“Bugün ‘demokrasi adası’ olarak adlandırılan Yassıada doğa koruma hukuku, demokrasi ve binlerce yıllık arkeolojik değerleri hiçe sayılarak denizin ortasında yükselen betondan bir ‘demokrasi adası’ haline getirildi”
Adalar Savunması, 27 Mayıs Darbesi’nin ardından Demokrat Partililerin yargılandığı Yassıada’nın “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” adıyla açılmasına ilişkin açıklama yaptı.
“Demokrasi ve Özgürlükler Adası”nın büyük bir doğa, hukuk ve demokrasi katliamı anıtı olarak Marmara Denizi’nde yükseldiğini belirten Adalar Savunması, devamla şunları kaydetti:
“Bugün ‘demokrasi adası’ olarak adlandırılan Yassıada doğa koruma hukuku, demokrasi ve binlerce yıllık arkeolojik değerleri hiçe sayılarak denizin ortasında yükselen betondan bir “demokrasi adası” haline getirildi. ‘Menderesler‘in anısına saygı duruşu’ olduğu iddiasıyla törenlere konu olan Yassıadamız yapay çimlerle, beton saksılar içine hapsedilen ağaçlarla ‘yeşillendirilerek’, doğal, arkeolojik ve kültürel tüm nitelikleri yok edilerek bir beton adası haline getirildi.”
Yassıada’nın “doğal yaşamın silindiği ölü bir beton adası”na dönüştürüldüğünü belirten Adalar Savunması, televizyonlarda gösterilen reklamlara ve dört bir yandan yapılan yayınlara tepki göstererek adadaki dönüşümü şöyle açıkladı:
“- İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin kentsel mirası bakımından büyük önem taşıyan Yassıada’da Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin bütün arkeolojik ve tarihi kalıntıları üzerinde vinçler ve dozerler gezdirildi, manastır, zindan, liman ve sarnıç yapıları, Osmanlı döneminden kalma şato ve ek yapıları yasa ve hukuk tanınmadan yıkıldı, Menderes’lerin yargılandığı spor salonları, odalar ‘restorasyon amacıyla’ yıkıldı, ‘sergilenmek üzere’ yenileri yapıldı.
– Yassıada’nın topografyası ve yüzölçümü değiştirildi, doğal yaşamı, bitki örtüsü, ada-kıyı fauna ve florası dolgularla, dinamitlerle yerle bir edildi. Kuş göçleri, balık, kuş, mercan üreme alanları açısından büyük önem taşıyan Yassıada, Marmara Denizi’nin ortasında üzerinden doğal yaşamın silindiği ölü bir beton adasına dönüştürüldü.
– 2013 yılında bir torba yasaya eklenen tek bir madde ile tüm ulusal ve uluslararası koruma yasalarından ayrılarak dönemin hükümeti ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından MESA İnşaat’a havale edilen inşaat süreci boyunca yaptığımız tüm çağrılar ve eylemler göz ardı edildi. Adalılar tarafından açılan davalar yanıtsız kaldı. Dünyada eşi benzeri görülmemiş büyük bir hukuk, doğa ve tarih katliamı Adalar halkının, meslek odalarının, yerel kurumların tüm itirazlarına rağmen bugün son aşamasına geldi.
– 6 Mayıs 2015 tarihinde TOBB’a bağlı şirketlere ve MESA İnşaat’a ruhsat verilmesiyle birlikte Yassıada’ya vurulan ilk kepçeden bu yana geçen 5 yıllık sürede milyonlarca canlı yok oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve inşaat sürecini yürüten şirketler mahkeme kararlarını ve bilirkişi raporlarını etkisiz kılmak için sürekli plan değişiklikleri ve proje yenilemeleri yaptı, yürütmeyi durdurma kararları veren mahkeme heyetleri görevden alındı.”
Marmara’nın göbeğindeki bir bölgenin siyasal simge ve “tarihi miras” olması amacıyla konaklama ve turizm tesisleriyle donatıldığını belirten Adalar Savunması, “Yassıada 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, sergi salonları, göstermelik konferans salonları ve otoparklar, yapay müze ve sergi salonlarıyla doldurulan bir beton adası haline geldi” dedi.
Adalar Savunması, demokrasi tarihinden bir lekeyi silmek adına İstanbul’a ve Adalar’a daha büyük bir kara leke bırakıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu lekenin bütün Adalıların yüreğinde, tüm doğa savunucularının kalbinde hiç unutulmayacak derin bir yara daha açtığının bilincindeyiz. Bu lekenin Kanal İstanbul’dan, Kirazlıyayla’ya, Kuzey Ormanları’ndan Kamilet Vadisi’ne, Validebağ Korusu’ndan Kazdağları’na ve Sivriada’ya yayılmaması için mücadele etmeye devam edeceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.”
Sendika.Org