Neden Katar sonuna kadar Ankara’nın pozisyonunun arkasında duruyor? Erdoğan tarafından büyülenmiş görünüyor ve Türk maceracılığının, düzenleyeceği dünya futbol şampiyonasına iki yıl kala kendisini tehlikeli bir yokuşa sürükleyeceğini görmüyor. Aşk gözleri kör ediyor. Ancak romantizm her şeyden önce ortak çıkarların hikâyesidir
24 Ekim’de, yerel bir süpermarket zincirinin girişimi Katar’da sosyal medyada orman yangını gibi yayıldı. Erdoğan’ın her Müslümanı Fransız ürünlerini boykot etmeye çağıran açıklamalarının izinden giden Doha’daki büyük firmalardan biri olan, zengin küçük gaz emirliğinin önemli ekonomik iş ortağı Al Meera, Hz. Muhammed’in karikatürünün çizildiği ülkelerden gelen ürünleri satmayacağını açıkladı.
Bu durum Fransızca bilen ve Fransızcayı sevdiğini söyleyen Emir Temim’in yönettiği hükümet merkezi olan Divan’da sıkıntı yaratıyor. Ancak, Samuel Paty adlı öğretmenin hayatına mal olan terör saldırısının ardından Katar’ın Fransa’ya taziyelerini göndermesi birkaç günü aldı. Sorbonne’da Devlet Başkanı tarafından 21 Ekim’de sunulan saygı ve anma da Doha’daki utanç duygusunu gidermedi. Ve bu, birkaç gün sonra Emmanuel Macron’un, Arap Baharı sırasında öne çıkan ve Rabat’tan Karaçi’ye 200 milyondan fazla izleyiciye sahip olduğunu iddia eden televizyon kanalı El-Cezire ile canlı yayında gösterdiği pedagojik çabalarına rağmen de değişmedi.
Vahhabi geleneğine sahip, 24 Rafale savaş uçağı ve 150’den fazla Airbus uçağı satın alan, anahtar teslimi metro ve müzeler yaptıran, şatafatlı ürünlerimize ve mutfağımıza hayran bu ülkede yaklaşık beş bin Fransız çalışıyor ve yaşıyor. Her sabah Katar’ın başkentindeki iki Fransız lisesinde 4×4 ile çocuklarını okula getiren Fransızlarda kaygı görülüyor. Polis takviyesi güçlendirildi. (Çünkü Katar Emiri’nin dört çocuğu Fransız Lisesi Voltaire’de okuyorlar.) Aynı durum, elçilik ve Institut Français (Fransız Enstitüsü) gibi diplomatik temsile sahip yerlerde de geçerli. Monoprix, Carrefour ve Galeries Lafayette (Paris’teki mağazanın birebir kopyası) gibi mağazalarda da düşük profil söz konusu. Ülkedeki firmalarda çalışan Fransızlar bu krizin bedelini ödemeye hazırlanıyorlar: İstihdam COVID ile hâlihazırda tehlikeye girdiği gibi, malların boykotu da bir sonraki işten çıkarma listesinde kimlerin olacağını gösteriyor. Dünya Kupası nedeniyle ülkede yapılacak altyapı çalışmaları için yapılan olağanüstü sözleşmeler için gelen girişimciler de ihale çağrılarının dışında tutuluyor.
Neden Katar sonuna kadar Ankara’nın pozisyonunun arkasında duruyor? Doha, kendini Müslümanların yeni reisi ilan eden Erdoğan tarafından Chimène gibi büyülenmiş görünüyor ve organize etmekten büyük gurur duyduğu dünya futbol şampiyonasına iki yıl kala Türk maceracılığının kendisini tehlikeli bir yokuşa sürükleyeceğini görmüyor. Aşk gözleri kör eder ama Katar ve Türkiye arasındaki romantizm, her şeyden önce, iyi anlaşılmış ortak çıkarların hikâyesidir.
Suudi kılıcı (Katar’ı kendi topraklarının bir parçası olarak gören ve Anschluss’un Basra Körfezi versiyonunu hayal eden) ve İran örsü (İran’la büyük gaz kuyularının işletmesini paylaşır) arasında kalan 1971’deki bağımsızlıktan bu yana yönetici aile olan Es-Sani kabilesi, varlığını her zaman tehdit altında hissetmiştir. Birleşik Arap Emirlikleri’ne katılmayı reddetmesi Körfez’de kendisine karşı güçlü düşmanlıklar yaratacaktır ve Abu Dabi, kuzenler arasındaki kızgınlıkla nefret dolu ve petrodolar ile beslenmiş bu rekabetten nemalanma fırsatını asla kaçırmayacaktır.
Yaşanan son tartışma baskıyı biraz daha artırdı. 5 Haziran 2017’den bu yana dört komşu ülke, Mısır, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Emirlikler, Doha’ya tam bir abluka uyguladı. Katar kurtuluşunu kendisine hava sahasını açan İran’a ve… ülkeye asker gönderen ve kısa sürede Basra Körfezi’nin eski tedarikçilerinin yerini alan Türkiye’ye borçlu. Batılı güçlere gelince, Fransa ve İngiltere savaşanlar arasında taraf olmamayı cesurca tercih ettiler: Diğerlerinin yanı sıra bireysel olarak ele alındığında hepsinin savunma sanayii için mükemmel müşteriler olduğu doğrudur ve her birinin alınganlıklarını gözetmek gerekir.
