Mersin Akkuyu’daki nükleer santral inşaatında meydana gelen patlamada çevredeki bir çok yaşam alanı etkilendi. Mersin Valiliği patlamanın planlı olduğunu açıklarken, Mersin Büyükşehir Belediyesi böyle bir planın bulunmadığını belitti. Evlerinin camları kırılan ve bölgedeki seralarda ürünlerinin zarar gördüğünü belirtten yurttaşlar, patlamalar ile ilgili bilgilendirilmediklerini söyledi. Konuya ilişkin açıklama yapan Ekoloji Birliği, Akkuyu nükleer santralı inşaatının acilen […]
Mersin Akkuyu’daki nükleer santral inşaatında meydana gelen patlamada çevredeki bir çok yaşam alanı etkilendi. Mersin Valiliği patlamanın planlı olduğunu açıklarken, Mersin Büyükşehir Belediyesi böyle bir planın bulunmadığını belitti. Evlerinin camları kırılan ve bölgedeki seralarda ürünlerinin zarar gördüğünü belirtten yurttaşlar, patlamalar ile ilgili bilgilendirilmediklerini söyledi.
Konuya ilişkin açıklama yapan Ekoloji Birliği, Akkuyu nükleer santralı inşaatının acilen durdurulmasını istedi. Patlama gerekçesiyle birçok konut ve aracın camlarının kırıldığını ve 86 evin zarar gördüğünü ifade eden Ekoloji Birliği, “Yeni tesisler için alan açma gerekçesiyle yapıldığı belirtilen patlatmanın bile çevreyi bu derece etkileyecek şekilde yapılması, santral inşaatını gerçekleştirenlerin ve patlatma hesaplarını yapanların nasıl gayri ciddi olduğunu bir kez daha gösterdi. Daha önce de temel inşaatı sırasında çatlaklar meydana gelmiş ve durum kamuoyundan gizlenmeye çalışılmış, denetim taleplerine izin verilmemişti. Yıllardır nükleer santrallerin yapılmasını savunanlar ve tepkilere kulak tıkayanlar, bugün yaşananlar karşısında yine sessizliğini koruyor” dedi.
Nükleer santrallerde tehlike işaretleri artmaya başladığını ekleyen ekoloji Birliği’nin açıklamasının devamında şunlar yer aldı:
Temelinde çıkan çatlaktan sonra patlatılan dinamitler nedeniyle bölge halkının yaşadığı sıkıtıla, nükleer santral çalışmalarından vaz geçilmesinin de bir işareti olmalı. Patlama nedeniyle zararların tespit edilmeye çalışıldığı açıklansa da tazmin etmek çözüm değil…Nükleer santraller varlığını sürdükçe tehdit olmaya devam edecektir. Çernobil patlaması Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının toplamından 200 kat fazla radyasyon etkisi gösterirken, Ukrayna’da 18 bin kilometre kare tarım alanı ve 35 bin kilometre kare ormanlık alan kirlendi. Bu gerçekler somut olarak bilinirken nükleer santrallerden bir an önce vazgeçilmelidir.
Nükleer santraller de diğer enerji yatırımları gibi “enerji gereksinimi” iddiasıyla yapılmaktadır. Oysa Eylül 2020 verilerine göre Türkiye’nin elektrik kurulu gücü 95 bin mW’tır. Buna karşın tüketilen enerji ise 49 bin mW’tır. Yani kurulu güç fazlası vardır. Mevcut tesisler tam kapasite çalıştırılamamaktadır. Bu durum enerji politikasının değiştirilmesi gerektiğinin somut kanıtıdır. Dünya ülkeleri nükleer santrallerden hem yapım aşamasında hem de sonrasında olası kazalar nedeniyle yol açtığı ekolojik yıkımlar nedeniyle vazgeçerken ve mevcut santralları kapatırken bizim ülkemizdeki nükleer ısrarını kabul etmek mümkün değildir.
Sendika.Org