Gelişmekte olan ülkelerde sahte ilaç oranı yüzde 10 iken bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 1’dir. Dünyada 1 milyon ölümün sahte ilaçlardan kaynaklandığı söyleniyor. Sahte ilaçların yüzde 75’i Çin, Hindistan, Rusya, Filipinler ve Nijerya kaynaklıdır. Türkiye de işin içindedir ve özellikle sahte ilaçların geçiş noktasıdır
İlaç kıtlığı dünyanın değişik ülkelerinde sıkça gündeme geliyor. Kıtlıktan ise iki oyuncu yararlanıyor. Biri ilaç sanayinin çok uluslu şirketleri; diğeri ise sahte ilaç üretenler.
Kıtlık, bir piyasa oyunu mu yoksa ilaç sanayinin maruz kaldığı zorluklar mı?
Kıtlık, küreselleşmenin bir ürünü mü yoksa sahte ilaç piyasasının kendine pay ayırmak için kurguladığı bir oyun mu?
Yükselmekte olan ekonomilerin ilaç sanayileri ilerledikçe çok uluslu ilaç firmalarının egemen durumu sallandığından sahte ilaç sanayi iyi bir bahane mi yoksa az çok kendisinin de yarattığı bir durum mu? Sahte ilaçla mücadeleleri sahte bir davranış mı?
Komplo kuramlarına girmeden incelemeye çalışalım. İnsan ve kamu sağlığı açısından çok önemli bir konu, özellikle son zamanlarda değişik salgınların ortaya çıkması nedeniyle.
“Önce bir ilaç ne zaman kıt olur?” sorusunun yanıtının verilmesi gerekir. İkincisi de hangi ilaç? Bir ilaç kaç saat, kaç günde bulunmuyorsa ilaç kıtlığı başlamış demektir? Hastanın yaşamını tehlikeye atan, tedavi edici yararı olan ve almaşığı olmayan ilaçlar eğer belirli bir süre piyasada bulunmuyorsa kıtlık var demektir. Süre 72 saat ile yedi hafta arasında değişmektedir. Örneğin Fransa’da 2008 yılında 44 ilaçta stok sorunları yaşanırken, bu sayı 2018’de 871 ilaca yükselmiştir! Nedenleri değişik olsa da kıtlığın esas nedeni sanayi ve iktisadi kökenli. Üretimin küreselleşmesi ve belirli sayıda çok uluslu şirkette yoğunlaşması eczanelerin raflarının boş kalmasına neden oluyor.
BIGDATA gibi bu ABD-Avrupa kaynaklı şirketlere de “BIGPHARMA” adı verilir.
Kuşkusuz ilaç kıtlığının ilk kurbanları hastalar. İlacın muadili yok ise sonuç ölüme kadar gidebilir. Muadili var ise bu kez talep artışıyla kıtlık ikinci bir kıtlığa neden olabilir.
İkinci sonuç ise parasal olup muadil ilacın fiyatına bağlı olarak hastanın ve sosyal sigortanın yükü artar. Ayrıca ilaç ithal ediliyorsa durum daha da ağırlaşabilir.
Eczane ve hastanelerin bu tür ilaçlar konusunda stok yönetimi de önemlidir.
Kıtlığın bir nedeni de yasal olan ilacı (özellikle uyuşturucu özellikli) dağıtıcı, doktor, eczacı işbirliğiyle karaborsaya yollamaktır.
Kıtlığın çözümü, nedenlerini bulmaktır. Kıtlık, hammadde eksikliği, üretim hatası, yetersiz üretim adı altında üretim sorunlarından kaynaklandığı gibi ilaç sanayinin piyasa ile ilgili kararlarından da kaynaklanabilir.
Dünya ilaç talebi giderek artmaktadır; özellikle Çin ve Hindistan gibi yükselmekte olan ülkelerden gelen taleple ilgili olarak. Talebin artışı piyasada öngörülebilirliği etkileyebilir ve gerilim yaratarak kıtlığa yol açabilir.
Küreselleşme ile üretim, emek değerinin düşük olduğu ülkelere kaymıştır ve bugün piyasadaki ilaçların aktif bileşenin yüzde 80’i Çin ve Hindistan’dan gelmektedir. Ayrıca bu iki ülke Avrupa piyasasına giden ilaçların yüzde 40’ını üretmektedir.
Küreselleşme dışında ilaç sektörü çok yoğunlaşmış olup çok uluslu şirketler miktar ve ölçek ekonomilerinden yararlanmak için aynı yerde üretim birimlerini bir araya getirmişlerdir. Kimi aktif bileşen ve ilaçlar için dünya piyasası birkaç üretim yerine, hatta kimi kez tek bir üretim yerine bağlıdır. Bu da tedarik zincirinde kopukluklara, kıtlığa yol açmaktadır. İlaç üretimi yüksek bir tekniğe sahip olduğu kadar piyasaya sürülmesi için de zamana ihtiyaç duyar.
