Her şeyden önce kıyıları, kumsalları koruyan kıyı yönetmeliği şart. Orta ve uzun vadeli planlar çerçevesinde kıyılara düzen getirilmelidir. Kıyı şeridi özel mülkiyetin emrine verilmemelidir
Her geçen gün küresel ısınmanın ya da iklim değişikliğinin etkilerini yaşıyoruz. Bu konuda kuşkulu olan insanlar varsa da, küresel kapitalist sistemin dayattığı düzen çevre ve insan sağlığına sürekli zarar veriyor.
Bu konuyla ilgili bir haberle başlayalım. Kanada’nın batısında bulunan Prens Edouard adası kıyıları yirmi yılda 50 metre geri çekildi. Adada oturan balıkçı “7-8 Eylül 2019 tarihinde 150 km/saat hızla esen Dorian kasırgasından sonra kıyılar alt üst oldu. Bunun gibi kasırgalara daha fazla şahit oluyoruz” diyor.
Küresel ısınmayla artan ve şiddetli olan kasırgaların sonuçlarından biri de kıyıların tahribatı, aşınması. Bir başka deyişle kıyılar geriliyor. Doğal olan olay artık küresel ısınma ile küresel boyutlara ulaşmış durumda. Doğal kıyı tahribatı yüzyıllar sonra sonuç yaratırken insan eliyle yaratılan kıyı tahribatı ise kendini hemen gösteriyor.
Hala kumsallardan yasa dışı olarak kum kaçırılıyor.
Tahribat neden önemli? Çünkü sadece Avrupa’da 200 milyon kişi kıyılarda yaşıyor. Avrupa kıyılarının %30’u tehlikede. Yıllık kayıp 15 kilometrekare. En çok zarar gören ülkeler ise sırasıyla Polonya %55, Güney Kıbrıs %38, Letonya %33, Yunanistan %29’dur. Kuzey ülkelerinde daha az görülüyor.
Portekiz’de kıyı yılda 1 metreden fazla geriliyor. İngiltere’de gelecek 10 yılda kıyılarda 7 ilâ 10 bin ev kaybolacak. Kıyıdan ev almasaydın denilebilir de kim açtı kıyıları yapılaşmaya sorusu daha önemlidir.
Kıyılar geriliyor, kıyı boyunca yerleşim alanları ve oturanların yaşamı tehlikeye giriyor. Doğa kaybediyor. Gayrimenkul, inşaat piyasası kıyı tahribatını bildiği halde yapılaşmaya ve satmaya devam ediyor.
Kumsallar dünya genelinde kıyıların %20’sini oluşturuyor. Bunlarında %70’i aşınma, tahribat içinde. %20’si istikrarlı. %10’luk kesimde ise genişleme işaretleri görülmekte.
Fransa Çevre Enstitüsü’ne göre kıyılar %24’ü geri çekiliyor. %10’luk kesimde ise denizden kazanma söz konusu.
Kıyıların hareketliliği olağan bir olay. Kumullar, haliçler, kıyı şeridi; dalga, rüzgâr, akıntı, kum, balçık ve çamurların etkisiyle ortaya çıkar. Ancak bu hareketliliği son yıllarda sistemin ortaya çıkardığı küresel ısınma ile daha yoğun, daha sık hale getirdik. Rüzgâr tayfun, dalga tsunami, barajlar tortu, balçık deposu oldu. Felaket geliyorum dedi. Kıyılar can çekişiyorum, geriliyorum, haber vereyim dedi.
Ne yazık ki hep felaket gelince adım atılıyor. Yıllardır çevre felaketi konusunda uyarı yapan insanlara ve kuruluşlara kulak verilmiyor. İşte bu konuda kent-bilimci Paul Virilio “yıkım ya da felâket üniversitesi” kurulsun ve her ilerlemenin olumlu sonuçları dışında ilerlemenin ortaya çıkaracağı olası kazaları, eksiklikleri, istenmeyen sonuçlarını, diğer tekniklere olan etkilerini, insan ve doğaya verebileceği etkilerin önceden incelenmesi gerektiğini söylüyor.
Kıyıların aşınması konusunda iki önemli neden var: Birincisi doğal olaylar. İkincisi ise insan kaynaklı olaylar.
Rüzgâr, dalga, fırtına, deprem (tsunami), aşırı yağmur, gelgitler, kıyıya koşut ya da yan akımlar gibi doğal olaylar nedeniyle ve kıyının yapısına göre aşınma olmakta ve kıyılar gerilemektedir. Kıyının yapısına göre de aşınma az ya da çok olmaktadır. Kalker, şist gibi yapıya sahip ise tahribat kolay olmakta ve kıyı yılda 1-10 mm gerilemektedir. Kıyı yapısı granit türü ise gerileme zor ve yılda ancak 1 mm olmaktadır.
Bir diğer neden ise denizden gelen birikintilerin temizlenmesi. Bu birikintiler kumsaldaki mikroorganizmalara besin kaynağı olurken kumsalın kaybolmasına fren, engel oluşturmaktadır.
