Türkiye’nin ikinci nükleer santral projesi için nihai ÇED süreci başlatıldı. Sinop’ta santralin yakın çevresi üzerindeki etkisi değerlendirmeye açılan projenin ne geçerli bir anlaşması var, ne de reaktörlerin inşaatı için görevlendirilen bir şirketi!
Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) özünde projelerin çevre üzerindeki etkilerinin tespit edilerek tedbirlerin alınmasını amaçlar. Planlama aşamasından başlayarak inşaat, işletme ve faaliyetin sona erdirilmesi dahil tüm süreçler kapsam dahilindedir. Ne var ki son beş yıldır teoride sistematik değişikliklere uğratılan, pratikte politik karar mekanizmalarının kontrolüne giren ÇED raporları artık formalite icabı hazırlanıyor. Raporlarda yer alan subjektif yorum ve genelleme içeren ifadeler dahi başvuru şirketinin onaylanmama gibi bir kaygı duymadığının en önemli göstergesi. Nitekim gerek halkın katılımının gerekse takibinin hak olduğu süreçlerde sivil toplumun itirazları dikkate alınmadığı gibi üç bin sayfaya varan nihai ÇED raporları 10 gün içinde siyasi yetkililerin eliyle onaylanıveriyor.
Yukarıda resmini çizdiğim süreçler Akkuyu Nükleer Güç Santrali‘nde (NGS) deneyimlendiği gibi Sinop‘ta kurulmak istenen nükleer santral projesinde de yaşanıyor. Ancak santral alanının yakın çevresi üzerindeki etkisinin değerlendirmeye açıldığı bu projenin ne geçerli bir anlaşması var, ne de reaktörlerin inşaatı için görevlendirilen bir şirketi! Hatırlayacağınız gibi, iki yıl önce ÇED başvuru dosyasını sunduktan sonra Sinop nükleer santral projesini gerçekleştirmeyi taahhüt eden Japonya, 2018 yılının başında Milletlerarası Anlaşma‘dan (Hükümetlerarası Anlaşma) çekilmiş, reaktörlerin yapımı için görevlendirilen Mitsubishi-Areva konsorsiyumu da sonlandırılmıştı. Lakin bu gelişme ÇED hazırlık dosyasının nihai ÇED başvurusuna dönüşmesine engel olmadı. Üstelik ÇED yönetmeliğine göre aynı yıl şubat ayında halkın katılımı önlenerek halkın katılımı toplantısı yapıldı ve bir sene sonra Sinop’tan sivil toplum örgütlerinin toplantıya katılması önlenmesine rağmen İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı Ankara‘da gerçekleştirilmiş sayıldı.
Japonya Hükümeti ile Milletlerarası Anlaşma’nın son bulmasının Sinop’ta bir nükleer santral projesinden vazgeçildiği anlamına gelmediğinin altını daha önce defalarca çizmiştik. Nitekim Japonya’nın çekildiği projenin hayata geçirilmesi için 30 Mart 2020 tarihinde nihai ÇED başvurusunu yapan merci, Mitsubishi devredeyken %49 hisseye sahip olacağı belirtilen EUAS International ICC Merkezi Sinop Nükleer Güç Santrali(NGS) Jersey Adaları Türkiye Merkez Şubesi adına Assystem ENVY Enerji ve Çevre Yatırımları A.Ş. oldu . Nihai ÇED raporunun en ilginç tarafı ise ortada teknoloji sahibi yatırımcı şirket yokken projenin çevre üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi için Flamanville 3 tipi reaktörün“referans reaktör” ilan edilmiş olması. Yani ÇED hazırlık dosyası sunulduğu zaman projenin %100 sahibi durumundaki Japonya’nın denenmemiş Atmea 1 tipi reaktörüne niyet edilmişken Fransa‘daki nükleer endüstrinin dünyayı donatmak istediği üçüncü nesil basınçlı su reaktörüne (EPR-European Pressurized Reactor)’ kısmet denilmiş görünüyor.
EPR, Fransa’da EDF’in Flamanville Nükleer Santrali‘ndeki önceki basınçlı su reaktörlerinin yanına 2008’den beri katmak isteyip inşaatı 12 yıldır bir türlü tamamlanamadığı için işletmeye alınması en son 2024’e ötelenmiş olan Areva, yeni adıyla Framatom şirketinin “yeni tip” üretimi. EPR reaktörüyle ilgili skandalı sizlere “Areva’nın üretim süreçlerinde 400 uygunsuzluğun tespit edildiği” haberimizle aktarmıştık. Bununla birlikte ÇED raporunda “referans reaktör” olarak karşımıza çıkan Flamanville 3’e kurulan EPR reaktörünün 2012 yılında operasyona alınacağı umularak 3,6 milyar dolar öngörülen maliyetinin bugün 13 milyar dolar ‘a ulaştığını da belirtelim.
Flamanville 3 ile bazı farkları olsa da yine EPR yatırımlarından bir diğeri de Finlandiya‘da 2005’ten beri inşaat halinde olan ve en son 2021’de tamamlanacağı taahhüt edilerek maliyetlerini üçe katlamış olan Olkiluoto 3 reaktörü. Benzer şekilde Çin’de Taishan 1 ile 2’de; Birleşik Krallık‘ta Sizewell C ile Hinkley Point C’de, Hindistan’da ve Afrika‘da sayısı 12’ye varan EPR reaktörlerini görüyoruz. Türkiye’nin Sinop’ta nükleer santral projesinde ısrar etmesiyle önceden TAEK, 2018 yılının Temmuz ayında 702 No’lu KHK ile kurulan Nükleer Düzenleme Kurumu (NDK) kadrosuna geçen temsilcilerin küresel politika arenasında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile aynı yıl Eylül ayında imzaladığı beş yıllık anlaşma da daha bir anlamlı hale geliyor.
Yukarıda bahsi geçen projelerin bir ortak noktası reaktörlerin EPR olması ise diğer bir ortak noktası da bu projelerin planlanan yatırım sürelerinin dışına taşarak öngörülen maliyetlerini neredeyse üçe katlaması. Dolayısıyla Sinop NGS için, bu nihai ÇED raporunda yazıldığı gibi 2021’de kazı çalışmalarına başlanarak 2031’de faaliyete geçmesi gerçeklerden uzak. Kaldı ki, tek bir reaktör için bu gecikmeler yaşanırken Sinop’ta dört reaktörün kurulması gecikmelerin maliyet anlamına geldiği gerçeğiyle yurttaşların sırtına yeni bir ekonomik külfet binmesi demek. Şüphesiz bir nükleer santralin kurulmasıyla oluşan ekolojik ve toplumsal zararlar rakamsal olarak hesaplanıp ekonomik maliyetlere eklenebilseydi hiç bir yatırımcı şirket böylesi bir doğa tahribatında bulunmaya cüret edemezdi. Ne var ki maddi maliyetlerin yurttaşların elektrik faturasına yansıtılması projeleri şirketler için karlı hale bile getirebiliyor. Bu nedenle Akkuyu’da, Sinop’ta nükleer santraller için ayrılan alanda bu tesisler daha kurulma aşamasındayken yapılan çevre katliamı da devletin ve şirketlerin gözünde bir kayıp değil.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.