“Benim için durum bu kadar zorken, birlikte çalıştığım insanların halini tahmin edemiyorum. İşyerinin kapanacağı gün, ailesi olmayan bir arkadaşımın şu sözü aklımdan hiç çıkmıyor: En azından yanına gidebileceğin bir ailen var”
İçişleri Bakanlığı, koronavirüs (COVID-19) salgını tedbirleri kapsamında 15 Mart’ta 81 ilin valiliklerine bir genelge yolladı.
Genelgeyle “umuma açık istirahat ve eğlence yerleri”nin 16 Mart’tan itibaren geçici süreliğine faaliyetlerinin durdurulduğu kaydedildi. Bu kapsamda kafe, bar, lokanta, gece kulübü, pavyon, diskotek ve gece kulüpleri gibi birçok işletme kepenk kapattı, çalışanları da işsiz kaldı.
Türkiye’nin öğrenci kenti Eskişehir’de hem okuyup hem çalışan ve salgın nedeniyle işsiz kalan bar emekçileriyle bu süreçte neler yaşadıklarını konuştuk.
Eskişehir merkezdeki Vural Sokak; namıdiğer Barlar Sokağı. Kentin eğlence merkezlerinin başında gelen bu sokakta onlarca işletme var. Yaz, kış demeden tercih edilen en işlek noktalardan birisi. İşletme sayısının çok olması nedeniyle çalışan sayısı da bir hayli fazla. Sokağın adı itibariyle mekan olarak bar sayısı çok ve çalışanları da genelde üniversite öğrencisi.
COVID-19 salgını nedeniyle çıkarılan genelge sonrası buradaki işletmeler kapandı ve çalışanları da işsiz kaldı. Eskişehir’e farklı illerden okumaya gelen ve hayatını devam ettirebilmek için çalışmak zorunda olan üniversite öğrencileri bu durumdan fazlasıyla etkilendi.
Üniversitelerin tatil edilmesi ve online eğitime geçilmesinin ardından şehir dışından gelen üniversitelilerin birçoğu memleketlerine döndü ancak bir kısmı da şehirlerarası seyahat yasağına takıldı ve Eskişehir’de kalmak zorunda kaldı.
Üniversite eğitimi için üç yıldır Eskişehir’de yaşayan K, aynı zamanda bir yılı aşkın süredir farklı barlarda çalışmış. Salgına kadar da gündüzleri okuldayken, geceleri bir barda çalışıyordu.
Ev kirası ve faturalarını ödeyebilmek için çalışmak zorunda olduğunu söyleyen K, barlarda çalışmanın kendi açısından iyi olduğunu söylüyor:
“Çünkü saatlerim ona göre ayarlı, daha önce farklı işyerlerinde satış danışmanı olarak çalıştım. Ancak ne saatleri uygun ne de çalışma koşulları. Bir barda çalışan insan sayısı diğer işyerlerine göre az. Bu durum çalışanların kendi arasında daha samimi olmasına neden oluyor. Mesela benim bir işim olduğunda o gün gelemeyeceğimi ya da gecikeceğimi söylediğimde başka bir arkadaş benim yerime bakabiliyor. AVM’de çalıştığımda bana ‘Rapor getir’ falan deniliyordu, barda öyle bir durum yok.”
Ancak bakanlık genelgesinin ardından işsiz kalan K, sigortasız çalıştığı için hükümetin açıkladığı ekonomik paketten yararlanamıyor; “Bar çalışanlarının genel olarak sigortası yoktur, olanlar da dua etsin. Devlet sanırım ödeme yapıyormuş işsiz kalanlara ve iş sahiplerine. Tabii sigortamız olmadığı için biz hak iddia edemiyoruz.”
Memleketine dönmek zorunda kaldığını belirten K, “Eğer Eskişehir’de kalsaydım çalışamazdım ve parasız kalırdım” diyor. Ancak yine de Eskişehir’de kaldığı evin kirasını ve faturalarını ödemek zorunda olduğunu anlattı:
“Burada bir şekilde ailemleyim ama yine de parasız durumdayım. Eskişehir’de üç arkadaşımla birlikte kaldığımız bir ev var. Ben şu an o eve para ödemek zorundayım. Bir ev arkadaşım memleketine gidemeyip Eskişehir’de kaldı ve o evin kirası, faturaları var. Dileğim, bu korona belasından bütün dünyanın kurtulması ve hayatın normale dönmesi. Gerçekten hayat çok zorlaştı. Sadece parasızlık, maddiyat değil. Evin içinde ödev yap, sınavlara gir, dizi izle, ailenle vakit geçir… Artık dünya sosyal ortamına geri dönsün, ben neşeli insanlar göreyim. İnsanlar biralarını yudumlasın, çalsın müzik, insanlar eğlensin…”
Salgın nedeniyle işsiz kalan üniversite öğrencisi Öznur da öncesinde hem meyhane hem de bar olmak üzere iki ayrı yerde çalışıyordu.
Öznur, öğrenci yurdunda kaldığını ancak salgın nedeniyle öğrencilerin memleketlerine dönmesinin ardından karantinaya alınan umrecilerin yurda getirildiğini söyledi. Başta memleketine dönmek istemediğini belirten Öznur, ancak işsizlik nedeniyle dönmek zorunda kaldığını anlattı:
“İşyerlerinin kapatılması çalışanları derinden etkiledi. Benim kredi kartı borcum var, faturalarım var. Bunları ödeyemiyorum. Çalıştığım yerdeki insanlar açısından düşündüğüm de durumları daha kötü. Benim ailem var ve onların yanındayım. Birlikte çalıştığımız işyerinde ailesi olmayan arkadaşlarım vardı. Tek baş��na üç kızına bakan aşçımız vardı ki tek gelir kaynağı buydu. Evlerini geçindiren evli bir çift vardı.”
Öznur, tek geçim kaynağı olan insanların bu işletmelerin aniden kapatılmaları üzerine parasız kaldıklarını belirterek şunları söyledi:
“Benim için durum bu kadar zorken, birlikte çalıştığım insanların halini tahmin edemiyorum. İşyerinin kapanacağı gün, ailesi olmayan bir arkadaşımın şu sözü aklımdan hiç çıkmıyor: En azından yanına gidebileceğin bir ailen var.”
Sendika.Org (Ahmet Dik)