“Ülkenin en büyük muhalefet örgütü olan kadınlar, AKP’ye yaşam hakları için bu sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini tüm ülkeye yayılan eylemleriyle gösterdi, göstermeye devam edecek”
Saray-AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları sürerken, sözleşmenin korunması ve etkin uygulanması için Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar da mücadeleye devam ediyor. AKP’li yetkililerce hemen her gün sözleşmeyi hedef alan bir açıklama yapılırken İstanbul Sözleşmesi için mücadeleyi sürdüren kadınlara değerlendirmelerini sorduk.
“Ülkenin en büyük muhalefet örgütü olan kadınlar, AKP’ye yaşam hakları için bu sözleşmeden vazgeçmeyeceklerini tüm ülkeye yayılan eylemliliklerle gösterdi, göstermeye devam edecek” diyen Kadın Savunması’ndan Av. Pınar Çelik Arpacı, son gelişmelerle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
Erdoğan 13 Ağustos’ta yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin ismini anmasa da ‘İnsani ve insan onurunu yücelten, aileyi merkeze alan, toplum dokumuza uygun, özgü metinler çıkarmaya ziyadesiyle sahip olduğumuza inanıyorum. Tercüme metinler yerine artık kendi çerçevemizi kendimiz belirlememiz gerekiyor’ dedi, sözleşmeden rahatsızlığını dile getirdi. Bu sözler hala vazgeçmediklerini, şimdilik tepkiler yüzünden geri adım attıklarını gösteriyor. O yüzden kadınların ‘İstanbul Sözleşmesi Uygulansın’ talebi sürecek.
Erdoğan’ın “İlla bir tanımlama yapılacaksa, Türk milleti aileerkil bir millettir. Nasıl her ferdiyle milletimiz büyük bir aile ise, ayrı ayrı her Türk ailesi vatanımızın, milletimizin, devletimizin, geleceğimizin bayrağıdır” sözlerini hatırlatan Av. Arpacı, “Erdoğan kadını yok sayan veciz sözlerine bir yenisini ekledi. Erdoğan’ın göklere çıkardığı bunun için tanımlama yaptığı aile kadınlar için ne kadar güvenli? Erdoğan kadını sadece aile içinde tariflerken istatistikler ailenin kadın cinayet mahalli olduğunu gösteriyor” dedi.
Av. Arpacı, yalnızca İstanbul Sözleşmesi değil 6284 Sayılı Şiddet Önleme Yasası’nın da etkin uygulanması, nafaka ve kürtaj hakkı, çocukların istismarcılarla evlendirilmesinin önünü açacak yasal değişiklikler konusunda da “Kadınlar olarak gözümüz kulağımız açık” dedi.
Mor Dayanışma’dan Cemile Baklacı ise AKP’nin İstanbul Sözleşmesi’ni hedef almasını, “faşist rejimin kurumsallaşma hamlesi” olarak değerlendirerek şunları söyledi:
İnfaz paketi ile hızlandırılan süreç sonrası çocuk istismarı af yasa tasarısı, bekçi yasası, baroların denetim altına alınması, sosyal medya kısıtlaması, Ayasofya açılımı ve İstanbul sözleşmesine dönük saldırılar… Tüm bu yapılan yapılmaya çalışılan adımlar iktidarın faşist rejiminin kurumsallaşma hamleleri olarak görmek gerekiyor. İnşa edilmek istenen Erdoğanist İslam rejimine uygun toplumsal yapı aile üzerinde şekillendirilmek isteniyor.
Erdoğan’ın “aile” vurgusunun bu niyetin açık ifadesi olduğunu kaydeden Baklacı, “Kurguladıkları aile, kadının içinde hapsolduğu, şer’i hukuka uygun davranan, yaratılan yoksulluk içinde sermayenin daha kolay ve ucuz şekilde kadının emeğine ulaşabileceği ve yönetebileceği, biat eden bir aile. Buna ihtiyaçları var” dedi ve şöyle devam etti:
Ancak istedikleri gibi çürümüş, şiddetle beslenen böyle bir aileyi kadınlar istemiyor. İstemediklerini Türkiye’nin dört bir yanından gösterdi, göstermeye devam ediyor. Kadın hareketinin, feminist hareketin yükselen öfkesi karşısında İstanbul Sözleşmesi’nden direkt çekilemediler.
Baklacı, AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılarına devam edeceğini, ancak kadınların da mücadeleden vazgeçmeyeceğinin altını çizdi.
Ankara Kadın Platformu üyesi Sena Bademli ise Erdoğan’ın ortaya attığı “aileerkil” sözcüğüyle ilgili “Bu tür söylemler kadınların hayatını aile içine hapsederek devletin tahayyülündeki aile kurumunu güçlendirip istedikleri toplum inşasını kurabilmeleri içindir” değerlendirmesinde bulundu. Bademli sözlerine şöyle devam etti:
Geçtiğimiz günlerde Ankara Kadın Platformu olarak Kolej’de yapmak istediğimiz yaşam zincirine polis saldırısı ile karşılaştık ve erkeklik kurumu olarak karşımıza çıkan polis barikatına karşı kadınlar olarak yaşam barikatını kurduk. Tüm bu engellemelere karşı toplumsal cinsiyet eşitliği esas alınana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.
Sendika.Org (Merve Sabcıoğlu)