Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi’nin kurduğu “Sağlık Çalışanlarına Ruhsal Destek Hattı” (0850 532 66 76) ile ilgili Dr. Çiğdem Çolak Kalaycı ve Dr. Necip Çapraz şu ana kadar 250’nin üzerinde sağlık emekçisine destek verdiklerini, yoğun bir stres altında çalışan sağlık emekçilerinin en yoğun yaşadığı duygunun sevdiklerine hastalık bulaştırma kaygısı olduğunu belirtiyor
Koronavirüs pandemisiyle birlikte birçoğumuz evlerimize sıkışmışken, halen çalışmak zorunda olan çok sayıda insan var. Bu insanların başında da bugünlerde oldukça zorlu ve ihtiyaç olan bir görevi yerine getiren sağlık çalışanları yer alıyor.
Türkiye Psikiyatri Derneği, sağlık çalışanlarına bu zorlu görevlerinde destek olabilmek, uzaktan da olsa onların yanlarında olabilmek için bir telefon hattı kurdu. Bizler de Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi’nin kurduğu “Sağlık Çalışanlarına Ruhsal Destek Hattı” (0850 532 66 76) ile ilgili Dr. Çiğdem Çolak Kalaycı ve Dr. Necip Çapraz ile konuştuk.
“Sağlık Çalışanlarına Ruhsal Destek Hattı” fikri nasıl ortaya çıktı, bize hattın kurulması sürecini yaratan koşullardan kısaca bahsedebilir misiniz?
Tüm dünyada etkisini gösteren bir salgının ülkemize de günden güne yaklaştığını biliyorduk. Diğer ülkelerde yaşananları yakından takip ediyor ve neler yapabileceğimizi konuşuyorduk. Türkiye Psikiyatri Derneği’nin her biri kendi alanında oldukça iyi faaliyet gösteren birçok çalışma birimi mevcut. Pandeminin de bir afet durumu olması nedeniyle derneğimizin “Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Çalışma Birimi” bünyesinde “COVID alt çalışma birimi” kuruldu. Böyle dönemlerde ruh sağlığı hizmetlerinin nasıl yürütüleceği ve yeni ortaya çıkabilecek ruhsal gereksinimler üzerine hep beraber kafa yorduk. Afet dönemlerinde en yoğun ruhsal ihtiyacın krize müdahale ve “psikolojik ilk yardım” olduğunu biliyoruz. Sağlık çalışanlarının görev tanımlarının, çalışma saatlerinin, çalıştıkları birimlerin değişeceği, uzun soluklu bir mücadele sürecinin başlayacağını öngörüyorduk. Bu nedenle aklımıza gelen farklı seçenekler oldu. Pandemi gibi koşulların da hızlıca değişebildiği bir dönemde en işlevsel olacak olan desteğin, her an ulaşılabilir bir telefon hattı olduğuna karar verdik. Böylece sağlık çalışanları ruhsal sıkıntı hissettikleri her an (nöbetten çıktıkları bir gece yarısında da sabah erken hastaneye girmeden de) bir psikiyatri uzmanına direk ulaşabilecekti. Bu şekilde bir yardım hattıyla salgınla mücadelede en ön saflardaki çalışma arkadaşlarımızın sıkıntılarını azaltmaya çalışmak, tükenmişlik yaşamalarını biraz olsun önlemek istedik.
Peki hattın kurulmasına kadar verdikten sonra ne gibi süreçler işledi?
Bu hattın nasıl bir hat olacağı, çalışma ilkelerinin neler olacağı, ne kadar gönüllü psikiyatriste ihtiyaç duyacağımız, çağrıları hangi yolla sistematik şekilde alabileceğimiz gibi konulara yoğunlaştık. Böyle bir projemiz olduğunu görüştüğümüz bir çağrı merkezi tamamen gönüllü olarak bize bu teknik desteği sağlamayı teklif etti ve o andan itibaren sürecin planlanmasında, hayata geçirilmesinde ve sürdürülmesinde bize inanılmaz yardımları oldu. Kendilerine buradan ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Aynı bizim gibi gece gündüz bu projenin içindeler ve çalışıyorlar.
Tüm gönüllü hekimlerin bu hatta çalışırken başvuracağı rehberler hazırlandı, izlenecek algoritmalar oluşturuldu ve standardizasyon için oryantasyon eğitimleri düzenlendi. Şu an hem meslektaşlarımız hem de çağrı merkezinden birlikte çalıştığımız teknik ekip çok özveriyle ve severek çalışıyor.
Bir şey dikkatimi çekti. Hattı tanımlarken sadece hekimlerden bahsetmiyorsunuz. Bu hizmetten kimler faydalanabilir?
Hattımız ilk açıldığında hastanelerde tıbbi sekreter ya da temizlik personeli olarak görev yapan kişilerden arayıp “Biz de faydalanabiliyor muyuz?” diye soranlar oldu. Evet sağlık merkezlerinde çalışan herkes, görev tanımı fark etmeksizin hattımızdan destek alabilir. Amacımız hastanelerde, aile sağlığı merkezlerinde, 112 komuta merkezlerinde, eczanelerde, salgınla mücadele eden tüm çalışanlara destek olabilmek. Çünkü sağlık kurumlarında çalışan herkes bulaş riski altında ve bu da ruhsal etkilenme riskini artırıyor; o nedenle hemşiresinden doktoruna, idari personelinden acil tıp teknisyenine herkesin sıkıntı yaşadığı anda çekinmeden hattımızı aramasını istiyoruz.
