Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum rektör ve direnişteki üniversitelilere yönelik gözdağı operasyonları Kadıköy Rıhtım’da binlerin katıldığı bir eylemle protesto edildi. Üniversiteliler gözaltındaki üniversitelilerin serbest bırakılması, kayyum rektörlerin istifa etmesi ve üniversitelerde yönetimleri belirlemek üzere demokratik seçimlerin yapılmasını istiyor
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektör Melih Bulu’ya yönelik eylemleri, üniversiteyi aşarak kent merkezine yayıldı. Bugün 14.00’da üniversitede yapılması planlanan basın açıklaması İstanbul Valiliği’nin Beşiktaş ve Sarıyer ilçelerine yönelik eylem yasağı getirmesiyle Kadıköy’e taşındı.
Kampüslerinden çıkan Boğaziçili öğrencilerin Beşiktaş’a doğru yürüyüşü sürüyor. “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganları atan öğrencilere çevredeki yurttaşlar alkışlarla destek veriyor. https://t.co/tOj8QWz1A3 [Video: @MuratBay__] pic.twitter.com/C6XnLYlWPf
— sendika.org (@sendika_org) January 6, 2021
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Kadıköy yolunda: “Yaşasın öğrenci dayanışması”https://t.co/tOj8QWz1A3 [Video: @MuratBay__] pic.twitter.com/AFqGXmKEr5
— sendika.org (@sendika_org) January 6, 2021
Vapurlarla Anadolu Yakası’na gelen Boğaziçili üniversitelileri, diğer üniversitelerden arkadaşları karşıladı. Vapurlardan “Kayyum rektör istemiyoruz” sloganları ile inen üniversiteliler basın açıklaması yapmak üzere Kadıköy Rıhtım’a yürüdü. Üniversitelilerin protestolarına siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve çok sayıda üniversiteden diğer öğrenciler destek verdi.
Kadıköy Rıhtım’daki Boğaziçi protestosunda kitle “Melih istifa” ve “Boğaziçi faşizme mezar olacak” sloganları atıyor.https://t.co/YOGSjN1Pwm pic.twitter.com/QAbnYSH43q
— sendika.org (@sendika_org) January 6, 2021
AKP’li Melih Bulu’nun istifasını talep eden öğrencilerin toplandığı Rıhtım Meydanı’na çok sayıda polis ve TOMA geldi. Binlerce kişinin katıldığı eylemde öğrenciler basın açıklaması yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Kayyum rektör Melih Bulu’nun canlı yayındaki iddialarının aksine, biz burada Boğaziçi Üniversitesi’nin azınlığını değil ta kendisini temsil ediyoruz! Biz Boğaziçi Üniversitesi’nin bileşenleri olarak kayyum rektör atamasına karşıyız. Kayyum politikalarının bizi hep kötüye götüreceğini biliyoruz, alışmayacağız, kabullenmeyeceğiz!
Bilinsin ki; yalnızca Boğaziçi’nden ibaret değiliz, tüm öğrencilerin ve ülkenin bütünün yani İstanbul Sözleşmesi uygulansın diyen Kadınların ve LGBTİ artıların; Boğaziçi Üniversitesi’nin önünde direnen Bimeks İşçilerinin ve bilumum emekçi ve ezilenlerinin demokratik taleplerini dile getirmek için buradayız. Boğaziçi gerçekliğinin ülke gerçeğinden kopuk olmadığının bilincindeyiz.Çünkü biliyoruz ki yalnızca üniversiteler değil, hem STK’lar hem belediyeler bu politik dayatmanın kurbanı olmakta ve halk iradesi hiçe sayılmaktadır. Demokratik taleplerimizi dile getirdiğimiz en temel alanlardan biri olan üniversitelerimizde ise kayyum atamaları üniversitelerimizin özerkliğini yok etmekte dolayısıyla ülkemizin geleceğini büyük bir tehdit altında bırakmaktadır. Bugün Devlet Bahçeli’nin söylediğinin aksine bizim için konu kapanmamıştır. Kayyumlara gidene kadar ve gözaltıdaki arkadaşlarımız bırakılana kadar da konu kapanmayacaktır.
Bu noktada, demokratik alanları genişletmek için, birliğimizin ve direnişimizin verdiği güvenle sesleniyoruz:
- Gözaltına alınan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.
- Kayyum olarak atanan Melih Bulu ve tüm rektörler acilen istifa etsin.
- Tüm üniversitelerde rektörlük için üniversite bileşenlerinin rızası gözetilerek demokratik seçimler düzenlensin.
Kayyumları kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz.
Biliyoruz ki; kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
Boğaziçili üniversitelilerin eylemine memleketin çok sayıda üniversitesinden yola çıkan öğrenciler de katıldı. Üniversitelere yönelik saldırıların, toplumun tamamına yönelik olduğunu belirten üniversiteliler, mücadeleye devam çağrısında bulundu.
