Kesinlikle söylenebilir ki AKP iktidarı salgın sürecinin başından itibaren salgını sonlandırma amacıyla hareket etmedi. Alınan tedbirler ve sokağa çıkma yasakları ile yalnızca virüsün dolaşım alanı sınırlandırıldı. O sınırların içinde işçi sınıfı vardı
Cumhurbaşkanlığı, koronavirüs pandemisinin ekonomi üzerinde yarattığı etkileri sınırlamak adına 4 aşamalı bir normalleşme planı hazırladı. 4 aşamalı normalleşme planının birinci aşaması bugün yürürlüğe girdi. İlk aşamada pazar yerleri, AVM’ler, kuaförler ve güzellik salonları açılıyor. Normalleşmenin ikinci aşaması ise 27 Mayıs-31 Ağustos tarihlerinde gerçekleşecek.
Dünyada pandemi krizi bitmiş değil ancak çift yönlü bir baskı hükümetleri normale dönüş için zorluyor. Yalnızca Türkiye değil mayıs ayının başından itibaren tüm dünya normalleşme planları açıklıyor.
Sermaye, üretime dönüş çağrıları ile beraber hükümetler üzerinde baskı oluşturuyor. İşten çıkarılan, ücretsiz izne veya sefalet ücretine mahkûm edilen işçiler işe geri dönmeyi bekliyor. Dolasıyla hızlı normalleşme toplumun büyük kesiminin beklentisi haline dönüşüyor. Ucunda pandeminin ikinci bir dalga halinde daha yaygın ve ölümcül bir biçimde ilerleme riski bulunsa bile.
Peki Türkiye korona karşısında nasıl bir sınav verdi, kriz sona mı erdi? Resmi verilerden oluşan sayısal tabloya bakarak AKP iktidarının bu süreci iyi yönettiği dahi söylenebilir. Hatta virüsün etkinliğinin giderek azaldığı da. Ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından günlük olarak paylaşılan verilerden müteşekkil “büyük tablo” salgının Türkiye’deki etkisi bakımından körlükler oluşturuyor.
Öncelikle şu kesinlikle söylenebilir ki AKP iktidarı salgın sürecinin başından itibaren salgını sonlandırma amacıyla hareket etmedi. Alınan tedbirler ve sokağa çıkma yasakları ile yalnızca virüsün dolaşım alanı sınırlandırıldı. Kamusal alanlar her türlü aktiviteye ve hak arayışına kapatıldı ancak işyerleri büyük oranda kısıtlamalardan muaf tutuldu.
Ekonomiye üretim katkısı sunmayan emekliler, öğrenciler evlere gönderildi. Evden çalışabilenler evde üretime devam etti, emeğinin karşılığı otomasyon ile doldurabilenler ücretsiz izne çıkarıldı. Talebin düşmesi ile zaten güvencesiz veya yevmiye ile çalışan hizmet sektörü çalışanları işinden oldu, eve kapandı.
Şantiyelerde, atölyelerde, bürolarda ve konfeksiyonlarda ise üretim faaliyetleri büyük bir zorlama ile devam ettirildi. İşyerlerinde koronavirüs tespit edilmesine rağmen işçiler, vardiya bölüşümleri ile üretime zorlandı. Bunun sonucu olarak da koronavirüs salgını bir işçi sınıfı hastalığına dönüştü.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) ve DİSK’in yayımladığı raporlar da salgının işçiler arasındaki etkisinin diğer kesimlere göre çok daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. İSİG’in raporuna göre Nisan ayında çalışırken en az 220 işçi yaşamını yitirdi ve bu ölümlerin 103’ü COVID-19 kaynaklıydı. DİSK ise işçiler arasında COVID-19 pozitif vaka oranının Türkiye ortalamasının en az 3 katı olduğunu açıkladı.
Her gün açıklanan verilerdeki asgari bin 500 yeni vakanın da büyük ölçüde işçiler ve yakın çevreleri ile sınırlanan bir yayılımın sonucu olduğu söylenebilir.
Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan mayıs ayı verilerinde günlük yeni vaka sayısı net bir azalma göstermeden bin 500–2 bin arasında salınım gösterdi. Bu da pandeminin sonlanmasından çok belirli bir alanda etkinliğine devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’de ilk pandemi vakası açıkladığı günden bugüne 59 gün geçti ve toplam vaka sayısı 138 bin 657 olarak kaydedildi. 11 Nisan 5 bin 138 ile en çok vakanın tespit edildiği gün oldu. Nisan ve mayıs aylarında en az vaka tespit edilen gün ise bin 546 ile 9 Mayıs oldu. Türkiye’nin günlük vaka ortalaması ise 2 bin 367 olarak kayıtlara geçti. Bu veriler de virüsün ortalamalara yakın bir seyirde gittiğini gösteriyor. Türkiye’nin en çok mukayese edildiği İtalya’ya bakıldığında durum daha da netlik kazanıyor. İtalya’da günlük vaka ortalaması 2 bin 772 olarak kaydedilirken 9 Mayıs itibari ile vaka sayısı 802’ye geriledi. Bu veriler Türkiye ile İtalya kıyası yapmak için değil ama virüsün yayılımındaki farklılıkları ortaya koymak adına önemli. İtalya’da toplumun büyük kesimine virüs bulaştığı için büyük can kayıpları ve astronomik vaka artış sayıları kaydedilirken Türkiye’de bu süreç belirli bir rutinde ve toplumun bir kesiminin gözden çıkarılması ile ilerledi.
Cumhurbaşkanlığı tarafından açıklanan 4 aşamalı normale dönüş programı kapsamında bayrama kadar açık kalacak AVM’lerden halkın bayram öncesi alışveriş ihtiyacı karşılanıp bayram zamanı yaşanacak uzun bir sokağa çıkma yasağı ile Türkiye’nin pandemi sürecinde kritik aşamayı geride bırakması bekleniyor olabilir. Normalleşme adımları da belli ki bunlar gözetilerek ayarlanmış. Bu sürecin devamında pandemi krizi adım adım sönümlenebilir de ikinci bir dalga Türkiye’yi sarabilir de. Bu ihtimallerden hangisinin gerçekleşeceğini yaşayıp göreceğiz. Ancak Türkiye ölüm sayılarında dünya ülkelerinin sıralandığı tabloda aşağılarda yer alması ile başarılı sayılamaz. AKP iktidarı bir seçim yapmıştır ve bu seçim üretimin devam etmesi adına işçilerin ölüme gönderilmesidir.
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.