“Son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları ve HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir”
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Giresun’da en az sekiz kişinin yaşamını yitirdiği, kayıp kişileri arama çalışmalarının da sürdüğü sel felaketine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
TMMOB Yönetim Kurulu tarafından yapılan “Yaşanan seller doğal afet değildir; çarpık kentleşme ve doğa katliamları sellere neden olmaktadır” başlıklı açıklamada, Türkiye’nin de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz havzasının, iklim değişikliğine karşı en duyarlı alanlar arasında bulunduğu belirtilerek “İklim değişikliğinin iki temel göstergesi sıcaklık ve yağıştır. Bölgesel olarak farklılıklar gösterse de küresel ölçekte artması öngörülen sıcaklıkların yanı sıra, yağışlarda da düzensizliklerin yaşanması beklenmektedir” denildi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 2000’li yıllardan itibaren afet sayılarında önemli artışlar yaşandığını vurgulayan TMMOB, “Son 24 saatte Giresun şehir merkezinde 48.2 mm yağış gerçekleşirken, yüksek rakımlı yerleşim bölgelerinde 100 mm’yi aşan yağışlar ölçülmüştür. Bölgede ölçülen en yüksek yağışlar ise Yağlıdere (136.2 mm) ve Çanakçı’da (120.6 mm) meydana gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Yerleşim merkezlerinde meydana gelen sellerin gerçek nedeninin, yere düşen yağış miktarından ziyade, düşen yağışın büyük bir bölümünün toprağa süzülememesi sonucunda yüzey akışına geçmesi olduğunu belirten TMMOB, devamla şunları kaydetti:
“Özellikle yapılaşmanın, asfalt ve beton zeminlerin çok yoğun olduğu yerleşimlerde; düştüğü noktada 3-5 cm yüksekliğe sahip olan yağışlar, asfalt ve beton zemin üzerinde yüzey akışına geçerek daha alçak noktalara veya altgeçitlere ulaştığında metrelerce yüksekliğe erişerek sel ve taşkınlara neden olmaktadır.”
TMMOB yaşanan son afetin, kentleri iklim krizine karşı daha dirençli hale getirme gerekliliğini gösterdiğini belirterek “İklim değişikliği uyum çalışmaları yapılarak yaşanan sellerin etkisi azaltılabilir, can ve mal kayıpları en az seviyeye indirilebilir” dedi.
“Son yıllarda bu acıları çok sık yaşamaya başladık. Artık ders alınması gerekmektedir” diyen TMMOB, devamında şu ifadeleri kullandı:
“Ancak, özellikle son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları ve HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.”
“Doğa katliamları devam ettikçe, yerleşim birimlerimiz rant politikalarına teslim edilerek beton ve asfalt yoğunluğu arttırıldıkça sel ve taşkınların olması kaçınılmazdır” diyen TMMOB, sel ve taşkınların önlenebilmeleri için şunları sıraladı:
- Dereler üzerinde, birbirinin peşi sıra onlarca HES kurularak, doğal akış engellenmektedir. Dereler halkındır. Yanlış su yönetimi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır.
- Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır. Dere yataklarının acilen rehabilite edilmesi, üzerindeki yapıların kaldırılması ve tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal korumaya alınması gerekmektedir.
- Kentsel alanların büyük bölümü asfalt ve betonla kaplandığı için, düşen yağış toprak tarafından emilememekte ve doğrudan akışa geçmektedir. Beton ve asfalt ekonomisi terk edilerek, insan ve çevre merkezli yerleşim politikaları hayata geçirilmelidir.
- Hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersiz kalmaktadır. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri aşırı yağışlarda yetersiz kalmaktadır. Büyükşehirler başta olmak üzere, tüm yerleşim birimlerinde ayrık sistem kanalizasyon altyapısı oluşturulması için yerel yönetimlere yeterli kaynak ayrılmalıdır.
İlgili haberler:
Sendika.Org