Boğaziçi Üniversitesi sanatçıları, kampüste sergilemek için bırakılan eserlere kayyum emriyle güvenlik el konulmasına dair yazılı bir açıklama yayımlayarak, “Nasıl ki Leningrad faşist Almanya tarafından işgal edilirken Dmitri Shostakovich’in yedinci senfonisinin ilk icrası gerçekleşmiş; sanat direnişle faşizmi nasıl yenmişse, biz de mücadelemizde zorbalığa ve zulme sanatımızla karşı çıkıyor ve özgürlük için üretmeye, birleşmeye devam ediyoruz” dedi
Boğaziçi Üniversitesi’nde kayyum rektöre karşı protestolar devam ediyor. Öğrenciler üniversitede sergi açacaklarını belirtip herkese açık bir çağrı yapmıştı. Daha sonra toplanan eserler de kampüste sergileniyordu.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tüm baskılara rağmen sanatın dünyayı güzelleştirebileceğini, özgürleştirebileceğini belirtiyor. Fakat, kampüste sergilemek için bırakılan eserlere kayyum rektörün emriyle sivil polisler ya da güvenlik tarafından el konuluyor.
Boğaziçi Üniversitesi sanatçıları bu konuya dair yazılı bir açıklama yayımladı. Faşizme karşı sanatla direniş ve birlikte mücadele mesajı verilen açıklamada şöyle denildi:
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak bir buçuk asrı aşkın süredir burada var olan özgür ortamı ve demokrasi kültürünü devam ettiriyoruz. Fakat, güncel siyasi ortamda da görülebildiği üzere siyasi iktidar zorbalaştıkça çok sesliliğin sağlanabildiği özgürlük ortamlarını atamalarıyla, hukuksuz uygulamalarıyla, kolluk kuvvetleriyle, polis ablukalarıyla baskılamaya ve kısıtlamaya çalışıyor, bunlar yetmezmiş gibi, kampüsümüzde kendimizi ifade edebilmek, kampüsümüzü güzelleştirmek için kampüste sergilediğimiz sanat eserlerine el konuluyor. Baskıya, zulme ve zorbalığa rağmen özgürlüklerimizden ödün vermeyeceğiz. Günlerin getirdiğini dönüştürmek bizim elimizde. Tüm özgürlüğümüzle haykırarak, hayat tarzımıza uygulanmak istenen kısıtlamaları kabul etmeyerek ve dayatmak istedikleri kalıplara sığmayarak kendimizi ifade ediyoruz. Biliyoruz ki hiçbir zorba bizi üretimimizden ayıramaz, özgürlüğümüzden, oluşturduğumuz ve devam ettirdiğimiz kültürden ve dayanışmadan uzaklaştıramaz.
Okulumuza 1 Ocak gecesi yapılan hukuksuz ve demokrasi karşıtı atamadan beri eylemlerimizle, performanslarımızla kültürümüzü büyütmeye devam ediyoruz ve 22 Ocak Cuma günü Boğaziçi Üniversitesinde düzenlediğimiz Bounsergi’de yaptığımız gibi özgürlüğümüz ve irademiz ile çevremizi şekillendirmeye, güzelleştirmeye devam ediyoruz. Sanatımızla birilerine dokunmuş olmalıyız ki hukuksuz bir şekilde kampüsümüzde sergilediğimiz eserlerimize el koyuldu. Hiçbir hukuksuz el koyma bizi yıldıramaz. Müziğimizle, dansımızla, resmimizle; sanatımızla özgürlüğe kucak açıyoruz. Herhangi bir zorbanın kontrolüne ihtiyacımız yok. Biliyoruz ki sanat her yerde filizlenmeye, dallarını göğe uzatmaya ve baskılandığı yerde de sesini daha gür çıkarmaya devam edecek. Nasıl ki Leningrad faşist Almanya tarafından işgal edilirken Dmitri Shostakovich’in yedinci senfonisinin ilk icrası gerçekleşmiş; sanat direnişle faşizmi nasıl yenmişse, biz de mücadelemizde zorbalığa ve zulme sanatımızla karşı çıkıyor ve özgürlük için üretmeye, birleşmeye devam ediyoruz.
Çalınan eserler şöyle:
Bounsergi’den birkaç güzel eser şöyle:
Sendika.Org