HDP’nin “Demokrasi Yürüyüşü” polis ablukası ve saldırılarla başladı. Edirne’ye hareket etmek üzere Silivri’de toplanan HDP’lilere yönelik polis saldırısında çok sayıda kişi gözaltına alınırken, Hakkari’de ablukaya rağmen yapılan açıklamayla yürüyüşün startı verildi
HDP’nin Edirne ve Hakkari’den olmak üzere iki koldan Ankara’ya doğru “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” başladı. Yürüyüş öncesi HDP Edirne İl Örgütü binası ve Hakkari’de birçok nokta ablukaya alındı. Ayrıca Edirne ve Hakkari’nin yanı sıra Tekirdağ, Van ve Kocaeli valilikleri kentin girişlere sınırlama getirip, yine bu kentlerin genelinde yapılacak her türlü eylem ve etkinliğe yasak getirdiğini duyurmuştu.
Aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Halkların Demokratik Kongresi Eş sözcüsü (HDK) İdil Uğurlu, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş’ın da bulunduğu heyet Edirne, Mithat Sancar ise Hakkari kolunde yer alıyor. Yürüyüş için Edirne’ye hareket etmek üzere Silivri’de toplanan HDP’lilere yönelik polis saldırısında çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Edirne’de cezaevine ziyarete giden HDP heyetinin, cezaevi önünde açıklama yapması jandarma tarafından engellendi. Daha sonrasında ise HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, milletvekilleriyle birlikte cezaevi yakınlarında bulunan bir alanda açıklamada bulundu.
Heyet adına eş genel başkan Buldan açıklama yaptı. Açıklamanın ardından ise sembolik bir yürüyüş gerçekleştirildi ve Ankara’ya yola çıkıldı.
Buldan, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
Van’da, Diyarbakır’da Türkiye’nin birçok kentinde illere giriş ve çıkışlar yasaklandı. Meşru olmayan, yasal olmayan halkların insanların kentlere girişleri anti demokratik bir şekilde yasaklandı. Edirne’de de il örgütümüzün binası abluka altına alındı ve Edirne halkıyla bizim buluşmamız engellendi.
Bu sadece buraya özgü değil. Bu yürüyüş başladığı günden beri ve bitene kadar da devam edecek gibi gözüken ancak bizi asla yıldırmayacak olan bu yasaklar, bu engellemeler, bizim barışa, demokrasiye, adalete, hukuka, özgürlüklere asla taviz vermeden bu mücadeleyi yürütmemize engel olamayacaktır.
Türkiye’nin en büyük sorunu, bu ülkeyi yöneten AKP hükümetinin Kürtlere, Alevilere, kadınlara, Ermenilere ve Türkiye’deki muhalif kesimlere olan; baskısıdır, şiddetidir, inkarıdır. Evet, bugün bu ülkeyi yönetenler Kürtlerin mezar taşlarını tahrip edip kırarak Kürt halkından intikam almaya çalışıyorlar.
Bugün bu ülkeyi yönetenler Alevilerin cemevlerine saldırarak, ibadethanelerini kırarak, yakarak, yıkarak onlara haksızlık ve hukuksuzluk yapıyorlar. Bu ülkeyi yönetenler kiliseleri tahrip ederek Ermeni halkından intikam almaya çalışıyor. Bu ülkeyi yönetenler kadınların tacize, tecavüze, şiddete uğramasına sessizce göz yumuyor ve bunun önlemini almıyor.
Bugün sorun Kürt halkının, Alevilerin, Ermenilerin, Süryanilerin, kadınların, gençlerin, çocukların sorunudur bu ülkede. Ama en büyük sorun AKP hükümetidir. AKP hükümetinin yasaklayan ve müdahale eden, inkarcı tarzı ve bu ülkeyi yönetme tarzıdır.
Biz bugün darbeye karşı demokrasi mücadelesini yürütürken, bu yürüyüşü düzenlerken sadece HDP’nin ya da sadece Kürtlerin değil bugün Türkiye’de yaşayan 82 milyon insanın kardeşçe barış içerisinde ama özgürce, barış içinde yaşayabileceği bir geleceği vaat ederek yola çıktık.
Polis saldırısı sonrasında Silivri’de açıklama yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bu yürüyüş darbeye karşı bir demokrasi yürüyüşüdür. Dolayısıyla bu yürüyüşün önüne çekmek istediğiniz setler, kurmak istediğiniz barikatlar asla bizi kararlı yürüyüşümüzden geri adım attıramayacaktır. Biz bu kadar değiliz, biz milyonlarız” ifadelerini kullandı.
