HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy çay üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların çözümü amacıyla Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulması için önerge verdi, Ersoy ayrıca Doğu Karadeniz Halkevlerinin önerdiği “Çay Önlem Planının” hayata geçirilmesi amacıyla TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy çay üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların çözümü amacıyla Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulması için önerge verdi.
Düzenlediği basın toplantısında son yıllarda küresel iklim krizi ile birlikte birçok ülkede ortaya çıkan gıda krizi etkili ve acil önlemler alınmadığı takdirde Türkiye’de de büyük ölçekte tahribata neden olacağını belirten Ersoy, “Tarım arazilerinin hızla yapılaşmaya açılması ve çiftçilerin tohum, gübre, mazot, işçilik gibi maliyetlerinde yaşanan artış çiftçilerin ekim yapmamasına neden olmuştur. Ülkemiz tarım sektöründe ihracatta ön sıralarda yer alırken bugün sarımsağı dahi Çin’den getirerek ithalatta ilk sıralara gelmiş durumdadır. Türkiye, yanlış tarım siyasetinin uygulanmasından ötürü tarımda dışa bağımlı hale getirilmiştir” dedi.
Ersoy, özellikle çay hasatının yaklaşması üzerine çay üreticilerinin sorunlarının çözümü noktasında etkili önlemler alınması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
Çiftçilerimizin sorunlarının çözülmesi için tek tek ele alınıp incelenmesi gerekir ancak şimdi hasat zamanı yaklaşan çay üreticisinin sorununa eğilmek gerekmektedir. Çünkü çayların tarlada kalması ve toplanamaması tehlikesi ile karşı karşıyayız. Her yıl Mayıs-Kasım dönemi çay üreticisinin faaliyet zamanıdır. Çay üreticisinin Mayıs ayında çay toplamaya başlayamaması çay filizlerinin dalında kalmasına ve kartlaşmasına yol açmaktadır. Yaşadığımız salgın şartlarında çay hasadının koşulları sağlanamazsa içimlik çay elde edilemeyecektir
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerinde yaklaşık 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında yıllık 1 milyon ila 1 milyon 200 bin ton arasında değişen miktarda ürün elde edildiğini belirten Ersoy, “Üretilen yaş çay; 151’i özel sektöre, 46’sı ÇAYKUR işletmesine bağlı fabrikalarda işlenerek yılda ortalama 200 ile 230 bin ton arasında kuru çay elde edilmektedir. Salgın şartlarında çay üreticisinin çayı toplayamayacak olması milyonlarca üreticinin zarar etmesine ve hayatını idame ettirecek tek gelir kaynağından yoksun kalmasına yol açacaktır. Bu nedenle çay üreticilerinin sesini iktidar duymalı ve çiftçinin içinde bulunduğu bu belirsizliği çözmelidir” dedi.
Ersoy, çay zamanı bir başka sıkıntı da tarım işçilerinin kaldığı çadırlarda yaşanmakta olduğunu ve çadırlarda yeterli su ve hijyen şartları bulunmadığını belirtti ve bu nedenle işçilerin “ya açlık ya da salgın bizi öldürecektir tercih şansımız yok” diyerek bölgeye geldiklerini ifade etti.
Salgının yayılma riski karşısında mevsimlik tarım işçilerinin sağlık kontrollerinin etkin bir biçimde yapılması, işçilerin şehirlere yerleştirilmeleri ve barınma, beslenme gibi sorunlarının ivedilikle çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Ersoy, Doğu Karadeniz Halkevlerinin (Artvin- Borçka-Hopa-Kemalpaşa-Pazar-Trabzon-Giresun Halkevi) çay hasadının sağlıklı olması ve üretim hakkının korunması için bir manifesto yayımladığını söyleyerek “Bir an önce “Çay Önlem Planının” hazırlanması gerekmektedir bu nedenle, içerisinde üretici örgütlerinin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ve kooperatiflerin olduğu bir Çay Tarım Kurulu oluşturularak planlama yapılmalıdır” dedi.
Son olarak Ersoy, “Salgın süresi boyunca işçilerin salgından korunması amacı ile gerekli önlemler alınmadı. Geçtiğimiz günlerde ÇAY-KUR’a ait Rize Merkez Zihni Derin Çay Fabrikası’nda, Kalecik Köyü Çay Fabrikasında ve İyidere Çay Paketleme Fabrikasında COVİD 19 taşıyan işçiler tespit edilmiştir, ancak ÇAY-KUR Genel Müdürlüğü acilen bu fabrikalarda önlem almak yerine olayı kamuoyuna sunan Rize Nabız haber sitesinin haberini engelleme çabasına girmiştir ”dedi.
Sendika.Org