TL’deki durdurulamaz eriyişin nedeni ne? Sonuçları ne olacak? Hükümet neden bu kadar kayıtsız ve rahat davranabiliyor? İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez, TL’deki dibe doğru gidişi Sendika.Org’a değerlendirdi
Türk Lirası’nın Dolar ve Avro karşısında eriyişi sürüyor. Tayyip Erdoğan’ın inadını kırarak Merkez Bankası’ndan faiz artırma kararı çıkması da kâr etmedi. Dolar kuru her gün rekor üstüne rekor kırar yani Türk Lirası dipten dibe savrulurken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak artık dolar kuruna bakmadığını söyleyerek hükümetin bu konuda yapacak pek bir şeyi olmadığını itiraf etmiş oluyor.
Peki TL’deki bu durdurulamaz eriyişin nedeni ne? Sonuçları ne olacak? Hükümet neden bu kadar kayıtsız ve rahat davranabiliyor? İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez, TL’deki dibe doğru gidişi Sendika.Org’a değerlendirdi.
Sönmez, hükümetin iç politikada yaşadığı zorlukları aşmak için giriştiği dış hamlelerin ekonomik yansımalarının negatif olduğuna dikkat çekiyor:
Bütün rüzgarlar aleyhte seyrediyor. Özellikle dış politikada yaşananlar, Libya ve Suriye meseleleri Arapları reaksiyona itti. Mısır, Arap Birliği’ne yön vererek, hatta Türkiye’ye en yakın pozisyonda olan Katar’ı da etkileyerek Arap ülkelerini tavır göstermeye zorluyor. Hükümet Azerbaycan’da da risk aldılar. Buna bir taraftan mecbur ama bunlar siyasi olarak yelken doldursa da ekonomik olarak yelken yırtıyor.
Yabancı sermaye girişlerinin de yetersiz olduğunu belirten Sönmez, “Dünyadaki ahval de iyi değil. Son iki haftada üç beş damladı ama yetmiyor” diyor.
Hükümetin güven ortamını sağlayamaması nedeniyle TL’de olanların yüksek kura rağmen dolara yöneliminin sürdüğüne dikkat çeken Sönmez, bu koşullarda Merkez Bankası’nın faiz artırma kararının da doların yükselişini durduramadığını belirtiyor.
Sönmez, TL’deki büyük değer kaybının neden sarsıcı bir etki yaratmadığı yönündeki sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor:
Eskiden şok devalüasyonlar oluyor ve onların da yakıcı etkileri oluyordu. Bir yandan da hükümetin karşısına çıkıp söz söyleyebilecek bir medya vardı ve bunu gündeme getiriyordu. Şimdiyse ağrı sızı yedirilmiş olarak çektiriliyor, alıştıra alıştıra…
Yoksullaşma eksik değil ama görünür hale getirilemiyor. Bunu görünür hale getirecek bir medya yok, ifade özgürlüğü gösteri hakkı yok.
Sönmez yine de bunun sürecin bir şekilde yönetilebildiği anlamına gelmeyeceğini söylüyor:
Buna yönetme diyemeyiz, günbegün ciddi kan kaybı var. Derme çatma anketlerden takip etmeye çalışıyoruz. Doğrudan doğruya rejimin kan kaybı şeklinde göremiyoruz, muhalefetin yükselişi şeklinde bir sonuç yaratmıyor ama ilgisizlik, umursamazlık, umutsuzluk olarak yaşanıyor. Ortada 14 milyon işsiz var, milyonlar günde 39 TL ile geçinmeye çalışıyor, bunun sonuçları da olacak.
Borçlanmanın daha da artacağını belirten Sönmez, bunun da ABD’nin %0,33 faiz oranıyla borçlandığı yerde Türkiye’nin %6,5 ile borçlandığının altını çiziyor ve “Bu bir noktada çok fena sonuçlar doğuracak” diyor.
Sönmez Türkiye ekonomisinin dışarıdan görünümünün de parlak olmadığını belirterek “Dışarıdan müflis görünüyor. Sözü dinlenir kurumların, kredi derecelendirme kuruluşlarının gözünde iyi bir durumda değil, Merkez Bankası hiçbir zaman bu kadar eksi rezerve düşmüş değildi” diyor.
Merkez Bankası’nın yeniden faiz artırımına gidebileceğini belirten Sönmez, olumsuzluklara rağmen hükümetin günü kurtaracak adımlar atabileceğini, kendiliğinden bir çöküş beklemenin de anlamlı olmadığını vurguluyor.
Sendika.Org