Yürüyüş öncesi Hakkari ise polis ablukası altına alındı. Resmi kurum ve kuruluş binalarının önünde özel harekat polisleri ve keskin nişancıların bekletilmesi dikkat çekti. Ayrıca kentin farklı noktalarında zırhlı araçlar ve polisler konumlandırıldı.
Tüm bunlara rağmen yürüyüşün startı yapılan açıklamayla verildi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar yaptığı konuşmada “Bu yürüyüşümüz adalet içindir. Yargıyı muhalefeti tasfiye etmek için kullanan iktidar, adaleti yelteniyor. Bir toplumu çürütebilecek, siyaseten, ahlaken çürütebilecek en önemli şey adaleti yok etmektir. Biz adalet için buradayız. Haksız ve hukuksuz yere milletvekillikleri düşürülen Leyla Güven için, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu için yürüyoruz. Haksız hukuksuz yere rehin olarak tutulan önceki dönem Eş Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Abdullah Zeydan, Gültan Kışanak, hapiste tutulan bütün gazeteciler için, aydınlar için yürüyoruz. Osman Kavala için yürüyoruz. Hapiste haksız yere tutulan basın emekçileri için yürüyoruz” ifadelerini kullandı.
Sancar, konuşmasının devamında ise şu ifadelere yer verdi:
Darbe nedir? Darbecilik nedir? Darbecilik halkın iradesini gasp etmektir. Halkı zulüm altında tutmaktır darbecilik. Darbe sadece tankla topla yapılmaz. Darbe yargıyı kullanarak, iktidarın imkanlarını kullanarak da yapılır. Her darbecinin ilk işi halkın iradesini gasp etmektir. 12 Eylül’de generaller de bunu yaptılar, 27 Mayıs’taki askerler de bunu yaptılar. Şİmdi bu iktidar da aynı yöntemleri kullanıyor. Bunun da adı siyasi darbedir. Darbecilerin en çok korktuğu şey özgürlüktür. ��nce halkın iradesini gasp ederler, hemen onunla birlikte özgürlükleri gasp ederler.
Bizim yürüme hakkımız mevcut anayasadan kaynaklanıyor. Halkımızın sağlığı bizim için çok değerlidir. Tabi ki sağlık şartlarını biz bu iktidardan önce ve çok daha iyi düşünürüz. Eğer gerçekten pandemi bu iktidar için önemli olsaydı, en baştan halkın sağlığını koruyacak düzenlemeleri düşünürdü.
Şimdi bizim demokratik haklarımızı kullanmamız söz konusu olduğunda pandemiyi bahane ediyorlar. Eğer anayasanın tanıdığı hakkı uygulatmıyorsa bir iktidar, bu da darbeci bir anlayıştır. Hukuk tanımamak darbeciliktir, anayasayı tanımamak darbeciliktir. HDP, demokratik siyasette her şart altında var olmayı kafasına koymuştur, ruhuna yerleştirmiştir.
Bir toplumu çürütebilecek en ��nemli şey adaleti yok etmektir. İşte biz adalet için yürüyoruz. Haksız hukuksuz bir şekilde milletvekillikleri düşürülen, Musa Farisoğulları için, Leyla Güven için Eniz Berberoğlu için yürüyoruz.
Haksız, hukuksuz yere rehin olarak tutulan önceki Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ için yürüyoruz, Selahattin Demirtaş için yürüyoruz, sizin çocuğunuz Abdullah Zeydan için yürüyoruz. Gültan Kışanak için yürüyoruz, hapiste tutulan bütün gazeteciler, bütün aydınlar için yürüyoruz, Osman Kavala için yürüyoruz. Biz bu ülkenin tümüne adalet getirmek için yürüyoruz. Biz bir de Kürt sorununun demokratik çözümü için yürüyoruz.
HDP Van İl Örgütü binası da polis tarafından ablukaya alındı. Polis, Parti Meclis üyeleri ve yöneticiler dahil kimsenin binaya girmesine izin vermiyor. İl binasının bulunduğu sokağın giriş ve çıkışlarını bariyerlerle kapatan polis, gelen herkesi bölgeden uzaklaştırıyor.
Yürüyüşün Hakkari kolu Van’a ulaştı. Van AVM civarında araçlarından inen HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve beraberindeki HDP’lilere polis saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alınırken, milletvekilleri ve partililer de darp edildi.
Sendika.Org, Mezopotamya Ajansı