Bu hatta süreçler nasıl işliyor? Anladığımız kadarıyla gönüllü işletilen, nöbetleşe bir çalışma sistemi söz konusu.
Dediğiniz gibi nöbetleşe çalışıyoruz. Görüşmelerde başvuran kişilerin durumları değerlendirilip ruhsal açıdan neye ihtiyaç duydukları belirleniyor. Bir tür o anda yapılan bir krize müdahale gibi düşünülebilir. Arayan kişilerin yaşadıkları ruhsal sıkıntıyla nasıl başa çıkabilecekleri ve iyilik hallerini nasıl devam ettirebilecekleri konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Birçok kişi için görüşmelerin yeterli desteği sağladığını söyleyebiliriz ve buna yönelik geri bildirimler de alıyoruz. Eğer arayan kişinin bir yüz yüze görüşmeye ve daha ileri desteğe ihtiyacı varsa uygun yönlendirmeleri yapıyoruz. Görüşmelerde ses kaydı alınmadığını, kişi mahremiyetinin korunduğunu da vurgulamak isteriz.
Şu ana kadar hat karşılık buldu mu? Arayanlar ne gibi rahatsızlıklardan söz ediyorlar ağırlıklı olarak?
Hattımızın yoğun bir ihtiyacı karşıladığını söyleyebiliriz. Şu ana kadar 250’nin üzerinde görüşme yapıldı ve bu sayı her an artıyor. Olağan dışı çalışma koşullarına geçildiği için birçok hastanedeki psikiyatri polikliniklerinin kapatıldığı, sağlık çalışanlarının aileleriyle görüşemedikleri, haliyle sosyal destek sistemlerini yeterince kullanamadıkları bir dönemdeyiz. Doğal olarak en yoğun yaşanan duygulardan biri kaygı. Hastalık kapma ve sevdiklerine bulaştırma kaygısı başı çekiyor. Özellikle evde yaşlı anne baba, kronik rahatsızlığı olan bir eş/kardeş varsa bu kaygılar yoğunlaşıyor.
Bizler mesleğimizin gereklerini eksiksiz uygulama sorumluluğuyla yetişiyoruz. Hastanın iyi olduğuna emin olana kadar mesaiden çıkmama, meslektaşının yükü fazlaysa kendi nöbeti olmasa da yardıma koşma, kişinin ihtiyacı varsa görüşmeyi uzatma gibi durumlar sağlık çalışanlarının her zamanki fedakâr çalışma biçimleri. Çünkü sağlıkta öncelik hastanın ihtiyacıdır. Böyle dönemlerde sağlık çalışanından kaynaklı olmayan birçok sorun ve aslında binlerce, on binlerce kişiyi aynı anda etkileyen salgının doğası gibi nedenlerle sağlık hizmetini önceden olduğu gibi yapamamak yetersizlik duygularını ortaya çıkarabiliyor. Bu duyguyla baş edebilmek için daha yoğun bir adanmışlığın gelişmesi, yani daha çok çalışma ve yaşamın tüm diğer alanlarının görünmez hale gelmesi veya ihmal edilmesi mümkün. Bu çalışma biçimi ve bu yetersizlik duygusu tükenmişliği beraberinde getirebilir. Önceki çalışma normlarımızın şu an geçerli olmadığını, mevcut koşullar nedeniyle gelişen bazı aksamaların ya da farklılıkların bizim hatamız olmadığını akılda tutmak lazım. Her kriz kendi koşullarını oluşturur, bu sağlık alanında da böyle. Dolayısıyla bunun bir kriz dönemi olduğunu sağlık çalışanlarının hep hatırlaması ve kendilerini yetersiz görmek yerine bu döneme özgü neyi, ne kadar yapabileceklerini yeniden tanımlamaları gerekiyor. Bir yandan da travmatik yaşantılar sonrası verilen ruhsal tepkilerin “anormal bir duruma karşı gelişen normal tepkiler” olduğunu unutmamalıyız. Şu anki durumun kendisi anormal.
Koronavirüs pandemisi sonrasında da bu hat çalışmaya devam edecek mi? Bir öngörüde bulunabiliyor musunuz?
Hattımız pandemi süreci için kuruldu çünkü bizler şu an psikiyatri polikliniklerinde/servislerinde önceden olduğu gibi hizmet veremiyoruz, birçok yerde psikiyatri hizmetleri zorunlu olarak azaltılmış durumda. Sağlık çalışanlarının hem fiziksel hem ruhsal sağlığının korunması ise bu günlerde çok daha önemli. Çalışma arkadaşlarımızın bize ulaşabilecekleri alanlar önceye nazaran çok azaldığı için böyle bir ihtiyaç doğdu fakat dahası bu tür bir acil hizmete bu koşullar altında değilken ihtiyaç da olmuyor. Umarız pandemi sonrası tüm sağlıkçılar kendi görev tanımlarında olan yerlerde çalışmaya dönecekler ve ihtiyaçları olursa bizleri de polikliniklerimizde/servislerimizde bulabilecekler.
Söyleşi: Diyar Saraçoğlu