Bir salgın bile Almanların kuşkonmaz tüketimini tehlikeye atmamalıdır. Bunu sağlamak Rumen mevsimlik işçilerin sağlıklarına veya hayatlarına mal olsa bile
11 Nisan’da 57 yaşındaki bir Rumen hasat işçisi korona enfeksiyonundan öldü.[1] Sınırlar kapatılmadan önce Baden-Württemberg eyaletindeki Bad Krozingen’de bir kuşkonmaz çiftliğinde çalışıyordu. İşvereni, tıpkı diğer çalışma arkadaşlarını korumadığı gibi, onu da COVID-19’dan yeterince korumamıştı. Aynı işletmede çalışan diğer Rumen işçiler, bir odayı diğer dört kişiyle paylaştıklarını, semptom görülse bile test edilmediklerini veya izole edilmediklerini ve birkaç gün boyunca aynı yüz maskesini takmak zorunda kaldıklarını belirttiler.[2] Söz konusu kuşkonmaz çiftliğinde 15’in üzerinde işçinin COVID-19 testi pozitif çıktı.[3]
Almanya’nın tarlalarında çalışan mevsimlik işçilerin çoğu, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında yoksulluk riski altında yaşayanların nüfusta en büyük paya sahip olduğu ülke olan Romanya’dan gelmektedir.[4] Bunun sonucu olarak, Rumenlerin yüzde 20’sinden fazlası yurt dışında yaşamakta ve çalışmaktadır. Mevsimlik emek, kalıcı göçün bir alternatifidir. Böylelikle bazı Rumenler, 70 güne kadar başka bir AB ülkesinde çalışmalarına izin veren, AB içinde serbest dolaşım haklarını kullanmaktadır.
AB mevzuatına göre, işçiler, “istihdam, ilk ve sürekli eğitim, sendikalar, barınma ve diğer tüm sosyal ve vergi avantajlarına erişim ve çalışma koşulları açısından ev sahibi ülkenin vatandaşlarıyla eşit muamele görme hakkına sahiptir”.[5] [6] Resmi olarak, emeklerinin karşılığında Almanya’nın asgari ücretine denk gelen, saatte 9,35 avro alırlar.[7] Fakat bu ücretten sadece Almanya’da işçileri işe yerleştiren kurumlara ödenen harç kesilmez, aynı zamanda seyahat giderlerinin bir kısmı veya tamamı, konaklamak için günlük 8 avro, öğle yemeği içinse günlük 4 avro kesilir.[8]
Korona salgını esnasında, Almanya’da mevsimlik işçiler için yeni düzenlemeler yapıldı. Alman şirketlerine “daha iyi planlama güvenilirliği” vermesi amacıyla işçiler, 2020 Ekim ayının sonuna kadar, sosyal güvenlik olmaksızın 115 güne kadar istihdam edilebilecekler.[9] Öte yandan mevsimlik işçiler, işverenleriyle aynı planlama güvenilirliğini sahip değiller. Almanya’da istihdamları süresince faydalanabilecekleri bir sağlık sigortaları bulunmamaktadır. Uzun saatler süren otobüs yolculuklarında yaşanabilecek enfeksiyon riskini önlemek için charter uçuşlarında seyahat etmek zorundalar. Ayrıca iş sözleşmeleri, yasal azami çalışma süresi olan sekiz saatin yüzde 50’ye kadar uzatılabileceğini öngörmektedir. Pazar günleri ve resmî tatil günlerinde de gerekli görülürse çalışmalarına izin verilmektedir.[10]
Bu hükümler, federal içişleri bakanı Horst Seehofer ve tarım bakanı Julia Klöckner tarafından Nisan başında sunulan “katı koşullar altında mevsimlik işçilerin sınırlı girişi” mefhumunun bir parçası. Nisan ve Mayıs aylarında sayısı 80 bine ulaşabilecek işçinin Almanya’ya girmesine izin verilecek. Ancak ne zaman dönebilecekleri belli değil. Bu amaçla, havayolları en az 150 koltuklu tüm uçakların kiralanmasını talep etmektedir.[11] Bu muafiyet durumunun ne tür bir istihdam için geçerli olacağı da belli değildi. Sadece, uzun kuşkonmaz dizileri üzerine eğilmiş insanların resmi, basın açıklamasına eşlik ederek düzenlemenin ana hedefini ima etmiş oldu. Düzenlemeler yürürlüğe girdiğinde, Almanya’nın komşu ülkelerle olan sınırları, korona salgını nedeniyle iki haftadan fazla bir süredir kapalıydı.
