek örgütleri tarafından yargıya taşınmıştı.
Protokol ile birlikte eğitim öğretim için mekânı bulunmayan tıp fakülteleri bakanlık hastanesinde faaliyetlerine devam etti. Öğretim elemanlarının ve asistan hekimlerin akademik işlemleri de tıp fakültesi dekanlıkları tarafından, personel olarak yürüttükleri muayene, nöbet vb işleri ise idareci konumundaki başhekimlik tarafından yürütüldü.
YÖK ile bakanlık arasındaki bu protokolün ardından, Sağlık Bakanlığı hem protokole hem de Anayasa’ya aykırı olarak, “personel” olarak tanımladığı öğretim elemanları ile başhekimlikler arasında “Tip Hizmet Sözleşmesi” adıyla bir sözleşme imzalanması için yönetmelik çıkardı.
Görevi hekim yetiştirmek olan öğretim elemanları üzerinden hizmet üretmek isteyen bakanlığın bu yönetmeliğini, TTB yargıya taşıdı. “Tip Hizmet Sözleşmesi”nin Anayasa’nın yükseköğretime ilişkin 130. maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve yükseköğretim mevzuatına aykırı olduğunu belirten TTB, 30 Aralık tarihli açıklamasında sözleşme hükümlerinin akademik hakları ve yetkileri hukuka aykırı olarak sınırlandırdığını veya tümüyle ortadan kaldırdığını ifade etti.
Öğretim üyelerine yönelik bu sözleşme ile hastaneleri daha fazla hasta bakan, daha fazla gelir sağlayan yerler haline getirmeyi amaçlayan bakanlık, bu sözleşmenin bir benzerini de asistan hekimler ve YÖK kadrosundaki sağlık emekçileri için gündeme getirdi.
Sözleşmenin imzalanması durumunda eğitim-öğretim faaliyetlerinin geri planda kalacağını, bunun yerine daha fazla gelir elde etmek için daha fazla hasta bakmaya zorlanacaklarını ve performans kriterleri ile baskı altına alınacaklarını belirten sağlık emekçileri sözleşme dayatmasına karşı çıktı. Protokol kapsamında eğitim öğretimin yapıldığı birçok eğitim araştırma hastanesinde sağlık emekçileri dayanışma göstererek sözleşmeleri imzalamama kararı aldı.
Sözleşmelerin imzalanması için 31 Aralık’a kadar süre veren başhekimlikler, direniş ile karşılaşınca birçok hastanede süreyi uzatmak durumunda kaldı. Bu süreç içerisinde başhekimlikler öğretim elemanlarını, asistan hekimleri ve sağlık emekçilerini “ücret alamayacaksınız, randevu sisteminizi kapatacağız” söylemleri ile tehdit ederken, bir yandan da sözleşmelerin imzalanması için mobbing uygulamaya devam etti. Ancak çok sayıda hastanede sözleşmeler istenen seviyede imzalanmadı.
Bu süreç içerisinde ne başhekimlikler ne de bakanlık kesin bir bilgi verirken, sözleşmeyi imzalamayan ancak çalışmaya devam eden sağlık emekçilerinin ücretlerinin ödenip ödenmeyeceğine bakanlık tarafından verilecek talimata göre karar verileceği bildirildi. Sözleşmeyi imzalamayan asistan hekimlerin eğitim-öğretim faaliyetlerinin ise nasıl devam edeceği ise muamma.
Sendika.Org