Kıtlık baş gösterdiğinde ilaç sanayi çözüm bulmak yerine en fazla gelir-kâr sağlayacak piyasalara yönelerek olayı daha da ağırlaştırabilir.
Çok uluslu şirketler kimi kez de bazı ilaçları artık kârlı bulmadığından üretimine son verebilir. Ama sektör çok kapalı olduğundan bir ilacın maliyetini tam olarak bilmemiz imkânsızdır. Saydamlığın sağlanması dışında kimi yaşamsal öneme sahip olan ilaçların kamu tarafından üretilmesinde yarar vardır.
Çok iyi bir finans sağlığına sahip ilaç sanayi devlerinin oyunları sahte ilaç piyasasını da -kimi kez bu şirketlerin de içinde olduğu- hareketlendirir. Ayrıca mevzuatın eksikliği piyasada süreklilik sağlar.
Kötü, taklit, yasadışı ilaçların piyasası da diyebiliriz.
Bu piyasa yeni değil. M.Ö. 40-90 yıllarında yaşamış ünlü Anavarzalı düşünür, doktor ve botanikçi Skorides sahte ilaç konusuna eğilmiştir.
Carol Reed, 1948 yılında çevirdiği “Üçüncü Adam” (The Third Man) adlı filmiyle konuya (sahte penisilin) dikkat çekmiştir.
Pharmaceutical Security Institute’ye göre son 5 yılda sahte ilaca bağlı kazaların sayısında yüzde 60 artış gözlenmiştir.
2006 yılında 75 milyar dolarlık piyasaya sahip olan ilaç sanayi, bugün 200 milyar dolarlık bir piyasaya sahip. Uyuşturucu ve sigaranın yasadışı piyasasından daha fazla gelir sağlıyor.
Çok kârlı bir piyasa. Yılda bir milyar dolar gelir sağlayan ilaca “blockbuster” deniliyor. Bunun sahtesini yapmak için 1000 dolarla gizli laboratuvara yatırım yapmanın getirisi 500 bin dolardır.
Sahte ilaç piyasasında yükselen ekonomilerin payı yüzde 30 ila 60 arasındadır.
Dünya genelinde 10 ilaçtan biri sahte iken bu sayı Afrika ve Latin Amerika’da 5’te 1’dir. Kimi Afrika ülkelerinde ise bu sayı 10’a 7’dir. Doğu Avrupa’da 5 ilaçtan biri.
İnternet üzerinden satılan ilaçların ise 2’sinden 1’i sahtedir. Her gün ortalama sahte ilaç satan 20 internet sitesi açılıp kapanmaktadır. Her 5 Avrupalıdan 1’i internetten ilaç satın almaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerde sahte ilaç oranı yüzde 10 iken bu oran gelişmiş ülkelerde yüzde 1’dir.
Dünyada 1 milyon ölümün sahte ilaçlardan kaynaklandığı söyleniyor.
Sahte ilaçların yüzde 75’i Çin, Hindistan, Rusya, Filipinler ve Nijerya kaynaklıdır. Türkiye de işin içindedir ve özellikle sahte ilaçların geçiş noktasıdır.
İlaçlar sokak eczanelerinde, bakkallarda satılır.
Sahte ilaç piyasasının gelişmesinde üç önemli neden sayabiliriz:
1) Yüksek kârlılık/düşük ceza,
2) Teknoloji, özellikle 3 boyutlu baskı teknolojisi (hap, ambalaj üretimi)
3) Küreselleşme, Dünya Ticaret Örgütü’nün liberalleşmesi ve gümrüklerdeki boşluklar.
Sahte ilaç; hastalığı uzatır, başka hastalıklar yaratır, aşırı harcamaya neden olur, bağımlılığa yol açar, umudu yok eder, öldürür.
İlaçları şöyle sıralamak mümkün:
1)Yaşam kurtaran ilaçlar: Sıtma, kanser, HIV, antibiyotik, jenerik ilaçlar
2) Rahatlık sağlayan ilaçlar: Viagra, kilo verdiren ilaçlar
3) Tıpsal araçlar: Kontak lens, prezervatif, şırınga, hatta sahte röntgen aracı.
Üç tür sahte ilaç söz konusu:
1) Aktif bileşeni var ama dozu az ya da fazla
2) Hiçbir aktif bileşen yok
3) Aktif bileşen dışında bakteri, mikrop içeriyor ki bu da üretim aşamasının kötü koşullarından kaynaklanmaktadır.
Toz, boya, alçı, kimyasal zararlı ürünler katılıyor. Öksürük şurubuna akü suyu katılıyor! Çocuklar ölüme yollanıyor.