Kapitalist sistem kaynaklı en önemli nedenlerden biri ise küresel ısınmadır. Bu ısınmanın da en önemli sonucu deniz ve okyanus seviyesinin yükselmesidir. 2050 yılına kadar sıcaklığın artması sonucu okyanus yüzeyinin ısınmasıyla hacmin artması (payı %25-50), buzulların erimesiyle (payı %30) ve yeraltı sularının çekilmesiyle (tüketim ve sulama ile suların denizlere dönmesi) deniz seviyesi yükselecek ve kıyıda ya da adalarda yaşayan milyonlarca insan göç etmek zorunda kalacaklardır. GİEC’e göre yüzyıl sonunda eğer hiçbir önlem alınmazsa deniz seviyesi 20 ila 40 cm arası yükselecek. Son 20-30 yılda yükselme 3,26 mm olarak hesaplandı.
Liman inşaatları, mendirekler, kumsala kaya yığılması da kıyıların gerilemesine neden olmaktadır. Denizdeki akımı değiştirerek başka yerde kıyıların gerilemesine neden olur.
Bir diğer neden ise barajların yapılmasıyla kıyıya gelen ve kıyıyı besleyen tortu, çökeltilerin önünün kesilmesidir. Dünya genelinde baraj sayısı 845 bindir. Avrupa’da her yıl 100 milyon ton tortu barajlarda tutulur. Örneğin Samsun batı kıyılarının incelenmesi sonucu Bafra kıyılarının Kızılırmak’ta inşa edilen barajlar nedeniyle gerilediği gözlemlenmiştir.
Kıyılara tortu, kum taşınmasını engelleyen bir diğer neden akarsulardan çakıl-kum alınmasıdır.
Deniz kulakları ve koylarında bulunan mangrov ormanlarının da insan eliyle yok edilmesi kıyıları geri çekilmesine neden olmaktadır.
Kıyının kentleşmesi, imara açılması kıyıları tahrip etmektedir. Kum ve kumsal arasındaki ilişki, denge bozulur. Yapılar (liman, ev, yol, park yeri) deniz kıyısını daraltır, dalgaların yayılmasını önler. Dalga yayılacağına çarpar ve hasar verir.
Yine sistemin açgözlülüğü nedeniyle ortaya çıkan bir diğer neden ise kumsaldaki kumların inşaat amacıyla yasal ya da yasa dışı alınmasıdır. Kumsallarda oluşan oyuklar nedeniyle dalgalar, akımlar kumsalı daha fazla aşındırmaktadır.
Kıyı kesiminde yer alan bitki örtüsünün kaybolması (kıyı şeridinin imara açılması, yangın, doğal olaylar) bir başka nedendir.
Kış aylarında buzlanma kumu örter. Buz çözülürken buzla birlikte kum da dalga ve akıntıyla taşınır. Kıyıda kayalarda donma ve sonrasında erime kayaları parçalar ve kıyı geriler.
Kıyıların ilerlediği yerler de vardır ancak bunların alanı çok sınırlıdır. Dalgakıranların da pek işe yaramadığı görülmüştür. Doğaya saygısızlık karşısında doğa öcünü almaktadır.
Her şeyden önce kıyıları, kumsalları koruyan kıyı yönetmeliği şart. Orta ve uzun vadeli planlar çerçevesinde kıyılara düzen getirilmelidir. Kıyı şeridi enine ve derinliğine (kilometre olarak) belirlenmeli ve özel mülkiyetin emrine verilmemelidir. Turizm adına kumsallar parsellenmemelidir.
Kıyılara, kumsallara kum taşıyıp turizme canlılık getirmekte çözüm değildir. Hem pahalı hem de döktüğünüz kumlar yarın yine kaybolacaktır.
Drenaj (akaçlama) yoluyla kumsalın gerilemesine çözüm aranmaktadır. 1940 yıllarında ABD’de ortaya çıkan akaçlama, kumsalı istikrarlı hale getirmeyi amaçlar. 1984 yılında ilk örnek Danimarka’da yapılır ve yılda 30 m3/metre kazanılır. Kumsal altına yerleştirilen akaçlarla dalgaların getirdiği kum, kalıntı geri gitmez ve kumsala bırakılır.
Kıyılarda bitki örtüsü genişletilmeli, kumlar gerekirse bitki örtüsüyle kapatılmalıdır.
Gerekirse kıyıları düzenlemek için vergi alınmalıdır.
Kıyılarda rahat ve özgürce gezinmeniz dileğiyle.
Kaynaklar:
İsmail Kılınç: Yasa dışı kum ve çakıl ticareti, sendika.org
Thibault Lorin, Ayman El-Shatey: İmpact des activités sur l’érosion littorale, Lyon, 2018(planet-terre.ens-lyon.fr).
A.Lambert, V.Rey, M.Provensal, O.Samat, F.Sabatier: Lutte contre l’érosion littorale: efficacité des methodes de stabilisation par drainage de plage, le cas de la bare d’Agay, Var.; 2007 ( Journals.openedition.org/meditarrannée).
Marine Ernoult: Au Canada, l’ile de prince Edouard assiégé par l’érosion, Libération, 22.Nisan. 2020.
Thierry Paquot: Désastres urbains, les villes meurent aussi, Découverte, 2015.
Ömer Yüksek: Samsun batı kıyılarının erozyonu, (emo.org.tr)
M.Salih Karagöz: Kıyı erozyonunun boyutları(İskenderun-Payas örneği)(imo.org.tr)
fr.wikipedia; arte.tv; universalis.fr; sudouset.fr; geolittoral.develeppement-durablegouv.fr; onml.fr; actu-environement.com; sms.hypotheses.org; francebleu.fr; leparisien.fr; la-croix.com securitepublique.gouv.qc.ca; lemonde.fr
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.