“Normalleşme planı” adı altına COVID-19 salgınına karşı alınan önlemler gevşetilmeye başlandı. Erdoğan’ın duyurduğuna göre AVM’ler 11 Mayıs’ta açılacak. Mühendisler, AVM’lerin havalandırma sistemlerinin yeterliliğinin ne düzeyde olduğuna, bu mekanların virüsün yayılımında nasıl bir rol oynayabileceğine dair bir araştırma yaptı
Erdoğan “normalleşme planı” adı altında alışveriş merkezlerinin (AVM) 11 Mayıs tarihinde açılacağını duyurdu. İnsanların yoğun bir şekilde gittiği mekanlar olan AVM’lerin açılacağı kararı COVID-19 salgınının sürdüğü bu günlerde tepki çekti. İnsanların toplu olarak bir araya geldiği birçok etkinlik ve mekan yasaklanmış ve sınırlandırılmışken Erdoğan’ın sermayenin çevrimi açısından verdiği bu kararı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bile savunamadı.
Yasakların 11 Mayıs’ta hafifletileceği açıklamasının ardından İstanbul Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi’ndeki kalabalığın fotoğrafını paylaşıp altına “İstiklal Caddesi, iyi bir görüntü vermedi. Bir kareye bu kadar insan girmesi için çok erken, evde kalmaya çalışalım” sözlerini not düşen Bakan Koca sıra AVM’lere geldiğinde de sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştı.
Toplum sağlığı konusunda birinci dereceden sorumlu olduğunu unutan Sağlık Bakanı Koca, AVM’lerin kapatılmasının iktidarın bir kararı olmadığını ifade etti ve açılmasında da “sorumluluğun” AVM yönetimlerine ait olduğunu vurguladı.
Bilim Kurulunun, Bakanlığımızın veya Hükümetimizin AVM’lerin kapatılmasıyla ilgili bir kararı olmamıştı. Faaliyetlerine ara vermişlerdi. Açılan; giyimevi, dükkân vb.dir. Restoranlar, kafelerse açılmıyor. Böyle bir karar yok. pic.twitter.com/bprOtijnyE
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) May 6, 2020
AVM’lerin açılmasının altında yatan sebep tamamen ekonomik. Ancak bu mekanların toplum sağlığını tehdit eden mekanlar olduğu da bir gerçek. Politeknik’ten mühendisler COVID-19 salgını günlerinde AVM’lerin neden açılmaması gerektiğini bilimsel verilerle destekleyerek anlattı. Mühendisler AVM’ler açıldığı takdirde bu mekanların kullanılmaması konusunda uyarıda bulundu.
Standartlar baz alınarak incelendiğinde AVM’lerin yüzde 90’ının hava hijyeni açısından standartları sağlamadığını ifade eden mühendislerin çalışmasında şu ifadeler yer aldı:
Herhangi bir AVM‘ye girdiğinizde yiyecek, yemek, giysi ve mobilya kokularını alıyorsanız iç ortama koku bakterileri, kimyasal gazlar vs. sebebiyle orada yeterli havalandırma yok anlamına gelir. Birçok AVM’de havalandırma klasik olarak iç hava çevrimine %10~25 arasında temiz hava karışımı yaparak filtrelerden geçirilip içeriye basılıyor. Bu filtrelemenin (Standart olarak EU4 / 7) seviyeleri nedeniyle virüsleri tutması/yok etmesi mümkün değil.
Politeknik’ten mühendislerin “bu halk sağlığı açısından ne anlama geliyor?”, “AVM’lerin havalandırma sistemleri halk sağlığını nasıl tehdit ediyor?”, “Çalışanları açısından sağlıklı mı?”, “İç hava kalitesi standartları sağlıyor mu?” gibi sorulara yanıt verdiği çalışması şunları içeriyor:
- İç hava kalitesinde CO2 oranı önemli bir parametredir. İnsanların yaşam alanlarındaki CO2 seviyesi 650ppm geçmemelidir.
- Dış ortamlarda doğal sirkülasyon vardır. AVM havalandırma sistemlerinde ise cebri (yapılandırılmış) sirkülasyon var. Bu nedenle ortam içindeki hava hareketlidir. Bu hava genellikle üst seviyeden girer ve dolaşarak yine üst seviyeden çıkar. Bu durumda ortamdaki hava aracılığı ile taşınan her şey içerideki tüm insanların ve ürünlerin üzerinden geçmeye zorlanır. Hava sağlığı için ortam hava akış simülasyonu çıkarılmalı, insanların ve ürünlerin bu akışa göre konumlandırılmaları gereklidir. Bu sistem ne yazık ki şu anda mevcut değildir. Havalandırma esas olarak sıcaklık dengesi ve oksijen ihtiyacına göre belirlenmiştir. Salgına uygun değildir.
- Hava akışı üst seviden pozitif basınçla giriş yapmalı ve alt seviyeden çıkış olacak şekilde tasarlanmalıdır. Böylece havaya yayılan insan atıkları (öksürme ile, vücuttan çıkan ter ve gaz gibi) ile toz vb. parçacıklar aşağı baskılanacak ve dışarı atılacaktır.
- Giriş havasının sağlandığı dış ortam yeri, diğer çıkış havaları ile karışmayacak bir yere kurulmalıdır. Birçok AVM’de çatılarda yer kısıtları nedeniyle egzos çıkış havası ile karışabiliyor.
- Alt toprak seviyesine yakın olan giriş havası yerleri, üst çatı seviyelerine taşınmalıdır.
- Giriş havası filtre sistemleri yenilenmeli ya da virüsleri parçalayıp etkisiz hale getirecek hijyen sistemi kurulmalıdır. AVM’lerin şu anki filtre sistemleri koronavirüs boyutunu yakalamaya uygun değildir.
- AVM gibi kapalı ortamlarda çıkış havası koronavirüs gibi atıkları parçalayacak ve etkisizleştirecek biçimde düzenlenmelidir. Böylece dış ortama virüsler pompalanmayacaktır. Mevcut AVM’ler bu özellikte değildir.
- Hava kullanımı %100 taze hava olmalıdır. Karışım havası kullanılmamalıdır. Isı geri kazanımı için enerji transferi yapan cihazlar kullanılmalıdır. AVM’lerin birçoğunda bu özellik bulunmuyor.
- AVM içinde belirli aralıklarla CO₂ ölçüm sensörleri bulunmalı ve O₂ oranı sürekli takip edilmelidir. Taze hava ihtiyacına göre hava debisi düzenlenebilmelidir. Bu özelliğe sahip çok az AVM var.
- İnsanların giriş bölgelerinde, ortak kullanım alanlar��nda hijyen uygulaması yapılmalıdır.
“Göstermelik konulan dezenfektanlar, maskeli ya da ateş ölçümlü giriş tedbirleri sağlıklı bir ortam yaratmak için hiç yeterli değildir” ifadeleriyle devam eden çalışmada salgın koşullarında halk sağlığının henüz tesis edilmediği günlerde AVM gibi devasa kapalı alanların ve bu gibi insan sirkülasyonuna sahip alanların açılmaması gerektiğinin altı çizildi.
Çalışma şu ifadelerle sonlandırıldı:
Ekonomik gerekçelerle bilimsel verileri yok sayarak halk sağlığı tehlikeye atılıyor. AVM’lerin açılmasıyla oluşabilecek her türlü halk sağlığı sorunundan, salgın tetiklenmesinden Sağlık Bakanlığı ve AKP iktidarı sorumludur. AVM’lerin açılması durumunda kullanılmamasını ısrarla tavsiye ediyoruz.
Sendika.Org