İran’dan öç alma hevesiyle gözü kararmış Trump’ın Amerika’sı ise bu küçük emirliğin boğulması için açık imza verir ama Katar/El Udeid’deki, ABD’nin bir dış ülkede bulundurduğu en büyük hava üssünü ve barındırdığı 10 bin askeri unutur. Son anda ve bir netlik planlaması içinde, Suudi muhatapları tarafından ileri sürülen terörist argümanının uyuşmazlığıyla karşı karşıya kalan “Çırak başkan”, işgali yasaklayacak ve sınırda toplanan kara birliklerinin ilerlemesini durduracaktır. Kuşatılan ülkeye “dörtlü çete” tarafından 13 taleplik bir liste yollanır. İsteklerin başında, Müslüman Kardeşler’in sesi olmakla suçlanan El-Cezire televizyonunun kapatılması gelir. Kuveyt’in arabuluculuk çabalarına karşın, Katar boyun eğmeyecek ve izolasyonu tercih ederek teslim olmayı reddedecektir. Haziran 2017 itibarıyla mevcut durum budur.
Kendi egemenliğini savunma tavrı içine giren Katar, “işgalciye direnen küçük ülkenin macerası”nı anlatmak için, Doha’ya büyük bir ihtişamla davet edilen gazeteciler de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki yazı işleri personelinin ilgisini çekmeyi başaracaktır. Ablukayı başlatanlar tarafından Katar’a ücretsiz olarak sunulan mükemmel bir medya planı. Dünya Kupası’ndan önce kalpleri kazanmak için daha etkili ne olabilir? Özellikle de Arabistan korkunç Kaşıkçı cinayetiyle kavrulurken ve Emirlikler Yemen’deki kanlı bir savaşın içine girmişken. Katar, ilk iletişim turunda, saklamaya bile zahmet etmediği bir zevkle galip geldi.
Ancak neredeyse sınırsız olan mali kaynakları ona normalliği ve belirli bir istikrarı satın almasını sağlasa bile, yabancı çalışanlar ve elçiliklerde panik olmamasının yanı sıra ve tüm dünyada kamuoyundaki göreceli saygınlığa karşın, Katar yine de kendini yalnız ve soyutlanmış hissediyor. Nükleer programı yeniden yürürlüğe koyan komşusu İran bile Tahran’dan kibarca mesafeyi koruyan Doha için artık görüşülmeyecek bir parya olur. Ablukanın başlangıcında Katar’a olumlu karşılık veren tek müttefik kaldı: Türkiye. Katar’da kimse bunu unutmadı ve Erdoğan ister resmi gezileri ister birçok özel ziyareti için geldiği Doha’da hoş karşılanmaktadır. Ankara orada 3 bin kişilik bir birlik bulunduruyor ve gönderilen danışmanlar şimdiden çok sayıda bakanlıkta çalışıyor. Emir Tamim’in Türk mevkidaşına olan saygısı gözle görülür bir şekilde dikkat çekmektedir: VIP hizmet için donatılmış kişisel Boeing 747’yi Erdoğan’a hediye etti. Ancak sıkıntıda doğan bu dostluğun ötesinde, her şeyden önce Katar ile Türkiye arasında ortaya çıkan birliktelik ve özel ilişkide anlaşılması gereken, bir “Müslüman Kardeşler” yayının inşasıdır.
Müslüman Kardeşler ve özellikle siyasal İslam; Abu Dabi’de, Riyad’da ve özellikle Kahire’de, yeni bir Arap Baharı tehdidi, Körfez’in hüküm süren aileleri için mutlak bir engel, demokratikleşmeye meyli olmayan bir “Büyük Şeytan” olarak görülmektedir. İsrail ile yakınlaşmayı bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu yeni bölünmede, ablukanın çözümü uzaklaşıyor. Bu durum da Katar’ın kendisini Ankara Sultanı’nın kucağına atmasına neden oluyor.
Nereye kadar ve maliyeti ne olacak? Doha’nın Erdoğan’ın acımasızlığına ve maceracılığına tahammül edebileceği, mazur gösterebileceği veya onaylayabileceği şeyin kesinlikle bir sınırı var. Belki de göçmen şantajıyla bıkan Avrupa’nın ya da Yunanlılarla dayanışmada olan Rusların ya da NATO içinde sesini çıkarmaya başlayacak ABD’nin yürüteceği Türkiye’ye yönelik bir tecrit perspektifi, Katar’ı daha pragmatik hale getirebilir. 2022’deki büyük buluşmalarının başarısı buna bağlıdır.
3 Aralık 2020
[Front Populaire’deki Fransızca orijinalinden İsmail Kılınç tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.