TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri süren “çoklu baro” düzenlemesini de içeren kanun teklinin ilk iki maddesi kabul edildi. HDP İstanbul Milletvekili Av. Oya Ersoy, ilk gün görüşmelerine ilişkin “Bu yasa tasarısı barolardan kaçırıldı, hukukçulardan kaçırıldı. Ve yasanın özü, dün konuşmasını yaparken Ahmet Şık’a yönelik tavırda da görüldüğü gibi, en küçük bir muhalefete tahammülsüzlük şeklinde” değerlendirmesinde bulundu
AKP ve MHP’nin “çoklu baro” düzenlemesini de içeren kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmeleri dün (8 Temmuz) başladı.
HDP’li vekillerin protestosuyla başlayan görüşmeler, muhalefetin söz konusu teklif için “Anayasa’ya aykırılık” tartışması açılmasını talebinin reddiyle devam etti. Teklif üzerine söz alan muhalefet partileri eleştiri ve itirazlarını dile getirirken görüşmelere düşük katılım sağlayan iktidar vekilleri, maddelerin oylanması sırasında Genel Kurul’daydı.
İlk gün görüşmelerinde teklifin ilk iki maddesi kabul edildi. Buna göre, aynı ilde birden fazla baronun bulunması halinde baroya yazılma talebi herhangi bir baroya yapılabilecek. Aynı ilde birden fazla baro varsa avukatlık stajının ikinci 6 aylık kısmı, staj yapılan baroya kayıtlı bir avukatın yanında gerçekleştirilebilecek.
MECLİS’TE “ÇOKLU BARO” TEKLİFİ GÖRÜŞMELERİ HDP’NİN PROTESTOSUYLA BAŞLADI
Görüşmelerin ilk gününü Sendika.Org’a değerlendiren HDP İstanbul Milletvekili Av. Oya Ersoy, “Tasarı, Saray’da hazırlandı. Gerek komisyon aşamasında gerek Genel Kurul’a geldiğinde ise müzakere diye bir şey yok. Bu yasa tasarısı barolardan kaçırıldı, hukukçulardan kaçırıldı. Ve yasanın özü, dün konuşmasını yaparken Ahmet Şık’a yönelik tavırda da görüldüğü gibi, en küçük bir muhalefete tahammülsüzlük şeklinde” dedi.
“Rejim eleştirisi yapılan her konuşmanın ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ olduğunu iddia etmek, rejimin bundan sonraki yönelimi açısından kritiktir” diyen Ersoy, dün Ahmet Şık’a bu doğrultuda Meclis’ten çıkarma cezası verilmek istendiğini ancak yoğun itirazları üzerine buna cesaret edilemeyip uyarma cezasıyla geçiştirdiklerini kaydetti.
“Yıllardır iktidar yargının iki ayağını ele geçirdi, talimatlı bir yargı yarattı, bir tek savunma kaldı ve bu yasa açıkça savunmayı ortadan kaldıran bir yasa teklifidir” diyen Ersoy, iktidar milletvekillerinin acelesinin olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Komisyon boyunca beş gün, hatta altıncı güne evrildi, sabahlara kadar süren komisyon çalışmalarında ne AKP ne MHP milletvekillerinde konuşan olmadı. Tartışmaya bile girmedi, çünkü müzakere gibi bir amaçları yok. Baro başkanları, hukuk alanında çalışan bilim insanları ve başta hukukçular olmak üzere muhalefet milletvekilleri ayrıntılı bir şekilde bu yasa tasarısına neden karşı çıkılması gerektiğini anlatırken iktidar temsilcileri virgül bile değiştirmeden komisyondan geçirdi. Ve dün itibariyle tasarı, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeye başlandı. Dün önce yasanın bütünü üzerine görüşmeler oldu. AKP sıraları ise tamamen boştu. Yani yasanın bütünü üzerine görüşmelerde, muhalefetin grup başkanvekillerinin konuşmaları sırasında salonda bile değillerdi. Altı kişi vardı salonda en son. Maddeler üzerine görüşmeye geçildiğinde, oylama yapılacağı sırada geldiler.”
Oya Ersoy, AKP-MHP’nin asıl derdinin baroları ele geçirmek olmadığını belirterek “Dert şu: Anayasa’da barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak tanımlanıyor ve bu teklifle beraber baroların, özellikle çoklu baroyla birlikte bu niteliği elinden alınıyor. Yani aslında Anayasa’nın arkasından dolanıyor çünkü iktidarın Anayasa’yı değiştirme çoğunluğu yok ve bir muvazaayla bunun altı boşaltılmak isteniyor ve Meclis de maalesef buna resmen alet ediliyor. Dün de dedim, ‘Çıkarın bir Cumhurbaşkanı KHK’si, buyurun, böyle yapın, Meclisi buna alet etmeyin’ diye” ifadelerini kullandı.
Ersoy, AKP’nin teklife ilişkin “eşitlik” iddiasına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
“Eğer çoklu baroysa, 2 binin üstünde savcı bir araya geldiğinde ayrı bir cumhuriyet savcılığı kuracak mı? Bu mudur eşitlik? Birincisi, savunmayı gerçekten ortadan kaldıran bir yasa teklifidir bu. İkincisi, savunmayı salt ticari bir iş hâline getiren bir tekliftir. Yargı iktidarınızın elinde ve emrinde kaba bir zor aygıt hâline getirilmek isteniyor ve halk da davasını kazanmak için yandaş avukat arasın isteniyor, yapılmak istenen budur.”
AKP’nin bir konuda haklı olduğunu kaydeden Ersoy, “‘Uluslararası literatürde bu tür örnekler yok’ diyorduk. Öğrendim ki varmış, 2001 yılında İran’da bu konuda benzer bir düzenleme yapılmış ve sizin de takip ettiğiniz şey bu” ifadelerini kullandı.
Yaşananların “savunmayı yandaş hâline getirme çabası” olduğunu kaydeden Ersoy, teklifin henüz komisyon aşamasındayken ‘Ankara Hak ve Adalet Barosu” isminin patentinin alındığına dikkat çekti:
“Bir aklı evvel Patent Enstitüsü’ne başvurmuş, 4 Temmuz’da bu ismi almış. Türü de ‘ticari hizmet’ olarak geçiyor. Bir kere hukuk alınır satılır bir mal değildir ve savunma da ticari bir hizmet değildir. Yargının görevi; halkın, doğanın, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaktır. Bu yapılan değişiklikle savunmayı tamamen yargının dışına çıkarmak istiyorlar.”
Komisyon tartışmalarında HDP İstanbul Milletvekili Av. Züleyha Gülüm’ün çocuğa yönelik cinsel istismar davalarının birinden örnek verdiğini ve AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın “Bu, siyasi partilerüstü bir durumdur ve bize söyleyin, ilgilileriyle görüşelim” dediğini aktaran Ersoy, sözlerni şöyle sürdürdü:
“İlgilileriyle bizler de görüşebiliyor muyuz? Eğer bir hukuk sisteminde hakka, adalete ulaşmak ancak ilgilileriyle birtakım partilerin görüşmesiyle oluyorsa bunun adı ‘hukuk sistemi’ değildir; doğal olarak, bu yasa teklifi hukuku dinamitleyen, hukuk sistemini tamamen dinamitleyen bir tekliftir. İktidarın inadının nedeni açık: Yarattıkları hukuksuzluk düzeninin karşısında halkı savunmasız bırakmak için, savunmayı etkisizleştirmek ve güçsüzleştirmek, yargıyı tamamen Saray rejiminin denetimi altına almak için bu teklifi çıkarmak istiyorlar.”
Sendika.Org