Çikolata, bisküvi, cips, kraker, margarin, pasta, unlu mamuller, patlamış mısır, dondurma, atıştırmalıklar, patates kızartması, çıtır tavuk, kahve kreması ve sayılamayacak kadar çok sayıdaki diğer hazır endüstriyel gıdaların (fastfoodlar) etiketinde belirtilen “Trans yağ yoktur” ibaresi artık rafa kaldırılıyor. On yıllardır halkın sağlığının korunması için verilen mücadele ile kazanılan ve bir gıda beyanı olan trans yağ bilgisi hasıraltı edilmek isteniyor
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, konuya ilişkin olarak hazırladığı “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme Ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” taslağı bakanlığın internet sayfasında görüşe açıldı. Söz konusu taslakta, “Yönetmelik ile getirilen kısıtlamalar kapsamında gıda etiketlerinde trans yağ ile ilgili beyan yapılmaz” hükmüne yer veriliyor.
Endüstriyel gıdanın yüz yıldan fazla zaman önce (1890’lı yıllar) Nobel ödüllü margarinle bulduğu ama çok sonraları yapılan araştırmalarla sağlık zararlısı ilan edilen trans yağlar bir kimyasal işlem olan hidrojenasyonla elde ediliyor.[1]
Bu teknik, bitkisel yağların ana bileşeni olan elaidik asitin doymamış yağ yapısının yüksek basınç altında hidrojenle zenginleştirilmesine dayanmaktadır. Diğer bir ifadeyle bitkisel yağların açık olan C (karbon) bağ yapısının hidrojenle doyurulmasıyla oluşan yağlara trans yağ denir.
Trans yağ asidi elaidik asidin bağ konfigürasyonu nedeniyle farklı fiziksel ve kimyasal özellikleri vardır. Erime noktası 13,4 °C olan oleik asitten (zeytinyağı) daha yüksek olan 45°C‘lik bir erime derecesine sahiptir. Bunun nedeni trans moleküllerin daha düz olmaları nedeniyle daha sıkı olarak istiflenerek kırılması ve daha zor bir katı oluşturmasıdır. Bunun anlamı, insan vücudu sıcaklığında doymamış trans yağ asitlerinin katı biçiminde olacağıdır.[2]
Trans yağlar hayvan vücut yapısında doğal olarak üretilebileceği gibi (geviş getirenlerde) endüstriyel yollarla da üretilebilir. Doğal yolla üretilen trans yağlar, bazı hayvanların sindirim sistemindeki bakterilerce sentezlenir ve hayvansal gıdalarda az miktarda trans yağ bulunabilir. Süt ürünlerinde bulunan toplam yağın yaklaşık yüzde 2-8’ini trans yağlar oluştururken et çeşitlerinde bu oran yüzde 3-9 arasındadır. Doğal yollarla üretilen ve hayvansal gıdalardan alınan trans yağ az miktardadır ve sağlık açısından ciddi bir risk oluşturmaz.
Diğer endüstriyel gıdalardaki risklerin masum gösterilmesi çabasında olduğu gibi trans yağların da masumiyeti için çok çalışma yapılmıştır. Buna rağmen, bu konuda yapılan araştırmalar tam tersini göstermiştir. [3]
Trans yağların vücut sağlığına etkisi en çok kalp damar sağlığı üzerinde görülür. Trans yağca zengin beslenen kişilerde kandaki iyi huylu kolesterol (HDL) azaltıp kötü huylu kolesterol (LDL) artmaktadır. Bu da kalp krizi ve damar tıkanıklığı gibi hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Damarlarda kireçlenmeye (ateroskleroz), dolayısıyla kalp krizine, yüksek tansiyona bağlı felçlere neden olabilmektedir.
Kalp damar hastalıkları dışında; Alzheimer, Kanser, Tip II diyabet, Obezite, karaciğer fonksiyon bozuklukları ve kısırlığa yol açtığı belirtilmektedir. Amerikan toplum yapısı ve ülkemizde de yaygınlaşan aşırı şişmanlık bu yönüyle örnek gösterilebilir.
Trans yağlar; ucuz, kullanımı kolay ve uzun süre bozulmadan bekleyebilen bir yağ çeşididir. Yiyeceklere özel bir tat verir ve çabuk bozulmalarını önler.
Bu avantajları nedeniyle paketli gıdaların raf ömrünü uzatmada kullanılır. Trans yağ kullanılmış ürünler ucuza mal olur, uzun süre rafta kalabilir ve tüketiciler tarafından tadı özendirilir. Bu yüzden ambalajlı gıdaların üretiminde tercih edilen bir yağ türüdür. Restoranlarda da özellikle kızartma yağı olarak sıklıkla kullanılan bir yağdır. Tekrar tekrar kullanılabildiği için hazır yemek sektöründe tercih edilir. Maliyet ve uzun kullanım ömrü gibi konularda avantajlı bir gıda olmakla birlikte tüketicilerin sağlığını ciddi ölçüde riske atan trans yağların, gıda sektöründe kullanımı pek çok ülke tarafından kısıtlanmıştır.
