10 Ekim Ankara Katliamı firari sanıklarının yargılandığı davanın 7. duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Dosyanın tek tutuklu sanığı olan Erman Ekici’nin avukatı Heyam Fidan’ın, Türkiye’deki IŞİD davalarında yargılanan kişilerin tamamının masum olduğunu ve sakallı olan kişilerin yargılandığını öne sürmesi tepki çekti
10 Ekim Ankara Katliamı’nın firari sanıklarının yargılandığı davanın 7. duruşması bugün (21 Eylül) Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Katılan vekilleri yaptıkları konuşmalarda İçişleri Bakanlığı’nın sorulara yanıt vermediğini, emniyet birimlerinin de “özensiz ve baştan savma yanıtlar” verdiğini belirtti, savcılar tarafından yürütülen eksik soruşturmanın sonuçlarıyla yüzleşildiğini kaydetti. Avukatlar ayrıca, emniyet fezlekesine göre IŞİD’in “Türkiye emiri” olduğu iddia edilen Ebu Zeynep hakkında araştırma yapılmamış olmasına dikkat çekti.
Dosyanın tek tutuklu sanığı olan Erman Ekici’nin avukatı Heyam Fidan’ın ise Türkiye’deki IŞİD davalarında yargılanan kişilerin tamamının masum olduğunu ve sakallı olan kişilerin yargılandığını öne sürmesi tepki çekti.
Mahkeme, Ebu Zeynep’in kimliğinin araştırılması için suç duyurusunda bulunulmasına, bir kısım kişinin tanıklığı için de ileride karar verilmesine, ayrıca dosyanın tek tutuklu sanığı Erman Ekici’nin tutukluluğunun devamına hükmetti.
Katılan vekillerinin konuşmalarıyla başlayan duruşmada ilk sözü alan Av. Murat Kemal Gündüz, emniyet birimlerinin mahkeme müzekkerelerine “özensiz ve baştan savma yanıtlar” verdiğini belirterek IŞİD’lilere ait teşhis albümünü sakladıkları kaydetti:
“Türkiye’deki tüm soruşturmalarda şüphelilere çeşitli kişilere ait fotoğraflar gösteriliyor ve kim oldukları soruluyor. Emniyetin birimleri albüm için birbirlerini işaret ediyor ancak hiçbiri bu fotoğrafları teslim etmek istemiyor.”
“IŞİD’e ait arananlar listesinde bizim dosyamızdaki sanıklar dışında olup bizim dosyamızla ilgisi bulunan pek çok isim var” diyen Av.Gündüz, listedeki mavi, kırmızı, gri vb. kategorilerin hangi kritere ve bilgiye göre oluşturulduğuna ilişkin İçişleri Bakanlığı’na yönelttikleri sorulara ısrarla yanıt alamadıklarını vurguladı.
Toplumsal Hukuk’un aktardığına göre, Av. Gündüz şunları kaydetti:
“Kilis savcılığı, IŞİD’in sınır emiri İlhami Balı’nın tapelerini de içeren soruşturma dosyalarına dair mahkeme müzekkerelerine daha önce yanıt verdiklerini iddia edip yanıt vermiyor. Daha önce bir yanıt vermediklerinin kendileri de farkında değiller.
İstanbul Dernekler İl Müdürlüğü, İlhami Balı’nın faaliyet gösterdiği Hayır ve Ensar Derneği’yle ilgili müzekkereye FETÖ ile bağı yok diye yanıt veriyor. Özen göstermeden kopyala/yapıştır şekilde yanıt veriyorlar. Haklarında işlem yapılması gerekir.
Hücre evine girdiği tespit edilen ancak kimlikleri tespit edilemeyen ve X-Y olarak kodlanan kişilerle ilgili mahkemenin suç duyurusu üzerine katliamdan 3 yıl sonra ancak başlayan soruşturmada dördüncü kez savcı değişti. Etkili soruşturma için mahkemeye de sorumluluk düşüyor.”
Ardından söz alan Av. İlke Işık ise 20 gün sonra katliamın beşinci yılını geride bırakacağını hatırlatarak “2015 yılında Temmuz ve Kasım ayları arasında baskı ve zorla nasıl iktidarın değiştirildiğini biliyoruz. Bu nedenlerle sadece tutuklu sanıklarla yetinmemeliyiz” dedi.
Av. Işık’ın konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“Mahkeme, iddianame ile bağlı olduğunu söylese de şu an halen iddianamenin eksik bıraktığı şeylerle uğraşıyoruz. Dosyanın 9 klasörünü 5 yıl önce bir dolaba saklayan savcılar tarafından yürütülen eksik soruşturmanın sonuçlarıyla yüzleşiyoruz.