Korona salgını yapısal eşitsizlikleri ortaya çıkarıp daha da şiddetlendirmektedir. Fakat Doğu Avrupalı işçilerin Batı Avrupa’da istihdam edilmekte olduğu çalışma koşulları sadece sistemik bir nitelik taşımamaktadır, aynı zamanda uzun bir geçmişe de sahiptir. 19. yüzyılın sonlarında Alman İmparatorluğu’nda (reich) gerçekleşen sanayileşme sırasında, mevsimlik tarım işleri yerli nüfus için giderek daha az çekici hale geldi. Ruhr bölgesi gibi sanayi merkezleri yüz binlerce Alman işçisini ve onların ailelerini cezbetti. Buna karşılık, Polonyalı işçilerin Elbe’nin doğusunda yer alan büyük arazilerdeki istihdamı gittikçe daha kârlı hale geldi.[12]
Diğer birçokları gibi, sosyolog Max Weber, 1895 gibi erken bir tarihte büyük Polonya mülklerinde ucuz Polonya emeğinin artan önemini araştırdı. Her ne kadar Polonyalı köylüler o dönemde Alman vatandaşlığına sahip olsalar da Max Weber durumu “milliyetler arasındaki ekonomik mücadele” olarak nitelendirdi.[13] “Doğu’nun Almancılığını [Deutschtum]” koruma arzusu Weber’i uluslararası sosyal adalet standartlarına karşı “Alman değer standartlarını” savunmaya yönlendirdi. Bunların ekonomi politikten doğduğunu ileri sürdü: “İktisadi politika bilimi [Volkswirtschaftspolitik] bir siyaset bilimidir. Belirli bir zamanda egemen olan bireylerin ve sınıfların günlük siyasetinin değil, ulusun kalıcı iktidarı ve politik çıkarlarına dair siyasetin hizmetkârıdır [der dauernden machtpolitischen Interessen der Nation].”[14]
Bugün hala (kuşkonmaz) tüketiminin ekonomi politiği, sosyal adalet çağrısında bulunmaksızın “milliyetler arası ekonomik mücadeleyi” desteklemektedir. Korona krizi, Max Weber’in 100 yıl önce belirttiği, ulusun aynı iktidar-politik çıkarlarının zorunlu tutulduğu bir Alman ekonomi politikasını tekrar gözler önüne seriyor. Yenilenen şekliyle “milliyetler arasındaki mücadelede”, Doğu Avrupalı işçilerin korunması ve hakları, Batı Avrupa nüfusunun tüketim alışkanlıklarının devamının bir şekilde korunmasıyla karşı karşıya geliyor.
Bu arada, Rumen işçiler çilek hasadına yardımcı olmak için İngiltere’ye de -Brexit’ten beri açıkça istenmeyen oldukları bir ülkeye- uçuyorlar. Fransa yaklaşmakta olan üzüm hasadı için emek talebine işaret ediyor. Alman, Rumen ve İngiliz basınının bir kısmı, Batı Avrupa’nın gıda tedariğinin Doğu Avrupalı mevsimlik işçilerin sağlığı pahasına güvence altına alınması gerekip gerekmediğini tartışıyor. Dünya çapında bir salgın durumunda, bunun yerine bizler, sosyal adalete dayanan ve herkes için eşit çalışma haklarını ve sağlık güvencesini garanti eden küresel bir işbirliğine güveniyoruz.
Dipnotlar:
[1] Taz (ed.): Schutzlos bei der Ernte, on: taz.de (16th of April 2020).
[2] Capital (ed.): Apel disperat din Germania! Muncitorii plecați la cules sparanghel se tem că vor muri pe capete, on: capital.ro (19th of April 2020).
[3] Stuttgarter Zeitung (ed.): Zahl infizierter Erntehelfer in Bad Krozingen auf 16 gestiegen, on: stuttgarter-zeitung.de (29th April 2020).
[4] Eurostat: Statistics on income poverty, on: ec.europa.eu (May 2019).
[5] Friedrich Ebert Foundation (ed.): Săracii români sunt cei mai săraci dintre săracii Europei, on: monitorsocial.ro (Data from: 2016/2017).
[6] Federal Government Commissioner for Migration, Refugees and Integration: EU Citizens, on: https://www.eu-gleichbehandlungsstelle.de/eugs-en/eu-citizens/information/working-in-germany/equal-treatment-of-eu-workers (4th of May 2020)
[7] DW (ed.): Der Spiegel: “O viață pentru sparanghel?”, on: dw.com (23rd of April 2020).
[8] Ibid
[9] Federal Ministry of Interior Building and Community (ed.): Klöckner/Seehofer: “Vorgaben des Gesundheitsschutzes und Erntesicherung bringen wir zusammen”, press release from 2nd of April 2020, on: bmi.bund.de.
[10]For an example of a work contract in Romanian-German translation, see : static4.libertatea.ro (accessed 30th of April 2020).
[11]Eurowings (ed.): Eurowings fliegt Erntehelfer zurück in ihre Heimat, on: eurowings.com (no date).
[12] Federal Centre for Political Education (ed.): Geschichte der Migration in Deutschland, on: bpb.de (14th of May 2018).
[13] Weber, Max: The National State and Economic Policy (Freiburg Address), in: Economy and Society (9/4)1980, pp. 428-449.
[14] Ibid., emphasis in original.
[ciriticatac.ro’daki İngilizcesinden Müge Ertürk tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.