Endüstriyel trans yağlar sağlık için oldukça zararlıdır. Pek çok farklı amaçla paketlenmiş ürünlerde, hazır gıdalarda bulunan bu yağın aşırı tüketiminin, ciddi sonuçları olabilecek hastalıklara yol açabileceği bilinmektedir.
Dünya gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın 14 Aralık tarihli yazısında dikkat çektiği hususlar medyada, özellikle internet medyası ortamında geniş yer bulmuştur.[4]
Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda ürünlerinin etiketinde “trans yağ” ibaresini kaldırmak için yönetmelik taslağı hazırladı. Taslak bu haliyle kabul edilirse gıda ürünlerinde “trans yağ” olsa da olmasa da etikete yazılamayacak ve tüketici trans yağ olup olmadığını bilemeyecek. Bazı ürünlerin etiketinde yer alan “ürünlerimizde trans yağ yoktur” ibaresi de böylece yasaklanmış olacak.
Bakanlık tarafından hazırlanan “Türk Gıda Kodeksi Gıda Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” taslağı bakanlığın internet sayfasında görüşe açıldı.
Yapılan araştırmalar, trans yağların insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle Kanada, AB’nin bazı ülkelerinde kullanımı yasaklanan trans yağ, Türkiye’de tamamen yasak değil. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 7 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Gıdalara Vitaminler, Mineraller ve Belirli Diğer Öğelerin Eklenmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yüzde 2 ile sınırlandırıldı. Yüzde 2’nin üzerinde kullanımı yasak. Yüzde 2’nin altında ise etikete yazılıyordu. Fakat bundan sonra yazılamayacak.
Türkiye’de trans yağ kullanımı yasak değil. Yeni yönetmelik taslağı ile de yasaklanmıyor. Yüzde 2’ye kadar kullanılabilir. Fakat etikete yazılması yasaklanıyor. Yani gıdada olan veya olmayan trans yağa ait bilgi tüketiciden saklanacak. Bugün raflara bakıldığında trans yağ ile ilgili çok farklı uygulamalar var. Bazı ürünlerin etiketinde trans yağ sıfır olarak belirtiliyor. Bazı ürünlerde trans yağ miktarı yüzde 2’nin altında ise bu miktar yazılıyor. Ancak, izin verilen yasal sınırlar içinde olduğu ifade ediliyor. Bazı ürünlerde ise “trans yağ yoktur” ibaresi yer alıyor. Yapılacak yeni değişiklikle “trans yağ” ibaresi, beyanı etiketlerden tamamen çıkarılıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı gıda etiketleri ile ilgili düzenlemelerde konusunda çok sıklıkla değişiklikler yapıyor. Değişiklikler de “müjde” olarak açıklanıyor. Ancak, yapılan her değişiklik bir önceki müjdeyi ortadan kaldırıyor.
Trans yağların, günlük alınan toplam yağ miktarı içindeki oranının fazla olması pek çok farklı hastalık açısından risk oluşturur. Aşırı trans yağ tüketimi kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Diyabete yakalanmada, artmış trans yağ tüketimi önemli bir etkendir. Trans yağ, damarların en iç tabakasında hasara neden olarak damar yapısını bozabilir. Bu bozulma sonucunda damarlarda genişleme meydana gelebilir. Trans yağların bazı kanserlerin gelişimine neden olduğuna dair çalışmalar da mevcut. Kadınlarda meme kanseri riskini artırdığını gösteren çalışmalar yapılmıştır.[5]
Piyasa denetimin yeterli olmadığı bilinmektedir. AKP döneminde toplumdan Covit-19 bilgileri saklandığı gibi halk sağlığını etkileyen gıda kaynaklı sağlık risklerin de üstü örtülmek istenmektedir. Daha önceki hükümetler döneminde çayda radyasyon konusunda olduğu gibi, bugünde NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker), GDO’lu ürünler, MSG (Mono Sodyum Glutamat), pestisitler, herbesitler, katkılar, hormonlar, ağır metaller, antibiyotikler, mikrobiyolojik riskler ve sayılamayacak kadar endüstriyel bütün gıda riskleri doğal olarak endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Bildiğimiz net bir şey vardır: Açıklık ve şeffaflık sağlanmadan topluma güven duygusu verilemez.
Dipnotlar:
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Trans_ya%C4%9F#Tarih%C3%A7e
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Trans_ya%C4%9F#Koroner_kalp_rahats%C4%B1zl%C4%B1klar%C4%B1
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Trans_ya%C4%9F#Kimya
[4] https://www.dunya.com/sektorler/tarim/trans-yag-etiketten-cikariliyor-haberi-603484
[5] https://tr.wikipedia.org/wiki/Trans_ya%C4%9F#Sa%C4%9Fl%C4%B1k_riskleri
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.