Boal’in teknikleri, bireylerin günlük hayatta direniş pratiklerini tanımlamak için baskıcı ideolojik yapılara direnmeye çalıştıkları bir prova süreci olarak işlev görür. Boal’in terimleriyle, performans “bir devrimci ivme katarsisinin üretildiği” ve “dramatik eylemin gerçek eylemin yerini aldığı” bir alan sağlar
Augusto Boal, ezilen grupların hem baskıcı güç yapılarının nasıl işlediğini anlamaları hem de sosyal direniş performanslarıyla temaslarını sağlamaları için ezilenleri güçlendirmek üzere tasarlanmış yenilikçi sosyopolitik, etkileşimli ve proaktif performans yöntemleri sistemini geliştiren bir tiyatro pratisyeni ve teorisyeniydi. Boal’in teatral teknikleri, ötekileştirilmiş gruplar arasında sosyal eylem düzenlemenin yanı sıra, tarihsel olarak ayrıcalıklı olanlarla ötekileştirilmişlere, hâkim ideolojik sistemler arasında güç dağılımının karmaşıklığı hakkında bilgi vermek için “eğitimsel, komünal ve terapötik bağlamlarda” uluslararası olarak kullanılmaktadır.
Bazı sosyal hareket teorileri, aktörleri adına (örn. dramaturjik analiz), çoğunlukla kamusal sosyal alanlarda yürütülen doğrudan politik eylemleri içerirken, Boal’in teatral bağlamları sosyal hareketi tanımlar. Başka bir deyişle, Boal’in teknikleri, bireylerin günlük hayatta direniş pratiklerini tanımlamak için baskıcı ideolojik yapılara direnmeye çalıştıkları bir prova süreci olarak işlev görür. Boal’in terimleriyle, performans “bir devrimci ivme katarsisinin üretildiği” ve “dramatik eylemin gerçek eylemin yerini aldığı” bir alan sağlar (Boal, 1985, s. 155). Çalışmaları, Brezilyalı aktivist Paulo Freire’nin eğitimsel dönüşüm tasavvuruyla yakından ilişkiliydi.
1964’ten 1985’e değin iktidarı elinde tutan orduya dayalı bir dizi Brezilya hükümetinin baskıcı siyasetine tepki gösteren Boal, Brezilya’nın São Paulo kentinde tiyatronun rolünü yeniden keşfetmeye çalıştı. 1950’lerin başında, hâkim yerel tiyatro sahnesine “parası olanlar tarafından yapılmış, ona sahip olanlar tarafından izlenen” (Boal, 1985, s.160) tiyatro olan Teatro Brasileiro de Comédia’nın estetiği hâkimdi. 1956’dan itibaren Boal’in devrimci değişime yönelik tiyatro tekniklerini ilk kez denediği Arena Tiyatrosu pek çok farklı dönemden geçti ve sonunda Brezilyalı oyun yazarlarının Brezilya hakkında Brezilyalı seyirciyle konuşabileceği bir mekân haline geldi. Bu süre zarfında Arena, Avrupalı oyun yazarlarına kapılarını kapattı ve Brezilya hükümetini ve genel olarak Güney Amerika’nın sağcı politikasını eleştiren oyunlar sahneledi. Göze çarpan performanslar arasında Boal’in Güney Amerika’da Devrim’i ve Roberto Freire’nin Bizim Gibi İnsanlar’ı vardı. Bu oyunlar ve Arena’da üretilmiş diğer çoğu oyun teatral bir formda politik direniş işlevi gördü.
1971 yılında, Arena’nın üyeleri askeri diktatör General Garrastazu Médici tarafından yakın zamanda yürürlüğe koyulan sansür yasalarına uymayı reddettikleri için hedef alındı. Boal tutuklandı, hapsedildi ve işkence gördü. Ona karşı kanıtlar bir sıfatlar listesiydi: yıkıcı, asi ve hükümet karşıtı metinlerin yazarı. Boal’in serbest bırakılmasını talep eden, hükümete hitaben (pek çoğu uluslararası olarak) yazılmış bir dizi mektubun ulaşmasından sonra, o, sürgüne gönderildi ve Buenos Aires’e gitti. Kısa süre sonra Arena kapatıldı. Boal, sonraki 5 yılını pek çok oyun ürettiği ve tartışmasız en etkili metni olan Ezilenlerin Tiyatrosu’nu yayımladığı Arjantin’de geçirdi.
