Trakya’nın en önemli doğal varlıklarından biri olan Istrancalar’ın Bulgaristan tarafından koruma, Türkiye tarafından tahribat var. Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, Türkiye’deki koruma projesinin 11 yıldır beklediğini hatırlatarak “Istrancalar kayıtsız şartsız koruma alanı ilan edilmeli” dedi
Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Göksal Çidem, başta Trakya bölgesi olmak üzere Avrupa ve Türkiye için önemli bir doğal miras olan Istrancalar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çidem, Türkiye ile Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Istrancalar’ın korunması amacıyla Bulgaristan’ın olumlu adımlar attığını, Türkiye’de kalan bölgede ise taş, kalker, kil ocağı ruhsatlarının verilmeye devam ettiğini açıkladı.
Gündem Edirne Gazetesinden Uğur Akagündüz’ün haberine göre, Istrancaların 3’te 1’inin Bulgaristan’da, 3’te 2’sinin ise Türkiye’de bulunduğu belirten Göksal Çidem, Trakya bölgesi ve Ergene Havzası için önemli olan bölgenin aynı zamanda İstanbul için de oksijen ve içme suyu sağlanması amacıyla çok önemli olduğunu söyledi. Bölgede yapılan bilimsel araştırmalarda 2 bin 117 bitki tür, 2 bin 62 hayvan türü olmak üzere toplam 4 bin 179 tür canlı tespit edildiğini açıklayan Çidem, “Kısacası doğal ormanlardan olup, doğal yaşamın devam ettiği Avrupa ve ülkemizin mutlak korunması gereken alanlarının başında gelmektedir” ifadelerini kullandı.
Çidem, Türkiye ile Bulgaristan’ın Istrancalara bakış açısı ve koruma çalışmalarının siyah ile beyaz kadar farklı olduğunu söyleyerek şunları belirtti:
Bulgaristan tarafı her yıl yaptıkları etkinliklerle, bu yıl da 24 Ocak 2021’de korumaya alınmasının 26’ncı yılını kutlayacak. Istrancaların her iki tarafının da doğasıyla, kültürüyle, sosyal ve doğal yaşamıyla nice uzun seneleri olması en büyük dileğimiz. Bulgaristan Istranca Park, Bulgaristan’ın en büyük korunan bölgesi, aynı zamanda ülke topraklarının yüzde 1’ini kapsayan en büyük Bulgaristan Doğal Parkı’dır. Biyosfer rezerv alanıdır. Alan, bin 161 kilometre karedir. Toplam 21 yerleşim yeri, sınırları içinde bulunuyor. Istranca Doğa Parkı, insan ve doğanın, korunmuş çevrenin, korunmuş geleneklerin ve kültürel ve tarihi anıtların başarılı bir şekilde bir arada yaşamasına bir örnek olması nedeniyle, Bulgar Biyosfer Parkı olma konusunda en büyük potansiyele sahip olup; sosyal yapısı, kültürü, inançları kapsamında asırlardır gelenek ve göreneklerini yaşatmak için yerel ve merkezi yönetimler de büyük destek vermektedir. Nestinari (ateş üzerinde yürüme), Zelenica, Kuker gibi neredeyse her ay bir festival düzenliyorlar. Bunu da dağın yaşayan hazinesini korumak için yapıyorlar.