Dört yıl sonra ortaya çıkan klasörlerde katliam sorumlularından Yakup Şahin’in katliamdan 10 gün önce patlayıcı almaya çalıştığının tespit edildiğini gördük. Bu klasörler katliama giden yolun nasıl açıldığını gizlemek için saklandı.
“İçişleri Bakanı Soylu, yakalanan ve defalarca bırakılan IŞİD sorumluları için yargı görevini yapıyor diyor. Burada sanık sandalyeleri şu an sanıklar yakalanıp bırakıldığı için boş ise yargı nasıl görevini yapıyor diyebiliriz?”
Aileler defalarca sorumluluğu olan emniyet yetkililerinden şikâyetçi oldular. Bir tane sorumlu kamu görevlisi mahkeme huzurunda dinlenmemiştir. Yapılan suç duyuruları da kasıtlı olarak sonuçsuz bırakılmak isteniyor.
Takip altında olanlar engellenseydi IŞİD örgütü 2015 yılından itibaren pek çok katliamı yapamazdı. Onlara dokunmayan bir irade vardı. Geldiğimiz noktada boş sanık sandalyelerine konuşuyoruz. Bulunduğu iddia edilen sanıklarla ilgili soru sorulması talebini de mahkeme reddetti.
“Adıyaman’da haklarında ihbar bulunan, bir kere ifadesi alınan ve serbest bırakılan, kardeşi iki ay önce Suruç’ta saldırı düzenleyen Yunus Emre Alagöz, takip altında olan sınırlardan rahatça geçerek bu saldırıyı düzenleyebildi.
Eğer saldırı gerçekleşeceğine dair ihbarlar miting komitesi ile paylaşılsa bu katliam önlenebilirdi. Bu nedenle burada sadece IŞİD’çiler sanık olmamalıdır.”
Av. Işık, “Beş yıl geçse de on beş yıl geçse de adalet mücadelemiz sürecek” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Av. Gülşah Kaya söz aldı: “Katliam planlayıcılarından IŞİD’in Gaziantep sorumlusu Yunus Durmaz‘ın katliamdan sonra izlenmesine dair bilgiler Durmaz’ın kendisini patlatarak ölmesi gerekçesiyle yok edildi.”
— toplumsal hukuk (@toplumsal_hukuk) September 21, 2020
Av. Gülşah Kaya da katliamın planlayıcılarından “IŞİD’in Gaziantep Sorumlusu” Yunus Durmaz’ın katliamdan sonra izlenmesine dair bilgilerin, Durmaz’ın kendisini patlatarak ölmesi gerekçesiyle yok edildiğini söyledi.
Yunus Durmaz, 20 Mayıs 2016’da düzenlenen polis operasyonu sırasında üzerindeki patlayıcıları infilak ettirerek ölmüştü.
Av. Erkan Sabri Ünüvar ise geçtiğimiz günlerde “IŞİD’in Türkiye emiri yakalandı” haberlerine dikkat çekti ve söz konusu kişinin daha önce birkaç kez yakalanıp bırakıldığını hatırlatarak “IŞİD’in üst düzey yöneticilerinin zaman zaman takip edilip yakalanıp bırakıldığına artık çok aşinayız” dedi.
“Bu kişiler yakalandıktan sonra soruşturmaya dair hiçbir bilgi verilmiyor. Sonra İçişleri Bakanı çıkıp delil yoksa bırakılır diyor hâlbuki delil varsa da bırakılıyor” diyen devam eden Av. Ünüvar, sözlerinin devamında şunları kaydetti:
“Dosyamızın firari sanığı Ahmet Güneş’in infaz görüntüleri olmasına rağmen Gaziantep’te mahkeme tarafından bırakıldığını, Yunus Durmaz’ın hakkında yakalama kararı varken dinlendiğini ancak yakalanmadığını biliyoruz.”
Emniyet fezlekesinde IŞİD’in “Türkiye emiri” olduğu ve Suriye asıllı olduğu iddia edilen Ebu Zeynep isimli kişi hakkında hiçbir soruşturma yürütülmediğine dikkat çeken Av. Ünüvar, “Yunus Durmaz’a talimat verdiği iddia edilen kişi bu kişidir” dedi.
Av. Ünüvar’ın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aralık 2015’teki bir haberde eylem talimatının Suriye’de üst düzey yöneticilerden Ebu Zeynep tarafından verildiği iddia ediliyor. Bu hususlar dosyadaki tutanaklarda da tespit ediliyor.