Arena’daki önceki çalışmalarında seyircilerini üretimlerini dahil etme derecesinden memnun olmayan Boal, Ezilenlerin Tiyatrosu olarak adlandırdığı bir tiyatro türü geliştirdi. Boal’in teatral sistemi, ezilen ve/veya ötekileştirilmiş insanların yöneten sınıfların kontrolüne saldırmak için tiyatroyu nasıl kullanabileceğini göstermek amacıyla geleneksel dramatik yapıları (örn. seyirci ve oyuncu, karakter ve aktör) bozdu. Böylelikle “Joker” sistemi doğdu.
Boal, Joker sisteminin, Arena’da, Joker diye ifade ettiği tiyatro deneyimi kolaylaştırıcısı ve içinde bulundukları sosyal durumlar içinde sıkışmış halk ile yaptığı ve işbirlikçi bir çabayla yürüttüğü tüm deneylerin sentezi olduğunu öne sürdü. Ezilenlerin Tiyatrosu’nu “halk tarafından kullanılacak bir silah” ve bir “devrim provası” olarak konumlandırdı.
Ezilenleri Tiyatrosu, formu ve işlevi bakımından, Aristoteles trajedisinden alınan geleneksel dramatik yöntemleri gözden geçirdi. Boal, Aristoteles tiyatrosunu ve Aristoteles’in genel olarak şiirsel görüşünü, tiyatro ve siyaset arasında apolitik bir ilişki olduğunu varsaydığı için “zorlayıcı” olarak nitelendirdi. Aristoteles’in hatası, Boal’in görüşüne göre, şiir ve siyaset arasında bir ayrım yapılmasını öne sürmekle ilgili doğal politik seçimi tanıma başarısızlığıydı. Boal, Aristoteles trajedisinin hiyerarşik sosyal yapılar içinde vuku bulan iktidara dayandığını, onu yansıttığını ve nihayetinde onu desteklediğini öne sürer.
Boal, Aristoteles’in yaklaşımı yerine, büyük ölçüde Brechtyen tiyatro eleştirilerine odaklandı ve “halk tarafından, halk için yapılmış bir tiyatro” tasarladı. Geleneksel tiyatro, geleneksel dramatik bir yapı (plot, ortam, ruh hali, karakter vb.) aracılığıyla mevcut sosyal sistemleri “görünüşte” yansıtan bir estetik sağlamak için bir oyuncu kadrosunu kullanırken, Boal izleyicilerini üretime dahil etti.
İzleyiciler ve aktörler arasındaki iletişimi kolaylaştıran ve performansın kendisi sırasında performans senaryolarının oluşturulduğu yapısal bir yöntem sağlayan tetikleyici senaryolaştırma adı verilen bir metot kullandı. Ezilenleri Tiyatrosu’nda, izleyici üyelerin, ötekileştirilmiş bir kişinin zayıf bir temsili veya baskıcı bir davranışa yetersiz bir tepki gösterme gibi sorunlu bir şey ortaya çıkarsa üretimi durdurmaları teşvik edilir. Gazete Tiyatrosu, Forum Tiyatrosu veya Playback Tiyatrosu toplanmalarından farklı olarak, izleyici üyeler sahneye adım atabilir ve sahnede verilen konunun doğru bir tasvirini sergileyebilir veya ona tepki gösterebilir.
Boal, “teatral fenomendeki pasif varlıklar olan halkı -‘seyircileri’-, öznelere, aktörlere, dramatik eylemin dönüştürücülerine dönüştürmek” noktasında ısrar etti. Bu katılım, “özgürleşmiş seyirci” dediği şeyi, eyleme geçen seyirciyi üretir. Sosyal eylemin geleneksel olarak algılanış biçiminden ilginç bir değişimle Boal, “Eylemin kurgusal olması önemli değildir; önemli olan eylemdir!”i (Boal, 1985, s.122) öne sürdü.
Ezinlenlerin Tiyatrosu’nun “örgütleyici” bir güç olarak iyi belgelenmiş kullanımı Peru’nun Lima ve Chiclayo kentlerinde gerçekleşti. Operación Alfabetización Integral (Toplam Okuma Operasyonu, ALFIN), Peru’nun o zamanki devrimci hükümeti tarafından 1973’te başlatılan bir kampanyaydı. Boal’in görevi, 45’ten fazla dili olan bir nüfusla çalıştığı için zordu. İspanyolca öğretmenin yanı sıra, hükümet karışıma sanatsal dil kazandırmakla da ilgileniyordu, böylece insanlar kendilerini ifade etmek ve sorunlarını çözmek için başka konuşma formlarını kullanabileceklerdi. Bu tiyatro ya da eşzamanlı dramaturji, Arsenal (Boal’in, oyuncuları ve kullandıkları tiyatro teknikleri için kullandığı terim [Türkçede sıklıkla Cephanelik olarak geçiyor]) tarafından “akla gelebilecek tüm dillerin toplamı” olarak işlev görebilen bir mekanizma olarak kullanılmıştır. Boal, tiyatronun ötekileştirilmiş insanların konuşabileceği bir dil olabileceğini göstermek için ALFIN’e kayıtlı gruplarla çalıştı.
