İzmir Kadın Platformu, Las Tesis performansına katıldıkları için yargılanan kadınlar için 10 Kasım’da adliye önünde olacaklarını belirttiler ve 25 Kasım programlarını anlattılar
İzmir Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’ne ilişkin Eğitim-Sen 1 No’lu Şube binasında basın toplantısı düzenledi.
Açıklamayı okuyan Nar Kadın Dayanışması üyesi Nazlıcan Özdemir, pandemi sürecinde kadınların eve hapsedildiğini söyledi. Derinleşen ekonomik krizle birlikte işten çıkarmalarında ilk hedefinde kadınların olduğunu dile getiren Özdemir, “Krizi bahane eden işverenlerin kadınlara uyguladığı mobbinglerin ardı arkası kesilmemiştir. Pandemi nedeniyle ailelerinin yanlarına dönen üniversiteli kadınlar ucuz iş gücü olarak görülmeye devam edilmiş, alansızlaştırılarak eve hapsedilen bu üniversiteli kadınlar evde baba, ağabey şiddetiyle karşı karşıya bırakılmış yani hayat yine eve sığmamıştır, yaşam hücreleştirilmiş, hafifleştirilmiş hücrelerde baskı, işkence, şiddet artmıştır. Artan bu yükle birlikte hane içinde psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet artış gösterdi.
Özdemir açıklamasında, “İktidarın kadın düşmanı politikaları infaz yasasıyla birlikte kadınları ve çocukları hedef haline getirmeye devam etti. Gaziantep’te eşine şiddet gösterdiği için cezaevinde olan bir erkek infaz yasasıyla tahliye edildikten sonra evine tekrar döndü ve kızını katletti. Devlet kadınların katledilmesine seyirci kalırken, temel yaşam haklarımızı koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi pazarlık konusu edilmeye çalışıldı. Biz kadınlar buna karşı sokaklarda, meydanlarda bu sözleşmeden vazgeçmeyeceğimizi haykırdık ve vahşi bir polis şiddetiyle karşı karşıya kaldık. Bu şiddet hiçbir zaman olmadığı gibi şimdi de kadınları yıldırmadı, biz bütün yaşam alanlarımızda bu mücadeleye devam ettik ve devlet şimdilik bu pazarlıktan vazgeçmek zorunda kaldı” dedi.
Açıklamada katillere iyi hal indirimi verip serbest bırakan ve kendi yaşamlarını savunanlara müebbet hapis gibi yüksek cezaların verildiği bu kararları kabul etmediklerini vurgulayan Özdemir şöyle devam etti:
“Bu noktada belirtmemiz gerekir ki Musa Orhan, Ümitcan Uygun, Şirin Ünal gibi failler bir an önce yargılanmalı ve Nevin Yıldırım, Hülya Halaçkay gibi yaşamlarını savunan kadınlar serbest bırakılmalıdır. Kanunlar sadece erkekleri koruyan şekilde işlediğinde örneğin Gülay Mübarek’in bütün şikayetlerine rağmen tutuklanmayan Erdoğan Küpeli’nin bu süreçte taciz ettiği başka bir kadın olan Tuğba Keleş’i katlettiğini gördük. Burada tekrar söylemek istiyoruz: İstanbul Sözleşmesi ivedilikle uygulanmak zorundadır.
İstanbul Sözleşmesi gibi hayati bir uygulamayı bile yürürlüğe koymaktan imtina eden iktidar Şili’den tüm dünyaya yayılan ve İzmir’de de haykırılan Las Tesis dansını engelleyemeyip, daha sonrasında kadınlar hakkında dava açan devlete karşı 10 Kasım’da failleri, iş birlikçileri parmaklarıyla gösteren kadınları savunmak için adliye önünde olacağız”
Özdemir yaptığı açıklamayı sonlandırırken, “Bizler her türlü şiddetin yaşamımızın bir parçası olması için çabalayan iktidara sözümüzü 25 Kasım’da da söyleyeceğiz. Sadece bu günle kalmayıp İzmir Kadın Platformu olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü İzmir’de bütün bir aya yayıyoruz. Kasım ayının ilk haftasından başlayarak, film gösterimi, sergi ve çeşitli atölyeler gibi etkinliklerle 25 Kasım’a gideceğiz. İlerleyen günlerde sosyal medya gibi çeşitli yayın organlarından tarihlerini de duyuracağımız bu etkinliklere İzmirli tüm kadınları davet ediyoruz. Yaşasın Kadın Dayanışması!” dedi.