Bir tweet ile başlayan süreç #MeToo hareketini yeniden başlatmıştı. Hasan Ali Toptaş, Milliyet gazetesine konuşma talebinde bulundu. Toptaş verdiği röportajda özrünün aslında bir özür olmadığını açıkladı. “Vicdanım rahat” diyen Toptaş, konuyu yargıya taşıyacağını belirtti
Hasan Ali Toptaş’ın TRT 2’de yayınlanan Karalama Defteri’nde “Çeviri bir kitap okurken önce çevirmenin doğum tarihine bakıyorum” sözleriyle başlayan tartışma Leyla Salinger adlı kullanıcının “Bu adamın ifşalanmasını bekleyen kaç kişiyiz?” tweeti ile bir anda tacize uğrayan kadınların yaşadıklarını anlattığı bir akışa dönüştü.
Bu kadınlar arasında yazar Aslı Tohumcu ve Pelin Buzluk da vardı. Birçok yazar ve yayıncının adının yer aldığı tacizci listeleri güncellenerek sosyal medyada dolaşıyor. Farklı sektörlerden kadınlar da uğradıkları tacizleri anlatıyor. Bir tweet ile başlayan süreç #MeToo hareketini yeniden başlattı. Aslı Tohumcu, “Basından arayan arkadaşlar bizi değil, failleri arayın, onlar anlatsın” diye yazdı. Tam da bu sırada Hasan Ali Toptaş’tan Milliyet gazetesine konuşma talebi geldi.
Toptaş’ın ilk gün sonrası “eril faillik” tanımını kullandığı özrünün aslında bir özür olmadığını açıkladığı röportajda, kadının beyanı esastır konusunda yaptığı yorumlar, tacizi “çayını ben getireyim” gibi bir cümleye indirgemesi kabul edilebilir ifadeler değil. “Kimseyi taciz etmedim, vicdanım rahat” diyen Toptaş, konuyu yargıya taşıyacağını söylüyor.
Hasan Ali Toptaş, röportajda sosyal medyada yaptığı açıklamanın yanlış anlaşıldığını belirterek, “Kadının beyanını esas almanın bu ülkede nelere yol açtığını da gördük. Ama ben suçlu değilim, sonuna kadar suçsuz olduğumu savunacağım” dedi.
Ayrıca, Hasan Ali Toptaş sosyal medyada yayımladığı özür metnini de kaldırdı.
Kadınlar sosyal medyada Toptaş’ın açıklamasına dair paylaşımlarda bulunuyor:
“Kadının beyanını esas almanın bu ülkede nelere yol açtığını da gördük” neye yol açmış?
“savcı sorar.” Neyi sorar? Sen mi talimat veriyorsun savcıya? Bir tane onurlu savcı olsaydı bu kadar çok beyan ile sen şimdi ifadeye çağrılmıştın.#susmabitsin https://t.co/t1mZsUX2jZ— diren cevahir şen (@direncevahir) December 13, 2020
“Kadının beyanı esastır”a saldırmalar, hayır ben özür dilemedimler, sosyal medya faşizmleri, organize saldırılar…
Affınıza sığınarak politik tahlilimi yapayım: “dün boktu, bugün koktu.”https://t.co/ZAvcSW6nE0
— Çağla Akdere (@caglaakdere) December 13, 2020
Cinsel saldırıya uğramış bir kadın olarak, failin kendini kurtarmak için ürettiği bahanelere cevap vermek zorunda kaldığım için öfkeliyim. Adımın onunla yan yana yazılması, fotoğraflarımızın yan yana konması midemi bulandırıyor.
— Pelin Buzluk (@PelinBuzluk) December 13, 2020
Burada da bitmiyor. Her
tacizci/tecavüzcü erkek gibi devlet diline hızlıca bir sığınma gerçekleştirmiş toptaş. ‘’Sanıyorum dün edebiyat dünyasından başka kişilere de aynı ithamlarda bulunmuşlar. Bunun organize bir şey olduğunu düşünüyorum, tetikçileri bilemem tabii.’’ demiş.— Nisan Ç. (@nisanraa) December 13, 2020
Hasan Ali Toptaş, eskiden taciz olmayan şeyler kadınlar yüzünden bugün taciz sayılıyor demeye getirdiği özürümsü açıklamasını Twitter’dan da kaldırmış. Pelin Buzluk’un bir öyküsünü ona ithaf etmesine dair argümanı da boşta, çünkü artık öyle bir ithaf yok.https://t.co/cc6JyM1use
— Banu Guven (@banuguven) December 13, 2020
Biz kadınlar bu sözleri tanıyor ve biliyoruz! Tacizcilerin kendini aklamak için son çırpınışları ne olur? İnkar eder, iftira olduğunu söyler, yüzleşmek yerine toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirir, mağduru suçlar.#uykularınızkacsın#MeToohttps://t.co/L4RLQP9tgm
— Kadın Savunması (@kadinsavunmasi) December 13, 2020
Sendika.Org