O, okuryazarlık arayışlarında fail olmaları için katılımcıları güçlendirecek bir dizi teknik geliştirdi. Bunun gerçekleştiği yöntemlerden biri, Baskının Kırılması olarak adlandırıldı. Bu yöntemin bağlamını açıklığa kavuşturmak için Boal, baskılamayı, beden üzerindeki baskıcı yapıların kurbanı olan bir bedenin temsil ettiği belirli bir eylemi ifade etmek için kullanır. Boal, katılımcılardan hâkim bir sistem (örn. maskülinizm ve kapitalizm) tarafından baskılandıkları bir anı hatırlamalarını istedi, bu baskılamayı somutlaştırdı ve daha sonra onu kendi iradelerine karşı sergiledi. Daha sonra katılımcılara, diğer aktörlerle birlikte o anı yansıtan bir sahne düzenlemelerini söylendi.
Sahne bittikten sonra, grup üyelerinden, bu sefer baskılamayı reddederek sahneyi yeniden düzenlemeleri istendi. Performansı, işlevi gündelik yaşamda bu tür baskılamalarla mücadele için stratejiler geliştirmek olan bir tartışma izledi. Baskının Kırılması’nın amacı, katılımcılara fenomen (sahne) -bu durumda, belki de okuma yazma sorunu yüzünden, kişinin baskılandığı an- ve yasal sistem arasındaki ilişkiyi, diğer bir deyişle hiyerarşik sistemlerin insanların gücünü nasıl bastırdığını öğretmekti.
Arjantin Cumhurbaşkanı Juan Perón’un 1975’te ölümünden sonra, Arjantin’deki politik iklim, Boal’in direniş öğretileri ve hükümete yönelik açık sözlü eleştirileri nedeniyle Boal için tehlikeli hale geldi. 1976’da Lizbon’a sürgüne gitti. Boal, geçen 2 yılın ve Kültür ve Eğitim Bakanlıklarından fon sağlamak için zor zamanların ardından Sorbonne’da öğretim görevlisi pozisyonu elde etti.
Paris’te bir özgürlük ve fırsat duygusu hisseden Boal, hemen Ezilenlerin Tiyatrosu Merkezi’ni (CTO) kurdu. Bu, yöntemlerinin, oluşmaya başladığı sosyopolitik bağlamların dışında ne tür imkânlar barındırdığına dair denemeler yapması için ona fırsat verdi.
Hâlâ baskı meseleleriyle ilgilenmesine rağmen, Boal’in bir sonraki girişimi baskının psikolojik açıdan ne şekilde kendini gösterdiğini değerlendirmekti. Arzu Gökkuşağı – Boal’in Tiyatro ve Terapi Metodu, Boal’in önceki teorisini sosyo-politikten, sosyo-bireysele ve bireysel-politiğe ve tam tersi olacak şekilde tekrar taşıdı. Bir sosyal hareket formu olarak en iyi şekilde anlaşılan ve büyük olasılıkla Avrupa bağlamından etkilenen Arzu Gökkuşağı, baskıyı Boal’in önceki çalışmalarından daha geniş ve belki de daha sorumlu terimlerle ele aldı.
Aynı adlı kitabında Boal, önceki yöntemlerinin birkaç seyircisine nasıl aktarılamadığına dair bir hikâye anlattı. Özellikle bir hikâye, Virgilio’nun hikâyesi, Boal’in daha önceki çalışmalarında ortaya çıkan harekete geçme stratejilerinin başarısızlığını gösterir. Boal tiyatrosu genellikle şiddet içeren bir mesaj, baskıcı hükümetleri yıkmayı amaçlayan bir şiddet içeriyordu. Bir oyunda, Boal ve oyuncu kadrosu, bir grup ötekileştirilmiş insana “haydi kan aksın” şarkısını söylediler. Gösteriden sonra, Virgilio Boal’a yaklaştı ve tam da bunu yaptıklarını, “kan akıtmaya hazır” olduklarını söyledi. Virgilio, Boal ve oyuncu kadrosundan baskıcı hükümete karşı silahlanmalarında onlara katılmalarını istedi ve bunu öğle yemeğinden sonra gün içinde yapacaklarını söyledi.
