SES, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Merkez Yürütme Kurulu imzasıyla yayımlanan basın metnini SES EŞ Genel Başkanı Selma Atabey okudu. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2021 bütçesi görüşmelerine SES’in dahil edilmediğini belirten Atabey, “Bütçeden etkilenecek kesimlerin örgütlü temsilcilerine açık bir bütçe hazırlık ve karar süreci bulunmamaktadır” dedi
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Merkez Yürütme Kurulu imzasıyla yayımlanan basın metnini SES EŞ Genel Başkanı Selma Atabey okudu.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2021 bütçesi görüşmelerine SES’in dahil edilmediğini belirten Atabey, “Bütçeden etkilenecek kesimlerin örgütlü temsilcilerine açık bir bütçe hazırlık ve karar süreci bulunmamaktadır” dedi.
Atabey, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birleşme sürecinin ardından bakanlığa ayrılan bütçe miktarını 2019’da 103.091.801.000 TL, 2020’de 125.809.131.000 TL olarak açıkladı.Atabey, bakanlığın 2021 için öngörülen bütçesinin ise 155.011.061.000 TL olduğunu aktardı.
2021’de Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi, toplam bütçenin yüzde 12,7’sini oluşturuyor. Bakanlığın önceki yıla göre bütçenin tümü içindeki payı sadece yüzde 1,1 arttı. Bütçenin yüzde 95’ini Cari Transferler (147,5 milyar) oluştururken bunun dışındaki başlıklar (personel giderleri, mal ve hizmet alım giderleri, sermaye giderleri ve sermaye transferleri) bütçenin yüzde 5’ini oluşturuyor.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün etkisizleştirildiğini de ifade eden Atabey konuya ilişkin şunları ifade etti:
Kadın erkek eşitliğinin sağlanması hedefi ve buna uygun faaliyetler Genel Müdürlüğün hedeflerinden çıkartılarak revizeler yapılırken, kadınların varlıklarını ve haklarını aile içindeki ‘görevleri’ üzerinden tanımlayan muhafazakar söylem ve pratikler KSGM’nin çalışmalarını da büyük ölçüde etkilemiştir. Bütçe taslağında da bir kez daha gördüğümüz, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan ve eşitsizliğin sürdürücülerinden olan kadınlara yüklenen her türlü rol ve sorumluluğun, Bakanlığın her türlü hizmet planında temel doğruymuş gibi kabul edilerek hareket edilmesidir. Kadınların işgücüne katılımını artırma hedefine vurgu yapılan programlarda, ev içi bakım ve diğer sorumluluklar kadınların doğal görevleri olarak varsayılarak istihdam esnek- yarı zamanlı, güvencesiz istihdam biçimleri öne çıkarılmaktadır. Sosyal yardımlarda önemli bir yer tutan engelli ve yaşlı bakımında da, kamusal sorumluluk yerine getirilmek yerine ağırlıklı olarak hane içindeki kadınların emeğine dayanarak sürdürülmektedir.
Çocuklara yönelik hizmetler için ayrılan bütçenin enflasyon oranı altında kaldığına dikkat çekilen açıklama şöyle sürdü:
Bakanlığın Çocukların Korunması ve Çocukların Gelişimi programına 2020 yılı için ayrılmış bütçenin 3.293.229.920 TL; 2021 yılı için öngörülen bütçe tutarı resmi enflasyon göstergelerinin bile altında kalarak yüzde 8’lik bir artışla 3.585.578.240 TL olarak belirlenmiş olması çarpıcıdır. Bütçedeki bu durum dahi, çocukların korunmasında umut vaat eden bir plan olmadığını göstermektedir. Çocukların ihtiyaçları, çocuk koruma mekanizmasındaki eksiklikler, koruma ve önleme odaklı çalışmalardaki zayıflıklar sıkça dile getirilmektedir. Pandemi dönemi çocuklar için de başta şiddet olmak üzere risklerin arttığı, salgına özgü hizmet ihtiyaçlarının ortaya çıktığı ve çok acil planlamalar yapılmasının gerekli olduğu bir tablo ortaya çıkarmıştır. Evlerde kapalı kalan çocuklar, eğitim sağlık gibi kurumlara da erişim sağlayamamakta, çocukların izlemi ve mevcut risk ve şiddetin belirlenmesinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ne yazık ki bütçede çocuklara ayrılan pay da, bütçe kalemlerinin tanımlanma içerikleri de bu yönde bir hazırlık ya da hedef olmadığına işaret etmektedir.