Yunus Durmaz’dan elde edilen dijitallerde de bu isim geçiyor ancak bu tespite rağmen hiçbir araştırma yapılmamıştır. Mektuplarda Durmaz, Ebu Zeynep’e ‘Şeyh’ diye hitap ediyor.
Durmaz tüm belgelerde ‘şeyhten’ eylem, silah, patlayıcı, saldırgan gibi konularda izin istiyor ve tercüman aracılığıyla iletişim kuruyor ve hatta şeyhin davranışlarının da not edilmesini istiyor.
Yazışmalardan çıkan sonuç tüm üyelerin Suriye’de bir şeyhe bağlı olduğu ve bu kişinin Arap asıllı olduğu. Dosyada bu bilgiler var ancak Ebu Zeynep savcılar tarafından araştırılmadı.
Savcılık iddianamede Türkiye emirinin bir anda İlhami Balı olduğunu iddia ediyor ve Ebu Zeynep’e yer vermiyor. Neden yer vermediği dahi belli değil. İlhami Balı’nın sınır geçişlerini organize eden sınır emiri olduğu açık ama savcılıkça bu durum çarpıtılmıştır.”
Bu nedenlerle soruşturma eksik yürütülmüştür, mahkemenizce Ebu Zeynep’in kimliğinin tespit edilmesi için suç duyurusunda bulunulması zorunludur.”
Konuşmaların ardından söz alan Av. Senem Doğanoğlu kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini sundu ve mahkemeden, Suriye ve Irak’taki kamplarda olduğu bilinen sanıklarla ilgili araştırma yapılmasını isteyerek şunları kaydetti:
“Suriye devletine meşruiyet kazandırmayalım diye Interpol üzerinden ilişki kurulmak istenmiyor ama yargılamanın seyri Suriye’deki siyasi tercihlere ve değişen dinamiklere terkedilemez.
Irak devleti ile de yazışma yapılması sağlanarak kamplarda olan tüm kişilerin iadesi için nasıl bir süreç işletildiği araştırılmalı. İlhami Balı ve diğerlerinin yeri belliyken bugüne kadar nasıl getirilmedikleri incelenmeli.
Dosyamız ile bağlantılı olan pek çok dava dosyasının halen buraya getirilmesi mümkün olmadı. Firari sanıklarla ilgili bu dosyaların incelenmesi ve buradaki bazı sanık ve tanıkların dosyada tanık olarak dinlenmesi gerekiyor.”
Katılan vekillerinin konuşmaları sonrası katliam emrini Suriye’den Türkiye’ye getiren ve tefrik edilen dosyanın tek tutuklu sanığı olan Erman Ekici’nin avukatı Heyam Fidan söz aldı.
Av. Fidan, Türkiye’deki IŞİD yargılamalarında yargılanan kişilerin tamamının masum olduğunu ve sakallı olan kişilerin yargılandığını öne sürdü. Sanık avukatının “Katılan vekilleri Soylu’ya laf atıyor” sözleri üzerine salondan “Soylu’nun avukatı mısın?” diye tepki geldi.
Tepkilerin ardından Av. Fidan salonun boşaltılmasını ve duruşmanın seyircisiz görülmesini istedi. Salonda bulunanlar ise mahkemeye seyirci değil katılan olduklarını ifade etti.
Ardından sözlerine devam eden sanık avukatı Fidan, “Müvekkilim Erman Ekici Suriye’de kurulan İslami yapıdaki devleti merak ettiği için Suriye’ye gitmiş olabilir veya Türkiye destekli silahlı gruplara katılmış olabilir” dedi.
Sanık Erman Ekici’nin savunmasının ardından mahkeme duruşmaya ara kararları açıklamak üzere ara verdi.
Ebu Zeynep’in kimliğinin araştırılması için suç duyurusunda bulunulacak, bir kısım kişinin tanıklığı için ileride karar verilecek. Emniyet fezlekesine göre, bu kişinin Suriye vatandaşı ve IŞİD’in “Türkiye emiri” olduğu iddia ediliyordu.
Dosyanın tek tutuklu sanığı Erman Ekici’nin de tutukluluğunun devamına karar verildi.
Mahkeme ara kararlarını açıkladı: Ebu Zeynep’in kimliğinin araştırılması için suç duyurusunda bulunulacak, bir kısım kişinin tanıklığı için ileride karar verilecek, Erman Ekici’nin tutukluluğunun devamına karar verildi. Yeni duruşma 15 Aralık saat 10:00’da görülecek.
— toplumsal hukuk (@toplumsal_hukuk) September 21, 2020
Sendika.Org