İşçinin işinden edildiği, ayrım yapılmaksızın işin güvencesizleştirildiği, ücretten korumaya her türlü sosyal kazanıma göz dikildiği zamanlar, -tarihi tecrübelerle de sabittir ki- sendika aristokratlarını değil, devrimci işçi önderlerini çağıran zamanlardır
Türkiye’de sendikacılık hareketinin iri gövdeleri hareketsiz bir kütle olarak erim erim erirken daha marjinlerde yer alan temsilciler, ele avuca sığmayan bir dinamizm gösteriyorlar. Çocuklarına miras olarak onurlu bir ad bırakmayı yata-kata tercih eden devrimci işçi önderlerinin çabaları umutları tazeliyor. Bu gözlem, ne Soma/Ermenek-Ankara arasını yol belleyen işçi önderleri ile ne de Türkiye ile sınırlı; ABD başta olmak üzere dünyanın birçok yerinden gelen haberlerden öğreniyoruz ki, işçi sınıfı sosyalizmi bayrağını taşıyan sendika aktivistlerinin sendikacılık hareketi içindeki etkileri artıyor. Bu yöndeki gelişmeleri, “Sendikacılık hareketi içinde siyasi yelpazenin sol kanadı güçleniyor” şeklinde değerlendirmek hem eksik olur hem de gelişmenin yönünü kavramak bakımından zafiyet yaratır.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.