Çidem, Istrancaların Bulgaristan bölümündeki orman alanında birçok uyarının da bulunduğunu belirterek şunları söyledi:
Orman içindeki uyarılarda ‘Gereksiz insan izleri bırakmayın’ diyorlar, koruyorlar. Peçete 3 ay, sigara izmariti 1-2 yıl, sakız 5 yıl, plastik ambalaj 100-1000 yıl, naylon torbanın da 20-100 yıl ömürlü olduğu gibi uyarıları ve ayrıca ‘Dikkat Hayvan Çıkar’ tabelalarını görmek mümkün. O kadar çok koruma türü alanı var ki bu alanlar yasalarla korunuyor. Orman Yasası, Avlanma ve Av Hayvanları Koruma Yasası, Korunan Alanlar Yasası, Balıkçılık ve Su Ürünleri Yasası, Tıbbi Bitkiler Yasası, Biyolojik Yasa, Su Yasası, Tarımsal Mülkiyet Koruma Yasası, Tarım Arazilerini Koruma Yasası ve bunların uygulanmasına ilişkin tüzük ile bunların uygulanması için kuruluş tarafından yetkilendirildiği diğer yasa ve yönetmelikler var
Krivinizovo Koruma Alanı, Moryane Koruma Alanı, Bataka Koruma Alanı, Paroria Koruma Alanı, Veleka Koruma Alanı, Bosna Koruma Alanı, Rudenovo Koruma Alanı, Dokuzak Koruma Alanı ve Kalkata Koruma Alanı gibi koruma alanlarının bulunduğunu açıklayan Çidem; sadece Kalkata Koruma Alanı’nın, bir çift baykuşun yuvasını korumak için ilan edildiğine dikkat çekti. Türkiye’nin Istrancalardaki alanları ise korumak için değil, kullanmak için belirlediğini söyleyen Çidem, “Bu alanlara taş, kalker, kil ruhsatları geliyor, gelmeye devam ediyor. Sınırın iki yakasına bakınca yaşananlar bunlardır. Aynı bulutta ıslanan, aynı kuşun sesini duyan, aynı havayı teneffüs eden, aynı suyu içen dağın iki yakasındaki insanların doğaya bakış açıları” dedi.
Çidem, Türkiye’deki Istrancaların durumunu ‘yıkım’ olarak nitelendirirken, “Karşıda dikkat “Dikkat Hayvan Çıkar” yazarken, Türkiye tarafında ise ‘Dikkat Kamyon Çıkar’ yazıyor. Aynı ormanın bir tarafında hayvan, bir tarafında kamyon çıkar yazıyor. Bir tarafta festivaller var. İnsanların eğlenirken duydukları Balkan ezgileri, gayda ve davul sesi; bizim tarafta ise dinamit sesleri, kamyon ve iş makineleri sesleri. Deyim yerindeyse taş devrini yaşıyoruz. Bir an önce taş devrini bırakıp, komşumuz gibi baykuşu, ağacı, kaplumbağları, kurt, karaca, karınca, çalıları, kısacası Istrancalarda yaşayan tüm canlıları bir bütün olarak koruma için acilen adım atılmalı” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’deki Istrancalar bölgesinin korunması amacıyla tüm plan ve projelerin hazır olduğunu belirten Çidem şunları belirtti:
2010 yılında AB projesi kapsamında tamamlanan biyosfer rezerv alan çalışması, UNESCO’ya sunulmak üzere 11 yıldır bekliyor. Neden beklediğine gelince; bilgi edinme yasası gereği verilen cevapta, ‘Bizim yasalarımız korumak için yeterli yetkinliğe sahiptir’ deniliyor. O zaman sormak gerekmez mi; AB projesi için yerli ve yabancı onlarca uzman neden 2 yıl dağda çalıştı? Bugün yaşayan karar vericiler, gelecekte yaşayacaklara yaşam alanı ve kaynağı bırakmayacak kararlara imza atıyorlar. Dağın bugün ve gelecek için bir hazine olduğunu bir an önce anlamalıyız. İstanbul için hangi planı yaparsanız yapın; Istrancalar yok edilmeye devam ederse, İstanbul için plan yapmaya gerek kalmayacak. Çünkü havası ve suyu kalmayacak. Ne yazık ki Karadeniz’in en doğusu Artvin’den, en batısındaki Kırklareli’ne kadar tahribatın her çeşidi yaşanıyor.
Çidem, Istrancaların Avrupa’nın en önemli alanlarından biri olduğunu vurgularken, “Istrancaların daha fazla tahrip edilmeden, yaban hayatı yok olmadan, doğal varlıkların gelecek nesillerin yaşam kaynağı olarak kayıtsız şartsız koruma alanı ilan edilmesi, geleceğe yapılacak en önemli yatırım ve bırakılacak en değerli mirastır” diye konuştu.
Kaynak: Gündem Edirne Gazetesi