Ankara Barosu, adliyelerin açılmasıyla yaşanan ciddi sağlık tehdidine ve Avukatlık Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliğe karşı Ankara Adliyesi önünde açıklama yaptı. Açıklamayı yapan Ankara Barosu Başkanı Av. Erinç Sağkan, “Bizler, yaklaşık üç aydır hukukun, insan onurunun, sosyal devletin ve yaşam hakkının kıymetini iliklerimize kadar hissettik” dedi
Koronavirüs önlemleri çerçevesinde ara verilen adliyelerdeki çalışmanın başlamasıyla özellikle Çağlayan Adliyesi’nde yaşanan kalabalık görüntüleri endişe yaratmış, barolar da bu duruma tepki göstermişti. Ankara Barosu da Ankara Adliyesi önünde bu duruma ve Avukatlık Kanunu’nda yapılması planlanan değişikliğe dair görüşlerini aktardığı bir basın açıklaması yaptı.
Ankara Barosu yönetim kurulu üyelerinin ve baroya kayıtlı avukatların katıldığı açıklamada konuşan Ankara Barosu Başkanı Av. Erinç Sağkan, pandemi sürecinde yürütülen politikalarla avukatlık mesleğinin ekonomik kaosa sürüklendiğini ifade etti ve “İyice artan sorunlarına çözüm beklerken, baroları bölme, parçalama ve sindirme projesi, uzun yıllardır düzenli aralıklarla olduğu gibi yine raftan çıkarılmış ve bir tehdit olarak tekrar sunulmuştur” dedi.
Baroların seçim sisteminin değiştirilmesinin avukatları yalnızlaştıracağını ve her bireyin savunmasız bırakılacağını söyleyen Av. Sağkan, “Adaletin sağlanması için inşa edilen binalar, içinde bağımsız barolar ve avukatlar olmadığı zaman bir infazhaneden farksızdır” dedi.
Baroların görev ve sorumlulukları ile toplumsal yaşamdaki önemine dikkat çeken Sağkan şöyle konuştu:
“Barolar vatandaşın hakkını savunurken can güvenliği bulunmayan, şiddete uğrayan avukatların; karakolda, adliyelerde yaşamın her alanında verdikleri hak mücadelesinde yanıbaşlarında olan meslek örgütleridir. Barolar, istismara uğrayan, şiddet gören, iltica teknelerinde hayatını kaybeden çocukların sesidir. Barolar; artık sürece yaygın bir katliama dönmüş kadın cinayetlerinde tüm duruşma salonlarındadır. Barolar; bir avukat tutmaya ekonomik gücü yetmeyen her bireyin bir telefon uzağındadır. Barolar; Kazdağları’nın, Salda’nın, Cerattepe’nin ve yok edilmeye çalışılan tüm ormanların kök saldıkları topraklardır. Barolar, yetkisi olduğu halde üzülmekten başka bir şey yapmayanlara karşı hayvanların haklarını inadına o adalet saraylarında haykırandır. Barolar, hukuk devletinin ve hak arama özgürlüğünün yılmaz savunucuları; hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında vatandaşın yanında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapmış tarihi kurumlardır.”
Av. Sağkan, “Meslek yeminimiz ve bu ülkenin çocuklarına olan borcumuz nedeniyle teslim olmayacağız. Halkımıza ses olmak için mücadeleyi sürdürecek, hukuktan başka kimsesi olmayan herkes adına hiç yılmadan umudu savunmaya devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.
Sendika.Org/Ankara