AKP’nin sosyal yardım adı altında halkı yoksulluğa sürüklediğine dikkat çekilen açıklamada, “Uzun yıllardır sosyal hizmetlerde ana kalemin giderek artan şekilde bu biçimde kurulan bir sosyal yardımdan oluşması da temel itirazlarımızdan birini oluşturuyor. Sosyal yardımların düzenli olarak artması ihtiyaç sahiplerinin sosyal hizmet, istihdam, eğitim, sağlık gibi en temel hizmetlere erişimini artırmayı hedefleyen etkin politikaların olmamasının sonucudur” denildi.
Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:
2019 yılı bütçesinde sosyal yardımlara ayrılan kaynak 55 milyar lirayken, 2020’de 69,5 milyar liraya çıkarılmıştır. Bakanlığın 2019 Faaliyet Raporuna göre, sosyal yardımlardan faydalanan hane sayısı 3.282.975’tir. Bu hanelerden 2.501.106’sı düzenli yardım, 2.106.961‘i süreli yardım almıştır. 1.309.895 hane ise hem düzenli hem de süreli yardımlardan faydalanmıştır. TUİK’e göre ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,35 kişi olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de en az 11 milyon kişinin Bakanlık bünyesindeki sosyal yardımlardan faydalandığı görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programı’na göre ise belediyeler dışındaki kamu kuruluşlarının sosyal yardım harcamalarından 17 milyona yakın kişi yararlanmıştır.
Engellilerin Toplumsal Hayata Katılımı ve Özel Eğitim programı için ayrılan bütçenin kimlere ulaştığına ilişkin yeterli bilgi bulunmadığına dikkat çekilen açıklama şöyle sonlandırıldı:
2021 yılında 12.792.533.000 TL bütçe teklifi yapıldığı görülmektedir. Bu program altında evde bakım yardımları, sosyali kültürel ve sportif etkinlikler ile bakım ve rehabilitasyon merkezleri için aktarılması teklif edilen kaynakların yanı sıra engelli bireylerin ekonomik hayata katılımı hedefleri için ayrılan kaynaklar bulunmaktadır. Fakat bu programların içeriği ve kimlere ulaştığına ilişkin yeterli bilgi bulunmamakla birlikte, bütçenin engellilerin gerçek talepleri için harcanmak üzere yeni programlar oluşturulmadığı görülmektedir. Engellilerin istihdama katılımı için bütünlüklü bir politika geliştirilmemesi önemli bir sorun olarak durmaktadır. COVID-19 salgını engellilerin istihdamda karşılaştıkları sorunları ve işsizliği artırmakta, sağlık hizmetine ulaşmayı zorlaştırmakta, yoksulluk oranın artmasına neden olmaktadır. Bu riskler karşısında engellilerin destekleneceği özel tedbirler yer almadığı anlaşılmaktadır. Yaşlılarla ilgili olarak ise Aktif ve sağlıklı Yaşlanma Programı başlığında bir bütçe teklifi bulunmaktadır. Bu programın altında yalnızca bakım ve rehabilitasyon merkezinde kalacağı düşünülen 15.679 yurttaşın masrafları ile içeriği belirli olmayan sosyal hizmet projeleri ve ücretsiz seyahat hizmeti bulunmaktadır. Oysa yaşlılara yönelik, çok daha bütünlüklü bir politikanın geliştirilmesi gerekmektedir.
Atabey taleplerini ise şöyle sıraladı:
- Bütçe halkın ve emekçilerin örgütleri aracılığı ve onların katılımı ile yapılmalıdır.
- Ayrı bir Kadın Bakanlığı ve Çocuk Bakanlığı kurulmalı; ayrı ve ihtiyacı karşılayacak bütçeleri olmalıdır.
- Sosyal hizmet alanlarındaki politikalar sorunları önlemeye odaklı, iktidarın siyasi ihtiyaçlarından arındırılmış, kapsamlı politikalar olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaç neyse gerekli bütçe ayrılmalıdır.
- Pandemi nedeni ile bakanlık personelinin iş yükü çok fazla artmıştır. Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek kadrolu ve güvenceli istihdam için ödenek arttırılmalıdır.
- Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma ve rant-siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alanların yardım kesilme tehdidi ile düşük maliyetli çalıştırılmalarına neden olacak uygulamalardan vazgeçilmelidir.
- Pandemi, deprem gibi olağanüstü dönemleri hesaba katan bir bütçe değildir. Oysaki pandemi süresince ve ekonomik krizin de etkileri ile çok sayıda insan işsiz kaldı. Halkın büyük kısmı yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır. Tüm bunları gören yoksulluğu teşvik eden değil istihdamı önceleyen ve yoksulluğu bitirme hedefiyle bütçe planlamaları yapılmalıdır.
Sendika.Org