Boal, Virgilio’ya silahlarının sadece tiyatro olduğunu ve kimseyi öldürme niyetinin olmadığını açıklamaya çalıştı, ancak izleyicileri tarafından mesajı adına hareket etmeye zorlandı. Boal onlara nasıl ateş edeceğini bilmediğini ve katılımının onlar için bir ayak bağından başka bir şey olmayacağını hissettiğini söyledi.
Boal o anı, hem pratiğinde bir dönüm noktası olduğu için hem de devrimi geniş ve mecazi olarak ele alan bir tiyatro pratisyeni olarak kendi ayrıcalıklı konumunu fark ettirdiği için hikâyeleştirdi. Boal, Columbia Üniversitesi’nden doktora sahibi olan beyaz bir erkekti ve o zamanki oyuncuları, Arsenal de, beyaz adamlardan oluşuyordu. Bu olaydan sonra, Boal geniş bir baskı tanımından uzaklaştı ve teatral formda sunulduklarında bile, bireysel bedenlerin bu tür mesajlara nasıl tepki verebileceğini düşünmeye karar verdi. Boal bir daha akıl veren oyunlar yazmadı.
Boal’in çalışmaları, “kafadaki polis”le savaşmaya odaklandığı öz-eleştirel bir aşamaya girdi. Teatral dayanağı olarak Ezilenlerin Tiyatrosu’nu sürdürürken, teknikleri, grup içi etkileşim yoluyla, korku ve boşluk içinde zuhur eden baskı sistemleriyle mücadele etmeye odaklandı.
1986’da ordu yönetimi sona erdiğinde Boal, hükümetle kamusal eğitimi güçlendirmek için Ezilenlerin Tiyatrosu yöntemlerini kullanmak üzere 6 aylık bir sözleşme ile Brezilya’ya döndü. 1989’da Rio de Janeiro’da Ezilenlerin Tiyatrosu Merkezi’ni (CTO) kurdu. Ancak, 1992’de, CTO Rio, fon yokluğu nedeniyle dağılmak zorunda kaldı. Örgüt için bir teşvik görevi görmesi gereken bir jestle Boal, başkanlık seçimlerinde kampanya stratejisi olarak Ezilenlerin Tiyatrosu yöntemlerini kullanmaya başladı. Başlangıçta Boal, kazanma şansı yokmuş gibi hissetti, ancak Ezilenlerin Tiyatrosu, hayali, teatral formu nedeniyle gazetelerin ve diğer medyanın dikkatini çekti. CTO Rio, yasama kararlarında izleyicilerin tiyatro aracılığıyla seslerini duyurmaya odaklanan yöntemleri ile popülerlik kazandı. CTO, halkın önceliklerini yasalara dönüştürmek amacıyla Rio de Janeiro’da kampanya yürüttü. Kampanya sonunda başarılı oldu ve Boal 1992 ile 1996 yılları arasında Rio’nun belediye meclisine sol partinin altı üyesinden biri olarak seçildi.
Boal’in statüsü CTO Rio’ya fon sağlamak için bir araç sağladı ve Yasama Tiyatrosu’nun bir kampanya yönteminin ötesine geçmesini mümkün kıldı. Arsenal, Rio halkına sorunlarına çözüm önerileri getirerek topluluklarının endişelerini gidermeleri için bir alan sağladı. Boal, bir yasama meclisinin insanlar için yasa yapmaması, bunun yerine halkın yasalar oluşturduğu bir yönetim organı olması gerektiğine inanıyordu. 2000’li yılların ilk on yılının sonu itibarıyla, CTO Rio, ezilen Rio de Janeiro yurttaşlarının yasama ve topluluk alanlarındaki durumları hakkında diyalog kurmaları için bir alan sağlamaya yönelik yöntemleri aktif olarak uyguluyordu. Boal, 2008’de baskı ile mücadele için uluslararası çabaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Mayıs 2009’da öldü.
Ayrıca bkz. Adbusters Medya Vakfı (Kanada); Chipko Çevresel Hareket Medyası (Hindistan); Çevresel Hareket Medyası; Hindistan Halkları Tiyatro Birliği (Hindistan); Enstalasyon Sanatı Medyası; Madang Sokak Tiyatrosu (Kore); Müzik ve Sosyal Protesto (Malawi); Sosyal Hareket ve Modern Dans (Bengal); Sokak Tiyatrosu (Kanada); Sokak Tiyatrosu (Hindistan)
Diğer Okumalar
[Encyclopedia of Social Movement Media kitabındaki İngilizce orijinalinden Diyar Saraçoğlu tarafından Sendika.Org için çevrilmiş, çevirinin son okuması Gökçen Karaman tarafından yapılmıştır]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.