Ege Üniversitesi’nden gelen bir üniversiteli, 2015 yılından bugüne onlarca üniversiteye kayyum rektörler atandığını hatırlatarak şunları söyledi:
2015 yılından bugüne onlarca üniversiteye atanan kayyum rektörler tarafından üniversitelilere, bilginin özerkliğine ve demokratik üniversiteye olan saldırılar gün ve gün yaşandı. Üniversitelerde bizler okulda bir araya geldiğimizde, ÖGB ve sivil faşist çeteler, yandaş akademisyenler ve yandaş öğretim görevlileri tarafından baskılarla soruşturma ve davalarla burun burunayız. Ancak şunu bilmeliler ki üniversiteliler, üniversitelerin gerçek özneleridir. Üniversiteler bizimdir.
Toplumsal bilginin üretim merkezi olan üniversitelere yapılan her saldırı, topluma yapılmıştır. Bu saldırı pandemiyi kotaramamalarının da sebebidir. Çünkü araştırmalar durduruldu, memleketin bilgi ürettiği alanlar kapatıldı. Milyonluk ilaç şirketlerine, şirketlerin sermayelerine aktarılan bu bilgi havuzu hiçbir şekilde halk yararına kullanılmadı.
Trakya Üniversitesi’nden bir öğrenci ise şöyle konuştu:
Boğaziçi’nde gerçekleşen eylem bizlere umut verdi. Sadece öğrencilere değil, herkese umut verdi. Bizde otobüse atlayıp geldik. Bu ortamı görmek bizlere umut veriyor. Sadece üniversitelerde değil memleketin üzerinde böyle bir ölü toprağı varken, herkes bir şeyden rahatsız ve korkuyorken ama sesini çıkaramıyorken gençlik bugün sesini çıkardı. Gençlik bugün sokaklara döküldü. Herkese umut olmaya devam ediyor. Bizler bu üniversitenin öznesi isek, bilimi toplum ve halk için üretmek istiyorsak bunun ilk koşulu üniversitenin bağımsız ve özerk olmasıdır. Üniversiteler bizimdir bizimle özgürleşecek.
Eylemde LGBTİ+ aktivisler adına yapılan konuşmada, gözaltına alınan iki LGBTİ+ aktivistine yönelik taciz ve tecavüz tehditleri protesto edilerek şu ifadelere yer verildi:
Baskındala iki LGBTİ+ aktivisti de gözaltına alındı. Arkadaşlarımız cop ıslatılarak, taciz edilerek, ölüm ve tecavüz tehditleriyle başbaşa bırakılmıştır. İki insan, iki trans kadın bu ülkede gözaltında güvenle var olamıyorlar. Bu artık son noktadır. Ağızlarına kolayca alabildikleri tecavüz tehditler yetti de arttı artık. Her gün LGBTİ+ların hobofobik, transfobik nefret dolu saldırıları ile baş başa kalması aynı zamanda da fakültelerde sokaklarda da devam ediyor.
Bu kayyum rektörler AKP iktidarının nefret dolu politikalarını devam ettirecek. Üniversitelerde var olmaya çalışan LGBTİ+ların var olmayacağı alanlar yaratmaya çalışacak. Bizler biliyoruz bizlere dar etmeye çalıştığımız kampüsleri sokakları LGBTİ+lar için en güvenli alanlar yapmak için çalışacağız, mücadele edeceğiz.
Derhal bütün gözaltıları serbest bırakın. LGBTİ+ aktivistlerinin kirpiğine dahi dokunmayın. Bu bir insan hakları ihlalidir. Burayı nefret dolu linç girişimlerine döndürmeyin. Toplumu yeterince ayrıştırdınız. Bizler güven içinde yaşamak kimliklerimizle var olmak istiyoruz. LGBTİ+ları siyasi iktidarınızı devam ettirmek için nefret dolu politikalarınızın aracı olarak kullanmayın. Göreviniz LGBTİ+ların yaşam haklarını, eğitim ve sağlık haklarını sağlamak, güvencesini inşa etmektir.
2016 senesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden KHK ile ihraç edildim. Binlerce ihraç edilmiş KHK’lı akademisyenden biriyim. Bugün bu genç arkadaşlar bu yürüttükleri mücadele ile sadece üniversite özerkliğini temin etmeyi değil, üniversite özerkliğinin de altında yer alan anayasal güvencelerin de kavgasını veriyorlar. Bu mücadele bir anayasa kavgasıdır. Geleceğimizin kavgasıdır. Üniversiteleri yok edilmiş bir ülkenin geleceği olamaz. Binlerce akademisyen ihraç edildi. Bu yeni rektör ataması usulü de bir OHAL uygulamasıdır. Şirketlere yönetici seçer gibi rektör seçmeye başladılar. Bu bizim geleceğimizi çalmaktır. O yüzden çok yaşa özgürlük çok yaşa üniversite.
Boğaziçi direnişi sel olup Kadıköy’e aktı: “Kayyum rektör istifa”https://t.co/T55kUv7zXN pic.twitter.com/NRkSM3iqAC
— sendika.org (@sendika_org) January 6, 2021
Sendika.Org