Sahte ilacı anlamak için etiket, tat, renk, içerik, ambalaj, yazılar, kullanma talimatı ve son kullanma tarihi konusunda çok dikkatli olmak gerekiyor. Son kullanma tarihi geçen ilaçların ambalajı değiştirilerek piyasaya sunuluyor.
Hasta kişi sahte ilacın kurbanı olsa da ucuz ya da bulamadım diyerek ilacı satın aldığında suça ortak oluyor.
Bu tür ilaçların önlenmesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Interpol, gümrük yönetimleri birlikte çalışıyorlar ve düzenledikleri kimi operasyonlarla milyonlarca kutu ilaç yakalanıyor. Örneğin 2013 yılında gümrüklerde ele geçen sahte ilaç sayısı 550 milyon!
2013 yılında Uluslararası Gümrük Birliği ve Sahte İlaç Araştırma Enstitüsü’nün birlikte yürüttüğü Biyela Operasyonu ile 23 Afrika ülkesinde 1 milyar kutu ilaca el koyulur. Aynı yıl Interpol’un Pangea Operasyonu ile 99 ülkenin işbirliğiyle (özellikle internetten satış) 10 milyon sahte ilaç yakalanır.
Sahte ilaçların önlenmesi konusunda mevzuat yeterli değil. Sahte ilaç çoğu ülkelerde fikri mülkiyet yasasına aykırılık olarak yargılanıyor ve dolayısıyla verilen cezalar çok düşük. Mevzuat bröveyi korumakta, sağlığı değil. Ülkelerin çoğunda ya bu konuda mevzuat yok ya da çok zayıf. Hapis cezaları veren ülkeler olsa da ölümle sonuçlanan olayda para cezası gülünç kalmaktadır.
İlaçların izlenebilirliği yoktur. Halkı bilgilendirme ise yeterli değildir. Yolsuzluk konusuna hiç girmeyelim.
28 Ekim 2011’de Moskova’da imzaya açılan “MEDICRIME” adlı Avrupa sözleşmesi, sahte ilaçların özelliklerine dikkat çeker. Sahte ilacın kimliği (etiket, ambalaj), kaynağı (üretici, ülke, piyasaya sürme izni), geçmişi(dağıtımıyla ilgili bilgiler) hakkında gerekli bilgileri sağlar ve uluslararası boyutta hastaları koruyan, suç örgütlerine karşı mücadele etmeyi amaçlayan bir sözleşmedir.
9 Şubat 2019 tarihli Avrupa Birliği’nin karekod (Data Matrix) sistemi 20 karakterli bir numara yaratarak ilacın kimliğini ortaya koyar. Böylece izlenebilirliği kolaylaşır.
18 Ocak 2020 tarihinde 7 Afrika ülkesi bir araya gelerek sahte ilaçların önlenmesi konusunda Lome Girişimi’ni başlatırlar. Ortaya koyarlar.
DSÖ öncelikle uluslararası bir sözleşmeyle sahte ilaç konusuna el atmalı ve ölüme ve sakatlığa yol açan sahte ilaçlar konusunda uluslararası mevzuat geliştirerek hem işbirliği hem de yüksek yaptırımlar sağlamalıdır.
Sahte ilaçların ülke genelinde önlenmesinin bir yolu da sosyal sigorta sisteminin iyi çalışmasıdır. Sigorta sisteminde boşluk olmamalı, geri ödeme ve hizmet niteliği iyileştirilerek sahte ilaç kullanımının önüne geçilebilir. İlaca erişim önemli bir konudur.
Ülkenin ekonomik durumu (bunalım, devalüasyon, ilaç sanayi ve ilaç ithalatı)sahte ilaç piyasasında etkili olacağından gerekli önlemler alınmalıdır. İlaç tekellerine karşı mücadele edilmelidir. İstenilen fiyat sağlanmadığında ilaç dağıtımı bilerek engellenir ve kıtlık yoluyla sahte ilaç piyasasına yol açılır.
Bir kitap:
Mathieu Quet: Impostures pharmaceutiques, Découverte, 2019.
Kaynaklar:
Sendika.Org, yayın hayatına başladığından bu yana işçi sınıfı hareketinin, solun ve genel olarak toplumsal muhalefetin gündemine ilişkin, farklı politik perspektiflerden düşünsel katkılara açık bir tartışma platformu olagelmiştir. Sitemizde yayımlanan yazılar yayın kurulunun politik perspektifiyle uyumluluk göstermeyebilir. Amacımız, mücadelenin gereksinim duyduğu bilimsel ve politik bilginin üretimini zenginleştirecek tüm katkılara, yayın ilkelerimiz çerçevesinde, olabildiğince yer verebilmektir.