Ankara için bir nefes borusu, bir ekolojik eşik niteliğindeki İmrahor Vadisi’nin “Kanal Ankara” adı ve “Millet Bahçesi” kılıfıyla ranta açılmasına karşı mimarlar bir dava daha açarken, “Proje hayata geçerse Ankara nefessiz kalır, Ankara Çayı’ndan Sakarya’ya sular kirlenir, biyoçeşitlilik yok olur” uyarısı yaptı
Ankara’nın başlıca nefes koridorlarından biri olan İmrahor Vadisi’nin “Kanal Ankara” adı ve “Millet Bahçesi” kılıfıyla ranta konu edilmesine ve sermayeye konu edilmesine karşı mimarların mücadelesi sürüyor.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Hükümleri ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca resen onaylanan İmrahor Vadisi imar planı işleminin yürütmesinin durdurulması için Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
İmrahor Vadisi’nin bölgedeki rezidanslara arka bahçe olmak üzere bir rant alanına dönüştürülmek istendiğinin altını çizen Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, bu projeye karşı bugüne dek defalarca plan değişikliği yapıldığını, değişikliklere karşı açtıkları toplam 13 dava olduğunu ve birçok davada iptal veya yürütmeyi durdurma kazanımı elde ettiklerini anımsattı.
Bilimin izinden gitmeyen iktidarların yeni pandemilere yol açacağını kaydeden Candan, kamu yararını savunmayı ve doğal varlıkları koruma mücadelesi yürütmeyi sürdüreceklerini kaydetti.
Candan açıklamasında İmrahor Vadisi’ne ilişkin ayrıntılı bilgiler de verdi:
İmrahor Vadisi el değmeyecek nitelikle florası ve faunası ile özellikli bir alandır, Ankara’nın en önemli ekolojik eşiklerinden birisi, Ankara’nın nefesidir.
Mogan ve Eymir göllerinin devamı olarak güneyden başlayıp kenti doğu-batı yönünde boydan boya ikiye bölen, başkentin ortalarına ve oradan Tuz Gölü’ne dek uzanan İmrahor Vadisi önemli bir su havzası niteliğini taşımakta, hem de biyolojik varlıkları bakımından çeşitlilik arz etmektedir.
Ankara kenti yakın çevresinde yüzey ve taban suyu varlığı açısından zengin bir sistem oluştururlar. Mogan/Eymir Gölleriyle belli jeolojik ve ekolojik özellikler açısından bağlantılı bir su alanı olan İmrahor Vadisi, bu göllerin su kaynaklarını beslemeleri nedeniyle özel ekolojik değere sahip korunması gereken bir alandır. İmrahor vadisinden akan akarsu Ankara Çayını beslerken, Ankara Çayı Sakarya Nehrini beslemekte ve Karadenize dökülmektedir. Dolayısıyla dava konusu imar planı değişikliği sadece Ankara’yı ilgilendirmemektedir.
İmrahor Vadisi’nde, mikro klima özelliği nedeniyle doğal bitki örtüsünde yer alan otsu, çalı ve ağaç türlerinin oluşturduğu zengin bir koleksiyon bulunmaktadır. Vadi biyolojik varlıkları bakımından çeşitlilik arz etmektedir.
Toprak yapısı itibari ile sulu tarım yapılmasına olanak sağlayan vadi alanı içerisinde, tarihsel yerleşmelerin ve arkeolojik eserlerin bulunduğu da bilinmektedir.
Ayrıca, hava koridoru olma özelliği ile hakim rüzgar hızı düşük seviyede olan başkente bu açıdan olumlu katkılar sağlayan doğal bir ortam oluşturmaktadır.
İmrahor Vadisi’ne “Millet Bahçesi” maskesi adı altında ekolojiyi katledecek planlar doğanın ve kentin dengesi bozacaktır. Proje hayata geçerse Ankara nefessiz kalır. Vadinin hiçbir yapılaşmaya konu edilmemesi, sadece ağaçlandırma yapılması ve koruma alanları kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sendika.Org/ Ankara